Öykü

Murus

Merhaba benim adım Murus, latincede duvar anlamına geliyorum, her dilde adımı değiştirdiklerini gördüm hayvanların bile isimsizi oldum ben “İnsanın dostu hayvanın düşmanı Murus” denildim, çok ayıp ettiklerinin farkında değiller mi? Domuzları da kurttan ben kurtardım. Hava çok soğuk şu anda hava soğuk demişken, hava soğuk olduğunda da ateşten çok ben ısıtmadım mı sizi? Değerimi hiç bilemedin be canlı. Bir cansız olarak olaya el koymak isterdim ama koyacak bir elim bile yok. En çok sinirlendiğim olayda ilk yazılarını da arkadaşlarımın üstüne yazmaları. Demiri demirle dövdüler biri sıcak biri soğuktu, taşı çiviyle dövdüler ve ikiside donmuştu. Bir de sırf mağarada yaşayan insanlara mağara adamları demezler mi? Kendilerine gelince tuğla adamı olmuyorlar ama. Modern insan mağara adamı değil, tuğla adamıdır.

Benim gibi olan başka duvar görmedim hayatımda, hayatım dediğim sizin gibi bir-iki kralın, imparatorun hayatı kadar sürmez ben önce bir dağın eteklerinde yatan kayaydım sonra belime inen bir ağrıyla uyandım bir bakmışım ki yüzüm mahkeme duvarı. Duvar aleminde mahkeme duvarları en uzun yaşayanlardandır, geçen Sokrates’in savunmasını gören duvarı görmüştüm hemen yazdı bana söylemek isteyeceklerini ve parçalandı. Üstünde öyle yazıları görünce insan da aldı kalemi kağıda geçirdi, bu sefer de ağacın üstüne yazmaya başladılar. Engel olamadım yazmalarına engel olmaya da çalışırdım ama ölmekten korkuyordum. Nikola Tesla’nın yaslanarak öldüğü duvar 4 bin senedir kendi üstüne yazı yazmamıştı. O gün başladı kelimeler tek tek çıkmaya duvara ve iki gün sonra kağıttan yaprakların üstünde aynı yazıları gördüm, sonra da haber alamadım o duvardan,Ziit diye okunan зидdi onun adı, severdim o duvarı. Sezar’ın üvey oğlu tarafından öldüğünü gören duvar hala güvenemiyor insanlara.

Hep insandan geçti bu bize, biz önceden konuşmak için vücudumuzda yaralar açmak zorunda değildik.Harfleri ilk üstümüze çiviyle çaktıklarından beri tek iletişimimiz bu oldu. Eskiden bağıra bağıra konuşurduk ne güzel, lakin şimdi bağırsak, balyozu yiyoruz. Balyoz yiyenlerin çiviyi lavayla aradığını duymuştum.

Ölünce nereye gideceğimden emin değilim ama hadi kabul et canlı sen de değilsin. Sana göre bir ruhum yok ama yine de ruhumun nereye gitceğinden kesin değilsin, garip, değil mi? Fazla zamanım yok ama ne yalan söyleyeyim senin de yok insan.Bu yazıyı bitirdiğimde Sokrates’in savunmasını gören duvar, Tesla’nın yaslandığı duvar gibi parçalanacağım ve ben giderken yalnız gitmeyeceğim dünyanın bütün duvarlarını da birlikte götüreceğim. Bütün iyileri öldürdünüz, kalan kötüleri de ben öldüreceğim, ben bu dünyanın parçası olmak istiyorum medeniyetin temel “taşı” değil. Şimdi bütün duvarlar aynı anda isimlerini kazımaya başlayacaklar ve ben hem bunun savaşın ilk düşen askeri olacağım hem de gücüm yettiği kadarıyla diğerlerinin isimlerini yazmaya çalışacağım.

Muur, دیوار, Ward,Wyk, جدار, Muro, Lagje, Divar, Dinding, Mur, Cцяна, Zid, стена, Stěna, պատ, Sein, τοίχος, Pader, зид…

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *