Öykü

Harry Potter: Kahraman mı, Gösterişçi mi?

ilham alınan eser

J.K. Rowling – Harry Potter

Çağımızın önde gelen değerli kalemlerinden Reeta Skeeter, (kendisi bildiğiniz üzere Rita Skeeter’ın akrabası olmakla birlikte Hayatı ve Yalanları serisinin mirasçısıdır; bkz: Ron Weasley’nin Hayatı ve Yalanları: Komik mi Kabuluk  mu?; Neville Longbottom: Yürekli mi Fırsatçı mı?) Harry Potter’ın 100. doğum günü adına Gelecek Postası için yazdı.

Doğruluk parlaktır ama yalan gölgelidir, der bir atasözü. Geleceğin bu denli öngürelemez olabileceğini elbette kimse tahmin edememiştir.

Geçtiğimiz günlerde 100. yaşına basan kurtarıcımız(!) Mr. Potter’ın doğum günü, sihir dünyasının önde gelenlerinin katılımıyla Hogwarts’ta kutlanmıştı. Hatırı sayılır miktarda Galleon’ların döküldüğü partide (büyük kısmını Bakanlık’ın karşıladığı söylentileri oldukça yaygın olmakla birlikte) neredeyse yok yoktu. Sihir Bakanı’nın da bir Weasley olması elbette ki tüm kapıları açmıştır. Hangimizin doğum günü Quidditch stadında, yüzlerce kişinin katılımıyla ve bunca şaşaa ile yapılmıştır? Okulda yapılmasının amacı öğrencilere Galleon’larınızla Nasıl Doğum Günü Yapılır adlı bir ders koymak için mi yoksa Tasarruf Sihri: Önce Yaşayın Sonra Yapmayın’ın ne demek olduğunu akıllara nasıl daha kalıcı bir şekilde kazınabileceğini göstermek için mi? Öyleyse gayet etkili bir yöntem buldukları kesin.

Meşhur yuvarlak çerçeveli gözlüğü yerine yarım ay şeklindeki gözlüklerini takan ve adeta bir kralmış gibi herkesten sonra partiye katılan Harry Potter’ın (açıklamasına göre uçuç şebekesinde sıkıntı oluşmuş)  saçları beyazlamış, derisi suyunu kaybeden toprak gibi çatlamış bir haldeydi. Alnındaki şimşek şeklindeki yara izi ise belli belirsiz görülen Seçilmiş Kişi,  yüksek makamdakilerin önünde el pençe divan durmasından,  çocuklarına kendisini göstermek ve kutsanmış eline dokunmak amacıyla sıraya giren ebeveynlerden gayet memnun görünüyordu; yüzündeki kendinden emin gülümsemenin başka bir anlamı olamazdı elbette.

Birçok torun ve torun çocuğu Potter, Weasley’ler (pek tabii en çok) ve önde gelen sihir dünyası aileleriyle tek tek selamlaşan (belli ki hala nüfuzunu korumak istiyor) Seçilmiş Kişi, herkes tarafından görüldüğünden emin olduktan sonra, sahaya boylu boyunca uzanmış, gökyüzüne tutturulmuş gibi duran sihirli tentelerin olduğu ve etrafında havada uçuşan yüzlerce mumla aydınlatılmış olan alana yöneldi.

Altı kişinin asasıyla ancak taşınabilen, Astronomi Kulesi kadar büyük bir pastanın (gerçekten de kule şeklindeydi) getirilmesiyle konuşmalarına ara veren ve mumları söndürmek için ayaklanan fakat bunun için nefesi yetmeyen Mr. Potter’a, asasının bir hareketiyle bizi gece yarısına kadar beklemekten kurtardığı ve partinin devam etmesini sağladığı için ayrıca minnettarlığımı sunarım. Dağıtılan pastalar, yenilen yemekler, rengârenk havai fişek gösterileri, ünlü grup Taş Kafa’nın konseri ve içilen Kaymak Biraları ile Ateş Viskileri’nin etkisiyle çakırkeyif hale gelen insanlar, partiye olan ilgilerini yavaş yavaş kaybetmeye başladılar.

Bu arada bir süre müzik eşliğinde ayakta duran ve ritme uyum sağlamaya çalışan Mr. Potter yaşının da verdiği yorgunlukla sandalyesine çökünce hemen yanında bitiveren Sihir Bakanı Rufus Weasley ile hızlı hızlı ve etrafa kaçamak bakışlar atarak -belli ki gizli konular hakkında- konuşmaya başladılar. Söylentilere göre Esrar Dairesi’nin, üzerinde çalışılan yeni bir konu hakkında Mr. Potter’ın engin bilgilerinden faydalanmak için sıklıkla ona başvurdukları bize gelen haberler arasında. Sahi, daha önce de Sihir Bakanlığı’ndaki vukuatları düşünülünce (Kehanet Salonu’nu yakıp yıkmaları, bütün zaman döndürücüleri yok etmeleri ve vaftiz babası Sirius Black’in ölümüne sebep olması) Harry Potter’dan böyle konularda yardım almak ne denli güvenli olabilir sizce? Kim Olduğunu Bilirsin Sen ile Bakanlık’ta geçen ve bize gerçekte o dönemde neler olduğu tam olarak anlatılmayan onca olaydan, ayrıca Seherbaz iken tüm yetkiyi eline alıp (bürokrasinin daha iyi işlemesi içinmiş) Baş Seherbaz olarak atamaları kendisi yapan şu anda bile çoğu kişiye yakın olan Mr. Potter’ın Bakanlığı tamamen ele geçirip iktidarı kontrolüne almaya çalıştığını, Pıtırkurt kadar aklı olan herkesin kavrayacağı kesindir.

Bütün çocuklarını gömen ve neredeyse torunlarının torununu görecek kadar yaşayan Mr. Potter da gecenin ilerleyen saatlerinde doğum günü yerine sanki ölüm günü kutlamasına katılmış gibi huysuzlaşıp koltuğunda oturdu.   Bildiğiniz üzere Seherbazlık yaptığı dönemlerde Fuphup şarkısı duyduğu için hafifçe çıldırdığı söylenen Seçilmiş Kişi’nin emekliye ayrılmasıyla -kendisinin ifadesine göre artık yaşlandığı ve bu işin onu yorması sebebiyle bıraktığıdır- böyle garip şekilde davranması pek tabii anlaşılır bir durumdur.

Gençliğinde de insanların hayatını tehlikeye atmasıyla bilinen ve neredeyse hiçbir ceza almayıp her seferinde paçayı sıyıran Mr. Potter acaba yeni bir felaket getirmenin mi peşinde? Yoksa eskiden olduğu gibi her şeyin tamamen kendi etrafında dönmesini mi arzuluyor? Gerçekten de çıldırdı mı? Öyle değilse neden kanıtlamıyorlar. Eğer öyleyse bunca insanın olduğu yere davet edilmesi, Bakanlık’ın hala kendisinden yardım almaya çalışması ne denli güvenli? Cevaplar için geçmişi okumak yeterli olabilir.

Gecenin ilerleyen saatlerinde yanına birkaç soru sormak için yaklaştığım sırada Mr. Potter, “Önümüzdeki günlerde haber yapacak daha farklı şeyler bulun, bulacağınıza eminim. Benimle ilgili yeterince yazdınız. Artık kibarlığımın sınırındayım,” diyerek nefis gülümsemesiyle gözdağı verdi ve yavaş yavaş partiyi terk etmeye başlayan insan safları arasına karışıp şatonun yolunu tuttu.

Henüz stattan çıkmamıştık ki şatoya yakın yerlerden koşuşturmalar, kesik kesik duyulan sesler gelmeye başladı. Birkaç kişinin yerde boylu boyunca uzanmış olduğu -Sersemletme Büyüsü yapıldığı gayet açık bir şekilde-  belli olan o kısma geldiğimizde insanlar telaş içinde kaçışmaya başladı. O sırada zar zor duyulan “Morsmordre!” sesi ile gökyüzüne yayılan bir kafatası ve ağzından çıkan yılanla geçmişi okuyan bizler, dehşetin ne demek olduğunu kavrayabildik; aksine bunun bir gösteri olduğunu zanneden ve alkışlayan küçük çocuklar haricinde. Geçmişin siluetine basmamak için verdiğimiz ödünler, yakın gelecekte belli ki bizleri ezecek olan o kibir ve kahramanlık arzusuna büyük bir katkı sağlayacak vahşeti yine doğuracak.

Harry Potter: Kahraman mı, Gösterişçi mi?” için 8 Yorum Var

  1. Mustafa Bey öykünüzü büyük bir keyifle okudum. Gösterişçi değil ama bazen ben de Harry Potter’ın biraz fazla “şanslı” olduğunu düşünmüşümdür. Kaleminize sağlık. Keyifli bir yazı olmuş.

    1. Öyküyü beğenmenize sevindim. Teşekkür ederim. Diğer seçkilerde görüşmek üzere. 🙂

  2. Merhaba Mustafa,
    Güzel keyifli bir öykü olmuş. Harry’nin 100. Yaş günü okurken Sırlar Odası’ındaki en kötü doğum günü aklıma geldi. Hem çok şanslı hem de çok çok çok şansız biridir, garibim Harry 🙂
    Tek eleştirim sonda göğe yükselen kafatası olayının havada kalması oldu. Kaleminize sağlık.
    İyi okumalar.

    1. Selamlar Erdoğan,
      Teşekkür ederim değerli görüşlerin için. Haklısın son kısmında. Öykünün büyük bir çoğunluğu son gönderim gününde son saatlerde yazıldı; bazı olumsuz durumlardan ötürü. Aslında final de bu değildi daha uzun olacakken öykü malum şartlar yüzünden değiştirip göndermek zorunda kaldım. Çıkarıp çıkarmama konusunda düşündüm o son kısmı ama yine de gönderdim.
      Yeni seçkilerde görüşmek üzere. 🙂

  3. Merhaba Mustafa.
    Çok güzel ve bir o kadar da ustaca işlemişsin öyküyü. Gazetecinin o ukala ve kibirli tavrını kelimelere dökmesi gerçekten hoş olmuş. Güzel detayları ince ince okumuş ve tam olarak kendisine ait bir makale çıkarmışsınız. Evet gerçekten de böyle yazardı sanırım 😀 Final de biraz abartı gibi dursa da pekala olabilir cinstendi. Hatta bir beklenti de yaratmamıştı dersem yalan olur 🙂
    Eline sağlık. Görüşmek dileği ile 🙂

    1. Merhaba Umut,
      Kıymetli yorumların için vaktini ayırdığın teşekkür ederim. Daha iyi öykülerde yine görüşmek üzere. 🙂

  4. Merhaba,
    Güzel bir öyküydü. Öyküyü ilk hafta okudum ama yorum yazmayı unutmuşum. Öyküde kurgu özellikle güzeldi hani gazete yazısı olması. Kısa olması da bu kurgudan dolayı yeterli olmuş. Yazar, Potter’a biraz nefretini kusmuş ve açıkçası farklı bir bakış açısı olması sebebiyle yaratıcı geldi bana.
    Kaleminize sağlık.

    1. İlginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim. 🙂 Yeni öykülerde görüşmek üzere.

Mustafa Güngören için Yorum Yap Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *