Öykü

Gizemli Gezegen

Gözlerini açtığında kendini bir sandalyede oturuyor olarak buldu. Burası neresiydi? Ne zaman gelmişti? Herhangi bir fikri yoktu. Önünde duran dev cihaza ve onlarca düğmeye takıldı gözleri. Bir an için sandalyeden kalkmayı denedi. Fakat başarılı olamadı. Sonra şaşkınlıkla vücudunu inceledi. Kilosu beş altı kat artmış, sandalyeye bir yağ yığını gibi yığılıp kalmıştı. Zorla da olsa arkasını döndü ve etrafına baktı. En az kendisi kadar kilolu milyonlarca insan vardı çevresinde. Kimisi gülüyor, kimisi bir şeyler izliyor, kimisi ise yemek yiyordu. Neresiydi burası? Bunca insanı kim hapsetmişti bu büyük balona? Bu aletler ne işe yarardı? Önce kendine bakmak istedi. Önünde duran düğmeleri inceledi. “ yemek”, “ giyinme ”, “film”, “duş”… Gözleriyle aynayı aradı. Fakat bulamadı. Zorlukla tekerlekli sandalyesini oynatarak yanındaki adama seslendi. Kendisinden daha kilolu olan bu adam zorlukla çevirdi başını.

“ Ne var?

“ Aynanız var mı acaba ?”

Nerden çıkmıştı şimdi bu aynaya bakma isteği. Her şey normal miydi ki sanki kendisini merak ediyordu. Adam kelimeyi duyduğunda kilolu yüzünde kaybolan küçücük gözlerini kocaman açtı.

“ Şşş… Bu kelime yasak, bilmiyor musun? ” Şaşkınlıkla tekrarladı. “ Yasak mı?”

“ Evet, ayna, spor, tartı gibi kelimeler yasak. Cezalandırılmak mı istiyorsun?” Sonra bu aşırı kilolu adam tekrar büyük ekrana bakarak gülmeye devam etti. Şimdi ne yapacaktı? Bunu düşünürken dev salonun kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Robota benzeyen iki tuhaf cisim herkesten daha kilolu ama halsizlikten bitap düşmüş bir adamı yanındaki boş koltuğa oturttular. Adam yığılıp kaldığı sandalyede bir şeyler mırıldanıyordu. Genç adam bu adamın ona bir şeyler anlatabileceğini düşündü. Zorlanarak da olsa halsiz adamın yanına ulaştı.

“ Bayım, acaba burada dönen olaylar hakkında bana bir şeyler anlatabilir misiniz?” Adam yavaşça kaldırdı kafasını. Yüzündeki şaşkınlığı gizleyemiyordu.

“ Burada yeni misin? Ya da ilaçlar yüzünden hafızanı kaybetmiş olmalısın.” Yeni olup olmadığını ya da hafızasını kaybedip kaybetmediğini bilmiyordu. Yine de bir şeyler öğrenmek için evet dercesine salladı kafasını. Halsiz adam arada sırada kesilen ve oldukça az duyulan bir sesle anlatmaya başladı.

“ Bundan yaklaşık elli yıl önce gezegenimize birtakım uzay araçları geldi. Bize dost olduklarını söyleyerek kendi gezegenlerini tanıtmak için bir iki grup insan götürdüler. Geri dönenler buradaki hayattan ve kolaylığından bahsettiler, diğerlerine. Ve bir yılda milyonlarca insan yerleşti bu gezegene. Dünya gittikçe boşalıyordu. Tabi benim gibi direnenlerde vardı. Önce bu yaratıklar bize dokunmadılar fakat sonra zorla buraya getirilmeye başlandık. Vücudumuza bir ilaç verdiler. Bu ilaç bize ayağa kalkamayacak derecede kilo aldırdı. Bazılarımız hafızasını kaybetti. Hepimiz olduğumuz yaşta kaldık. Hiç yaşlanmadık. İşte yıllardır bu gezegende, bu satılık gezegende yaşıyorum. Ve her gün en az üç kere cezalandırılıyorum. Ceza ise bir kilo tatlı yemek. Bazılarımız bu ceza yüzünden şeker komasına girip öldü. Kısacası bu yaratıklar bizi buraya tıkıp kendi kendimizi öldürmemizi bekliyorlar. Bu sırada da kendileri dünyamızda zevk ve sefa sürüyorlar.”

Sustu, gözleri uzaklara daldı. Sonra aniden bağırmaya başladı. “ Beni dinleyin insan dostlarım! Biz bu gezegene ait değiliz.” Ona katılmak istedi genç adam. Tam bağıracaktı ki nefesi kesildi bir anda. Gözleri kapanıverdi. Gözlerini tekrar açtığında terden sırılsıklam buldu kendini. Kolları bacakları zayıflamış, kilosu geri gelmişti. Yatağında doğruldu. Derince bir nefes aldı. “ Oh be rüyaymış.” Kalkıp açık kalan pencereden dışarıya baktı. Herhalde, dedi akşamki filmden etkilendim. Gözleri ağarmaya başlayan gökyüzünde dolaştı. Belki oralarda bir yerlerde bir satılık gezegen vardı. Bir gün rüyası gerçek olursa asla bu satılık gezegeni kabullenmeyecek sonuna kadar direnecekti.

Gizemli Gezegen” için 8 Yorum Var

  1. Öykü de sonu da güzeldi. Elinize sağlık :). Öyküdeki şahıs uyurken karabasan üstüne çökmüş sanki :).

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *