Merhaba,
Tarihi belirleyen kralların öz oğulları gözlerini babalarının yerlerine diktiğinde mi başladı baba-oğul draması bilmiyorum. Bir veliaht, bir kral için ne demektir? Hegemonyasını devam ettirecek bir varis mi, kralının ölmesini bekleyen/isteyen/sağlayan bir ölüsevici mi? Kendi canı, canına kastettiğinde bir kral ne kadar kraldır, dünyalara hükmetse bile?
Veliaht bu kadar ürkütücü bir kavram mı? Bir yerlerde babalarımızı öldürmeden gelişemeyeceğimizi okumuştum. İngiliz Edebiyatı Shakespeare’i nesillerdir öldürdüğü için mi bu noktada? Bizim önce öldürüp sonra üstüne koyabileceğimiz, bunu nesillerce yapabileceğimiz kaç yazarımız var?
Bilmiyorum. Ama burada, Rıhtım’da, bir şeylerin arefesindeyiz. Birtakım veliahtlar taht rüyaları görmeye başladı bile. Değişim, herkes için ve her şey için! Yıkılan krallar, değişen roller ve öldürülen erkekler. Babalarımız.
İleriye gitmek için burada 7 öykü var. Daha ileri gidin ve okuyun:
– Kuşatmanın İçinden adlı öyküsü ile Arda Demircioğlu
– Bir Genç Kızın Kalbinden adlı öyküsü ile Hilal Onay
– Tek Oğul adlı öyküsü ile M. İhsan Tatari
– Sultan’ı Kurtarmak adlı öyküsü ile Mehmet Berk Yaltırık
– Fırtına’nın Görevi adlı öyküsü ile Melih Önder
– Miras adlı öyküsü ile Tevfik Uyar
– Parlak Mustafa adlı öyküsü ile Yavuz Güneş
Bu ayın çizimi Aykut Aydoğdu‘nun mahir parmaklarından çıktı. Çılgınca bir görsel olduğundan hepimiz hemfikiriz!
Gelecek ayın teması ise “KUZEY IŞIKLARI” olarak belirlendi. Öykülerinizi ocak ayının üçüncü haftasına kadar oykuseckisi@gmail.com mail adresine gönderebilirsiniz.
Değişin!
Onur “DarLy OpuS” Selamet