Öykü

Tibili Kuşu

“Herkesin ölü olarak gördüğü karanlık bazıları için hayattır.”

Tibili kuşu bir gün çok yorulmuş. Yorgunluğunu atmak için gitmiş bir tarlanın ortasındaki korkuluğun üzerine konmuş. Konar konmaz Korkuluk’un dikenden tacı, Tibili’nin ayağına batmış. Tibili sinirle Korkuluk’a:

-Korkuluk kardeş. Korkuluk kardeş. Şu ayağımdaki dikeni çıkarır mısın? demiş. Korkuluk sinirli sinirli:

– Çıkarmıyorum. Gelip üzerime konarken benden izin aldın mı? demiş. Tibili de ona:

-Dur seni Ateş’e söyleyeyim de yaksın, demiş. Koşmuş Ateş’in yanına:

-Ateş kardeş. Ateş kardeş. Şu Korkuluk’u yakar mısın? demiş. Ateş:

-Ben burada ıpıl ıpıl yanarken gidip o pis Korkuluk’u mu yakacağım? demiş. Tibili:

-Dur seni Su’ya söyleyeyim de söndürsün, demiş. Su’ya koşmuş:

-Su kardeş. Su kardeş. Şu Ateş’i söndürür müsün? demiş. Su:

-Ben burada şırıl şırıl akarken, gidip o pis Ateş’i mi söndüreceğim? demiş. Tibili:

-Dur seni Öküz’e söyleyeyim de içsin, demiş. Öküz’e koşmuş:

-Öküz kardeş. Öküz kardeş. Şu Su’yu içer misin? demiş. Öküz:

-Ben burada güzel güzel samanımı, temiz suyumu içerken. Gidip o pis Su’yu mu içeceğim? demiş. Tibili:

-Dur seni Urgan’a söyleyeyim de bağlasın, demiş. Urgan’a koşmuş:

-Urgan kardeş. Urgan kardeş. Şu Öküz’ü bağlar mısın? demiş. Urgan:

-Ben burada güzel güzel oğlakları kuzuları bağlarken gidip o pis Öküz’ü mü bağlayacağım? demiş. Tibili:

-Dur seni Fare’ye söyleyeyim de kemirsin, demiş. Fare’ye koşmuş:

-Fare kardeş. Fare kardeş. Şu Urgan’ı kemirir misin? demiş. Fare:

-Ben burada güzel güzel kızların çeyizini yerken gidip o pis Urgan’ı mı kemireceğim? demiş. Tibili:

-Dur seni Kedi’ye söyleyeyim de yesin, demiş. Kedi’ye koşmuş:

-Kedi kardeş. Kedi kardeş. Şu Fare’yi yer misin? demiş. Kedi:

-Hani? Hani? demiş.

Kedi, Fare’ye koşmuş. Fare, Urgan’a koşmuş. Urgan, Öküz’e koşmuş. Öküz, Su’ya koşmuş. Su, Ateş’e koşmuş. Ateş, Korkuluk’a koşmuş. Tibili de gülerken gülerken ayağındaki diken çıkmış.

* * *

Yaşlı adam hikâyesini anlattıktan sonra hüzünle dağın hemen üzerinde olan solgun aya bir bakış attı. Zaman yine gelip çatmıştı. Hikâyesini bitirdiğinde, gülerek yerlerde yuvarlanan çocuklara bakarak:

-Hadi yumurcaklar hikâye zamanı sona erdi. Anneleriniz sizi merak eder. Eve gitme zamanı.

İçlerinden en haylaz olan çocuk yaşlı adama göz kırparak:

-Olmaz bir hikâye daha anlat. Hem daha ay bizim orada batmadı.

Çocuğun eli karşı dağın yamacına kurulmuş köyü gösteriyordu. Köyün üzeri solgun ay ışında parlıyordu. Yaşlı adam çocuğun başını okşayarak yeni bir hikâye anlatmaya koyuldu:

-Son hikâye olsun bu. Bir zamanlar uzak bir diyarda çok güzel bir kız yaşarmış…

* * *

Ay dağın arkasına saklanırken, karşı dağın eteklerindeki bir tarlada yaşlı bir adam üzerine kumaşlar atıyor, küçük avuçlarda gelmiş samanları kıyafetlerinin içine dolduruyordu. Doldurma işlemi bitince ayağa kalktı. Başındaki yarısı yanmış tacını düzeltip kollarını iki yana kaldırdı. Başını yan tarafa atıp, gözlerini son ışınlarını gösteren aya dikti. Ay kendini dağın arkasına tamamen bırakıp görünmez olunca, yaşlı adamın kömür karası olan gözleri, yerini yanmış bir kömürün son izleri olan kül rengine bıraktı.

Tibili Kuşu” için 7 Yorum Var

  1. Kısa, öz ve güzel bir hikayeydi. Son paragrafta korkulukun çocuk (ya da masal) sevgisinde dair bir şeyler karalama imkanınız olsa çok daha güzel de olabilirmiş. Elinize sağlık…

    1. Yorumunuz için öncelikle teşekkürler.Aslında bende aksayan bir şeyler olduğunu düşünüyordum ama bir çırpıda kaleme alınca böyle oldu.

  2. Yıllar yıllar önce annanemin bize Tibili Köse diye anlattığı anlatırken çok eğlendiğimiz hafif argo da içeren bir masaldı bu:)

  3. Aile büyüklerim, çocukken bana Tibili Kuşu diye seslenirlerdi zaman zaman. Şu an 70 yaşımdayım ve ilk kez bu kuşun nasıl bir şey olduğunu merak edip öğrenmek istedim.

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *