Öykü

Yeliz

Yaşadıkları yerde pek kar yağmazdı. Yılda bir kere yağdığında ise tüm çocuklar, parmakları acıyana kadar eğlenmeye devam ederlerdi. Bugün de öyle olmuştu. Akşam yemeğine çağrıldıklarında fazlasıyla yorgunlardı.

Sürekli üniforma giyen dadısı, çocukları pek sever Yeliz’e de ayrı bir özen gösterirdi. Yemek hazırlanmış ve servis bitmişti. Yeliz, karşısında dadısı, yanında anne ve babasıyla masada mutlu görünüyordu.

***

“Baba! Kardan adam dışarıda üşümez değil mi?”

“…”

Küçük kız perdeyi kapatıp televizyon izleyen anne babasının önünden geçti ve bebekleriyle oynamaya devam etti. Birini uyuttuktan sonra diğerine yemek yedirdi. Bir diğerinin saçlarını taradı. Bir an anne ve babasına baktı. “Neden kardam adamı merak etmiyorlar?” diye aklından geçirdi. Sonra bebekleriyle ilgilenmeye devam etti.

Sekiz yaşındaki Yeliz, uyku saatine kadar bugün yaptıkları kardan adama defalarca pencereden baktı, iri beyaz cüsse, kar tanelerinin arasında hiç hareket etmeden olduğu yerde duruyordu.

Kardan adamı hep resimlerde görür, hikayelerden bilirdi Yeliz. Uyumaya çalışırken onu düşünmüştü. Rüyasında bile onu görmek istiyordu. Ve gördü de…

***

“Korkma Yeliz, benim!” dedi odanın ortasında beliren bembeyaz görüntü. Kardan adamın soğuk sesini duyduğunda küçük kız hemen uyanmış, gözleri karşısındaki yaratığın oynayan dudaklarına dikmişti. Yeliz şaşkındı ama korkmamıştı, çığlık bile atmadı. Sanki onun geleceğini biliyordu.

“Kaardan adaam” diyebildi ancak, şaşkınlığından kurtulmuştu.

“Sessiz ol! Kimse duymasın!” Beyaz ve soğuk adam odanın kapısına baktı ve yatağa doğru yürüdü. Şimdi Yeliz’e daha yakındı.

İri cüsseli adam, atkısı, havuç burnu, kömür gözleri hepsi yerli yerinde, küçük kızın karşısına geçti. Üşüyen kızın kendine gelmesini, battaniyesine sarılmasını izledi. Sonra konuşmaya başladı.

“Korkma sakın. Sana yardım etmek için buradayım. Ne zaman ihtiyacın olursa yanında olmaya devam edeceğim.” Dedi ve devam etti.

“Artık yeterince güçlü bir kız oldun Yeliz…” Durakladı.

“Ve artık anne ve babana ihtiyacın kalmadı…”

“Onları götüreceğim ve yarından sonra onları göremeyeceksin… Bunu senin iyiliğin için yapıyorum…”

Yeliz, soğuk adamın sözleri biter bitmez yatağında ağlamaya, çırpınmaya başladı. Bir yandan adama bakmaya bir yandan da sessizce ağlamaya devam etti.

“Anne! Baba! Hayır! Onları alma nolur!” Çaresizce karşısındakinin gözlerine baktı.

“Üzülme küçük. Sen kocaman bir kızsın. Ve artık daha güçlü olacaksın…”

***

Üniformalı kadın odaya girdi. Her gün bu saatterde uyanan arkadaşlarıyla oyun oynayan Yeliz’i yatağında gördü. Yavaşça seslendi, küçük kızı uyandırdı.

Çocuk yavaşça yatağından kalktı. ” Günaydın” dedi.

Uzun süre arkadaşlarından ayrı kaldığı odadan çıkıp onların yanına gitti. Biraz önce uyanmış, şimdi oyun oynamakta olan çocuklara karıştı. Bakıcı ve yetimhanenin müdüresi şaşkın ama memnuniyet dolu gözlerle düne göre daha olgun görünen kızı bir süre izlediler…

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *