Öykü

Yol Hikayesi

“Sana katılmıyorum,” dedi Frodo. “bu sadece bir yol hikayesi, üstelik onun bizi nereye götüreceğini de tam olarak bilemeyiz.”

“İyi ama mutlaka bi görev olmalı Bay Frodo. Her zaman böyle olmaz mı? Sevgili Tolkien’i hatırlayın bize hep aşmamız gereken engeller ve görevler verirdi. En azından bunu Gandalf’a yaptırırdı,” dedi oldukça düşünceli bir ses tonuyla.

“Anlamaya çalışıyorum Sam ama karşımızdaki büyük üstat değil ve bence o da ne yaptığını tam olarak bilmiyor, öyle büyük görevler kahramanlık hikayeleri filan bekleme yani. Sen sadece yürümeye devam et. Hem fena mı daha az yoruluruz. Hala kılıcımı kullanmak konusunda tereddütlüyüm zaten. Ne zaman bir ork görsem ya da troll hemen Aragorn’u, olmadı Gandalf’ı çağırasım geliyor.”

“Bence kendinize haksızlık ediyorsunuz Bay Fro… Sam cümlesini tamamlayamadan büyük bir “AAAhhhhhh” sesi çayırlıkta çınladı.

“Ne var Sam?”

Dili tutulan Sam konuşabilecek durumda değildi, hemen oracıktaki büyük gövdeli yaşlı bir ağacın dibine doğru saklanmaya çalışırken Frodo’yu da kolundan çekiştirdi.

“İşte bunu beklemiyordum,” dedi Frodo.

“Bu Erebor zamanından kalma bir Smaug değil mi? Ya da Gimli’nin sözleriyle koca sakalım aşkına bu Erebor zamanından kalma bir Smaug değil mi?”

“Saçmalama Sam, Bilbo her zaman Smaug’un nasıl öldürüldüğünü anlatırdı. Shiredaki çocuklar arasında en büyük masaldır bu.”

“Hatta yeşil ejderhada bile,” diye cümleyi tamamladı Sam. Sonra bunun kendileri için biraz fazla büyük olduğunu düşündüler yazanın tam olarak ne yapmak istediğini yine anlamadılar.

“Hey bizler yalnızca hobbitiz seni koca boylu sürüngen,”derken ejderhayı kastetmiyordu Sam.

Bu söz üzerine ejderha bir anda onlara doğru yöneldi. Bu Frodo’nun “Sam öyle demek istemedi,” diye telaşla birkaç defa tekrarlamasına neden oldu. Böylelikle onlara doğru uçmakta olan ejderha bir anda olduğu yerde güzel bir hana dönüştü.

“Şimdi daha iyi,” dedi Sam.

“Yo Sam yapma canım,” dedi tatlı sert bakışlarıyla Frodo da. “Ama Bay Frodo dün geceden beri hiç durmadan yürüyoruz, oramıza buramıza batan dikenler de cabası. Gün boyunca ikimize de birer elma yedirdi. Şu elf peksimetleri olmalıydı. Bir hobbit öyle kolay doymaz Bay Frodo. Shire’ı bilirsin Pippin’in her zaman dediği gibi : Shire’da bir elin bol köpüklü tere yağında diğeri bol köpüklü kara biradadır.”

“Evet Pippin öyle derdi. Sanırım şu han ile onu affedebiliriz.”

Hana girip etrafa şaşkın şakın bakındıkları sırada üzerlerine doğru atlayan iki hobbitle karşılaştılar. Sam bundan kaçmak için hantal bedenini sarhoş bir adamın -birasını devirmek üzere- masasına çıkarmıştı. Frodo ise masanın altına yuvarlandığından saçına dökülen biralardan iğreniyordu. “Sanırım bir banyoya ihtiyacım var,”dedi Mary ve Pippin’e bakarak. Tam bu söz üzerine dans edenlerden biri Pippin’e ve o da Frodo’ya çarptığından elindeki bir litrelik birayla banyo yaptı. Bu herkesin kahkahalarla gülmesine neden oldu.

“Sizin burada ne işiniz var,” dedi Sam neşeyle masadan inip onlara sarılırken.

“Gandalf’ı bekliyoruz. Bize beklememizi söyledi,” dedi Mary.

“Şu yaşlı Gandalf çok içiyor. Neden hep hanlarda buluşuyoruz ki?” diyordu her zamanki neşesiyle Pippin.

Akşam sabaha varana dek pek bir şey yapmadan biralarını içip dans ettiler. Anlaşılan bu eski hana Gandalf uğramayacaktı. Kendilerince ne yapmak istediklerini konuşmaya çalışsalar da dilleri dönmediğinden ve dans etmekten buna fırsat bulamadılar. Yani konuşmamak için oldukça sağlam nedenleri vardı yarına kadar.

Güneş dağların ve yemyeşil ovaların arkasında belirmeye, renkleri her sabah olduğu gibi boyamaya başlamıştı ki kapı çalmasına benzer birkaç tak tak duyuldu. Hobbitler masanın etrafında sızıp kaldıklarından anladılar ki Gandalf tahta asasıyla masaya vuruyordu.

“Kalkın tembeller, bu seferki göreviniz manzaraya karşı emeklilik hayalim için duvar örmek. Güzel bir ev yapalım istiyorum. Şöyle iki katlı balkonlu…Gölgesinde güney topraklarının en iyi otu, uzunpopo yaprağını tüttürebileceğim bir de çardak…”

Hobbitler yüksek sesle söylenmeye başladılar. Orta Dünyayı kurtardıktan sonra duvar örmek yapılabilecek en kötü işti.

“Size onun üstat Tolkien olmadığını söylemiştim,” dedi Frodo küfürler eşliğinde…

Yol Hikayesi” için 2 Yorum Var

  1. Selamlar,

    Sevimli ve hobbit boyunda, minik bir öyküydü. Frodo ve arkadaşlarını yeniden görmek güzeldi doğrusu. Gerçi konuşma tarzları tam kitaplardaki gibi olmamış, ama Tolkien gibi yazmak da zor zanaat ne de olsa. Elinin altında taş işçilikleriyle ünlü cüceler varken Gandalf’ın duvar ördürmek için hobbitleri seçmesi de ilginç olmuş doğrusu. Neyse, ariflerin işlerine akıl sır ermez…

    Naçizane tavsiyem virgül kullanımına biraz daha dikkat etmeniz. “Sevgili Tolkien’i hatırlayın [,] bize hep aşmamız…” “Hem fena mı [,] daha az yoruluruz.”

    Kaleminize sağlık

    1. Yorumun için teşekkür ederim mit. Sen buraların üstadısın. Tolkien gibi yazmak herkesin hayalidir, umarım bir gün yaklaşabiliriz bu hayale. Virgül kullanımına daha çok dikkat edeceğim üstat.

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *