Öykü

Yeni Dünya Liderleri

Jack sabah sporunu yapmak için dışarı çıkmıştı. Park genelde Şehir 112’de yaşayanların spor yapmak için geldikleri uğrak bir yerdi. Ancak bu sabah sadece dört beş kişi vardı. Bunun sebebi büyük bir ihtimalle takvimlerin 21 Aralık 2012’yi göstermesiydi.

Dünya artık kıyametin kopacağına inananlar ve tüm bunların fos çıkacağına inananlar olarak ikiye bölünmüştü. Şehir 112’nin çoğunluğu tüm teorilerin fos çıkacağını düşünüyordu ancak insanların sadece birkaçı dışarı çıkmaya cesaret edebiliyordu.

Jack tempolu olarak koşuyordu. O sırada gökyüzünde kör edici bir ışık patlaması oldu. Bir an için Jack kıyametin kopacağını düşündü. Birkaç dakika süren körlükten sonra gözlerini açmayı başardı. Ancak etrafında hiçbir değişiklik yoktu. O ışık patlaması kesinlikle her yerde yankılanacaktı. Herkes yeni yeni teoriler üretecekti. Jack son dakika haberlerine yetişmek için spor yaparken koştuğu hızın iki katı hızla evine doğru koşmaya başladı.

***

Televizyonu açtı ama hiçbir kanalda bu ışık patlamasından söz etmiyordu. Her kanalda saçma sapan teorilerin yayınlandığı programlar vardı. Kanalları gezerken Maya TV’de durakladı. Gerçekten böyle bir kanal açmışlardı. 2012 yılının başından itibaren insanların içlerini karartan kıyamet teorileri yayınlıyorlardı. Bugün bir Maya Rahibi çıkarmışlardı. Dikkatle adamın söylediklerini dinledi.

“Değişim bugün gerçekleşecek. İster inanın ister inanmayın, dünyanın kaderi az önce belirlendi. Kıyamet kopmayacak ancak dünya üzerinde hiçbir şey eskisi gibi kalmayacak.”

“Saçmalık” diyerek televizyonu kapattı. Üzerindeki stres ve korkuyu atmak için yatağına uzandı. Normalde sabah kalkıp sporunu yaptıktan sonra uyumazdı. Ama bu sefer kendine hâkim olamadı.

***

Jack gözlerini açtığında öğle olmuştu. Normalde bu saatte işe gitmemiş olsaydı kovulurdu. Ama bugün resmi tatil ilan edilmişti. Zamanını kitap okuyarak geçirdi. Çünkü bütün o saçmalıkları duymak istemiyordu.

Akşamüstü hava serinleyince evinin balkonuna çıkıp bir yandan kitabını okurken bir yandan da yemeğini yedi. Dışarıya baktığında her zamanki insanları gördü. Bu duruma şaşırdı, çünkü bugün kimse dışarı çıkmaz sanıyordu.

Çalışma masasının başına geçip pazartesi günü çıkacağı dava için hazırlıklarına başladı. Jack yirmi dört yaşında geç bir avukat olmasına rağmen işinde gayet başarılıydı. Genellikle velayet davalarına bakardı. Bütün davalarına çıkmadan önce gerekli hazırlıklarını yapar, davayı kazanmak için nelerin gerekli olduğunu tekrar tekrar gözden geçirirdi. Gecenin geç saatlerine kadar çalıştı. Ancak uyku yine galip geldi. Üzerindeki kıyafetleri bile çıkarmadan yatıp uyudu.

***

Uyandığında günlük kıyafeti ile yattığını fark etti. Spor yapma saatini de kaçırmıştı. Bir şey sanki onun düzenini bozmuştu. Ayaklarını sürüye sürüye banyoya gidip duş aldı. Aynada kendine baktığından saçlarının uzamış olduğunu fark etti. Daha dün kendine baktığında saçları kısaydı.

Üzerini giydikten sonra berbere gitti. Şanslıydı, berberde sıra yoktu. Hemen koltuğa oturdu. Berber eline makası alıp saçlarını kesmeye başladı. “Makine ile olsun.” dedi. Berber makineyi eline alıp çabucak saçlarını kesti. Jack kısacık saçlarına baktı. “Bunların uzaması zaman alır.” diye mırıldandı. Ayna da kendisine bakarken başının arkasında bir bölgenin sarı olduğunu fark etti. Berbere saçlarıyla uyumlu siyah boyayla sarı bölgeyi boyamasını söyledi. Jack’in saçları en koyu tondaki siyah olduğu için boya bulmak zor olmadı. On beş dakika sonra işlem tamamlanmıştı. Parayı ödedi, sonrasında berbere dönüp “Hani kıyamet kopacaktı, dün bir şey olmadı.” dedi. Ceketini askıdan alıp üzerine geçirdi. Kapıdan çıkarken berberin “Dün mü? Şaka yapıyor olmalısın.” dediğini duymadı.

Pastaneden kahvaltı için çörek almaya giderken iş arkadaşı ile karşılaştı. John ona bakıp “Kovuldun, biliyorsun değil mi?” dedi. Jack şaşırmış bir şekilde “Ne, kovuldum mu? Neden?” diye sordu. “Davana gelmedin ve on gündür ortalıkta yoksun da ondan!” dedi ve yoluna devam etti.

Jack şoka uğramıştı. O anda hiç gözüne çarpmayan tabelalara ve televizyonlara baktı. “On gün oldu neden hala kıyamet kopmadı?” yazıyordu. Dokuz gün uyumuş olamazdı. Ama her şey onu gösteriyordu. Yoldan her geçene tarihi sordu. Herkesten aldığı cevap ise “31 Aralık” oldu.

Jack artık delirmiş gibi bir oraya bir buraya gidiyordu. Ama böyle yapmanın ona bir faydası olmayacağını anlayınca sakinleşip evine gitti. Olan olmuştu ama bunun neden olduğunu anlamalıydı. Televizyonunu açtı. Açması ile birlikte televizyon büyük bir gürültüyle patladı. Eğer kendini bir refleks sonucu uzağa fırlatmasaydı. Camlar masmavi gözlerine girecek ve bir çizik bile bulunmayan yüzünü kesecekti. Her taraf yanmaya başlamıştı. Hemen itfaiyeyi aramalıydı. Cep telefonunu hemen açtı ancak telefon da açması ile birlikte patladı. Fakat bu sefer ucuz kurtulamadı. Eli yandı ve yanağında kocaman bir çizik oluştu.

Birini bulup itfaiyeyi aramasını söylemek için koşarak dışarı çıktı ama yanından geçtiği her araba ve vitrinlerdeki her televizyon patlamaktaydı. Hangi elektronik aletin yanına yaklaşsa o patlıyordu. Kim bilir kaç kişi bu patlamalarda yaralanmış veya ölmüştü.

Jack bir binanın önündeki büyük televizyonda Maya TV’nin açık olduğunu gördü. 21 Aralık’ta televizyona çıkan yaşlı Maya Rahibi yine konuşuyordu. Rahip kendini özel hissedenler bana gelsin diyordu. Altta geçen yazıda da bir adres vardı. Jack ne yapıp edip oraya gitmeliydi.

***

Jack adrese vardığında buranın dış ortamdan ayrılmış olduğunu fark etti. Etraf otlar ve ağaçlarla kaplıydı. Sadece bir kulübe vardı. Burasının rahibin kulübesi olduğunu düşündü. Kapı görevinde olan tülü aralayıp içeri girdi. İçeride tütsü kokusu vardı.

“Kimse yok mu?” diye seslendi. Derinden gelen bir öksürük sesi karşılık verdi. Kulübe ortadan ikiye bir tül ile bölünmüştü. Tül aralandı ve arkasından televizyondaki rahip çıktı. “Hoş geldin evlat!” dedi içten gelen bir sıcaklıkla. “Bana yardım edebilir misiniz?” dedi Jack. “Dur bakalım evlat, önce diğerleri de gelsin.” dedi ve Jack’i hayrete düşürdü. Jack kendisi gibi başkalarının da olabileceğini düşünemiyordu.

Yavaş yavaş diğerleri de gelmeye başladı. Sarah adında bir kız hüngür hüngür ağlıyordu. Nedeni ise dokunduğu her insanın toz olmasıydı. Yanlışlıkla birkaç insanın ölümüne sebep olmuştu. Michael ise şok olmuş bir şekilde kaskatı kesilmişti. Çünkü en yakın arkadaşını demire çevirmişti. Lucy sadece etrafına bakınıyordu çünkü onun yeteneği en masum olanıydı. Elinin değdiği suyu temizliyordu ve onu buza çeviriyordu. Kevin gözleri ile temas kurduğu insanların hafızasını silebiliyordu.

Maya Rahibi onları nasıl ikna etti bilinmez ancak bu dört genç “Yeni Dünya Liderleri” oldular. Yaklaşık bir sene boyunca rahip onlara yeteneklerini nasıl kontrol edeceklerini ve Maya dilini ana dilleriymişçesine öğretti. Sonrasında yanlarında başkaları olduğunda Maya dilini kullandılar. Böylece gizli bilgiler asla dış dünya tarafından öğrenilemedi. Eğitim sonunda Jack elektronik eşyaları büyük patlamalar yaratmadan sadece toza çevirebiliyordu. Sarah artık insanları küle çevirmiyor, sadece onların iyi mi kötü mü olduklarını anlayabiliyor ve ona göre davranabiliyordu. Michael zararlı maddeleri zararsıza çevirebilir oldu. Lucy suyu buza çevirmeden arıtabiliyordu. Kevin ise kontrollü olarak hafıza silebiliyor, insanların yapacağı bazı şeyleri ayarlayabiliyordu.

***

2012’ye kadar devam eden küresel ısınma bu şekilde sonlandı. Jack doğaya zarar veren elektronik aletleri yok etti. Sarah kötü insanları belirledi, Kevin de onların kötülük yapmalarını engelledi. Michael radyoaktif maddeleri ve diğer doğaya zararlı maddeleri ağaca ve doğaya yararlı maddelere çevirdi, aynı zamanda havadaki fazla karbondioksiti oksijene çevirerek sera etkisini azalttı. Lucy ise dünya üzerindeki tüm kirli suları temizledi ve eriyen buzulları tekrar yerine getirdi.

Bu beş genç dünya için yaptıklarından dolayı ödüllendirildiler ve ölümsüz oldular. 21 Aralık 2012 dünyanın kaderini değiştirdi. Yeni Dünya Liderleri hala aramızdalar ve dünyayı sonsuza dek koruyacaklar.

Yeni Dünya Liderleri” için 4 Yorum Var

  1. Merhabalar,

    Öncelikle elinize sağlık. Çeşitli kimselerden yeni öyküler okumak büyük bir zevk oldu benim için. : )

    Öykünüze gelirsek, fazlasıyla basit bir hava hâkimdi anlatımda. Edebi anlamda ciddi eksikler var, “fiş gibi cümleler” insanın tarih kitabı okuyormuş hissine kapılmasına sebep oluyor.

    Karakterin isminin Jack olmasını bir hayli yadırgadım. Türkçeden neden bu kadar korkuyoruz, hâlâ anlayabilmiş değilim.

    Sadece bu olumsuzluklarla sınırlı kalmayacak bittabi yorumum. : ) Kurgu sıradan olmasına rağmen, üzerinde biraz düşünüldüğünde gayet ilginç bir havaya sokulabilecekmiş gibi duruyor. Hafif “özet” havası vardı hikâyede. Bence kendini geliştirip, bu öyküyü yeniden ele almalısın.

    Özellikle Yeni Dünya Liderleri’nin bundan sonra yaşayacaklarını merak ettim. : )

    Olumsuz yorumlar için kusura bakma, yıkıcı değil yapıcı olmaya çalışıyorum; anlayışına sığınarak. Bence kalemini geliştirmek için Türk yazarlara bir göz atmalısın. Çeviri roman bir yere kadar oluyor…

    Şimdilik diyebileceklerim bu kadar, kalemine sağlık tekrardan. Yeni öykülerini bekliyorum! : )

  2. Hikayeyi yazmayı bitirdikten sonra tekrar göz attığımda ne yalan söyleyeyim bana da özet geçmişim gibi geldi. Bundan memnun değildim ama öykü seçkisinin yayınlanmasına çok az zaman kalmıştı. Az zaman kalmasından ötürü özetmiş gibi oldu. Özellikle hikayenin sonunda çok hızlı geçmişim diye düşünüyorum.

    Ana karakter’in ismini Jack olması aslında hikayeyi başta Amerika’da geçecek şekilde kurgulamamdan ötürüydü. Maya rahibi de hikayenin akışı için önemliydi. Maya rahibi de ülkemizde olmadığından ötürü uyum içinde olmasını istemiştim.

    Fiş gibi cümlerlerin olması ise sanırım benim acemiliğimden kaynaklanıyor. Bugüne kadar fazla hikaye yazmış değilim. Sadece 4-5 tane hikaye yazdım.

    İleri bir zamanda hikayeyi düzenleyip liderlerin eğitim ile ve dünyanın düzene konmasıyla ilgili her şeyi anlatmayı düşünüyorum.

    Yapıcı yorumunuz için gerçekten teşekkürler. 🙂

  3. Selamlar;

    Bu senden okuduğum ilk uzun soluklu hikayeydi sanırım. Öncelikle seçkiye katıldığın için teşekkürler.

    Hikayene gelecek olursak enteresan bir konuyu oldukça yüzeysel geçtiğini söyleyebilirim. Biraz daha detay biraz daha emekle tadından yenmez bir öykü olabilirmiş. Ama senin de dediğin gibi bu büyük ihtimalle çok fazla yazmıyor olmandan kaynaklanıyor. Zaman ve alıştırma ile düzeleceğine eminim. Azmin kırılmasın, kalemin hiç susmasın.

    Sevgiler…

  4. Öncelikle yorum için teşekkür ederim. Daha önceki yorumumda da söylediğim gibi hikayeyi yüzeysel olarak geçmem acemiliğim ve yazımını aceleye getirmiş olmam. Elimden geldiği sürece sık sık yazı yazıp kalemimi kuvvetlendirmeye çalışacağım. Amacım sizler gibi iyi hikayeler yazabilmek. 🙂

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *