Öykü

Hipnopompi ve Uyku Mansiyonu

Bundan tam 5 sene önce, 2 Nisan 2048’de eşi benzeri görülmemiş büyük bir reform gerçekleşti. Andaon sevimli bir kuzey ülkesiydi. Cithra’nında kendi halinde kırsal bir kent olduğu söylenebilirdi. Büyük mülteci göçü yaşanmadan önce her şey yerli yerinde ve rutin bir şekilde devam ediyordu. Fakat ucu bucağı olmayan insan akını ve farklı topluluklar Andaon’daki geleneksel düzeni bozdu. Zamanla birçok kesimden göç eden insanlar birleşerek küçük topluluklar oluşturdular. Bu topluluklar belirli mahallelerde toplanarak, bulundukları yeri mesken edindi. Her grup aralarından bir kişiyi yönetici belirledi ve hükûmete karşı sözcüleri olarak kullanmaya karar verdi.

Bağımsızlıklarını ilan etmek istiyorlardı. En azından bulundukları mıntıkalarda kendi yönerge ve yasalarının işlediği bir düzen oluşmasını istediler. Bu durum zamanla rayından çıkmaya başladı ve birtakım ayaklanmalar meydana geldi. Büyük bir iç savaş kapının eşiğine dayandığında çok kötü sonuçları beraberinde getirecekti. Andaon’un kurucusu Yaova Lee, insancıl tutumlarını bir kenara bırakarak diktatör kararlar almaya başladı. Bu durum ülkedeki suç oranlarında yüzde yüzlük bir artış ile sonuçlandı. İnsanlar sokaklara dökülüyor, elde etmek istedikleri şeyler için savaşıyor, etraftaki her şeyi darma duman ediyorlardı. Yaova Lee’de bunun üzerine sıkı yönetim ilan etti ve neredeyse her şeye kısıtlama getirdi. Ülkedeki suç oranlarını azaltmak için akşamları 21.30’dan sonra sokağa çıkma yasağı getirdi. Bu bildirgeye uymayanların ölümle sonuçlanabilecek eylemlere tabi tutulup, cezalandırılacağını söyledi. Bu hareket halkın hışmını ve hırsını durdurma konusunda başarısız bir girişim oldu.

Yaova bir şeyleri eksik yaptığını düşünüyordu. Bunun üzerine neredeyse bütün keyfi içecek türlerini ve perakende su satışlarını yasakladı. Andao küçük bir ülke olduğundan, doğal su kaynakları bütün şehirler arasında kanalizasyonlar halinde paylaşılıyordu. Bunu fırsat bilen adam, birkaç kimyager ile birlikte insanları kontrol altında tutmak ve dışarı çıkmalarını engellemek için doğal su kaynaklarının içeriği ile oynayarak, maddenin kimyasını bozdular. Kanalizasyonlara düzenli olarak akıtılmaya başlanan kuvvetli bir bileşen, içen kimseleri belirli bir zaman aralığı boyunca uyutmaya yetiyordu. Bu sayede, dış kaynaklardan su temin edemeyen insanlar bu zararlı suyu içtikleri zaman uyumaya başlayacak ve bu en azından akşamları kuralları ihlal eden kişileri kontrol edebilmek için iyi bir uygulama olacaktı.

Fakat insanlar hâlâ dur durak bilmeden umarsızca davranışlarda bulunmaya devam ediyorlardı. Yaova Lee bu olaylar esnasında yerel halkın inancını da kaybetti. İnsanlar sabahları sokaklara dökülüyor, eylemler yapmak için pankartlar açıyorlardı. Orta yaşlarında olan adam, bu soruna kökünden çözüm getirmek için, gelişmiş teknoloji ürünlerini bünyesinde barındıran büyük bir kurumla işbirliği içerisine girdi. Bu kurumun nerede olduğu ve ne işlerle haşır neşir olduğu kimseler tarafından gün yüzüne çıkarılamadı. Bir yönetici olarak insanların ideolojilerine hükmetmek ve onları kendi çatısı altında toplamak istiyordu.

Aklına çok parlak bir fikir gelmişti. Hemen yetkili personellerle iletişime geçerek, alanında uzman bir astrofizikçi, bir çocuk psikoloğu ve bir psikiyatrist ile irtibata geçip, onları şirkete getirmelerini istedi. Uzunca bir listenin içerisinden elenerek son üçe kalan üç genç bilim insanı şimdi karşısında duruyordu. Onlara aklındaki korkunç fikri anlattı ve bunu başaramadıkları takdirde sonlarının kesinkes ölüm olacağını belirtti.

Yaova onlardan, insanların rüyalarını çalacak ve onların yerine çeşitli bilinçaltı mesajları aktarabilecek bir makine tasarlamalarını istedi. Yani insanların kolektif rüyalar görmesini sağlayarak, onları birer uyarıcı haline getirecekti. Günaşırı görüşmeler ve çeşitli deneylerin sonucunda teknik ekibinde katkılarıyla zamanının çok ilerisinde gelişmiş bir kuantum transformatörü üretildi. Bunu bir çeşit akümülatör olarak görmekte mümkündü tabii. Bu terimlerin hepsini karşılayan fakat bilimin sınırlarını bile eşeleyen bir mekanik sistemini içerisinde barındırıyordu. Test sürüşleri gerçekleştirildikten sonra, T-tall059 artık kullanıma hazır hale getirilmişti.

Çocuk bilimci genç oğlan, son anda ilginç bir argüman daha ortaya koydu. İnsanların çocukluk dönemlerinde deneyimledikleri şeylerin uzun süre boyunca onların benliklerine işlediğine ve onları kendileri yapan şeyler olduğuna dair bilimsel araştırmalar olduğundan bahsetti ve rüyaların yerine koyulacak ideolojik kodlamaların masallar aracılığıyla verilmesinin daha etkili olacağını öne sürdü. Daha sonra bu genç adamın önerisi kabul edildi ve T-tall059’a bir güncelleme daha eklendi. Bu güncelleme sayesinde insanların bilinçaltlarından alınan rüyaların yerine bir çocuk masalı motifleriyle işlenmiş gizli mesajlar yerleştirilecekti. Bu da onları, her gün Yaova’nın politik olgularına daha yakın bireyler olmaları için bir adım daha ileriye götürecekti. Tek beyin, tek düzen. Sapkın yönetici akıl danışmanını da yanına alarak kendi odasına çekilirken, Cithra’yı gözler önüne seren boydan camın önünde birkaç saniye durakladı ve şehrin ötesine baktı. Bunun Andao Cumhuriyeti için büyük bir milat olduğunun tam o zaman farkına vardı..

* * *

Cithra toprakları, karanlıkla yoğrulmuş bir gökyüzü ile bir kez daha günbatımına hazırlanıyordu. Koca koca betonların bacalarından tüten dumanlar havaya karışarak atmosferdeki kasvet yükünü bir üst seviyeye taşıyorlardı. Çam ağaçları, yakıcı ayazın etkisiyle üşüyen çocuklar gibi bir o yana bir bu yana savruluyor, engin rüzgara göğüs geriyordu. İs ve rutubet bütün şehri çevrelemişti. Kuzeydeki dağlardan esmekte olan poyraz, şehir sakinleri kadar soğuk ve ruhsuzdu. Büfelerin camlarında asılı duran tabelaların neon ışıklandırmalarının bile şehre renk kattığı söylenemezdi. Cithra geceleri ölür, gündüzleri ise tekrar dirilirdi. Eh tabii, en nihayetinde bunun da bir geçmişi, bir hikâyesi vardı..

Bitkin ve cılız bir beden aniden sokağın ortasına atıldı. Gecenin karanlığı o kadar keskindi ki, evsiz adam bu karanlığı adeta vitaminsiz bedenini saklamak için bir kalkan olarak kullanıyordu. Açlıktan neredeyse midesi sırtına yapışmıştı. Sokağa çıkma yasağını düşünecek durumda değildi, zaten halihazırda barınacak bir evi ve düzeni yoktu. Çoğu kişi uykuda olmalı diye düşündü. Adamın çarpık adımları dışında, dış yüzeyleri kire bulanmış binaların bulunduğu köhne sokakta en ufak bir ses belirtisi bile yoktu. Tam sokağın sola kıvrıldığı dönemeçten ileri sapacağı esnada büyük bir gürültü koptu ve bir şeylerin ateşlendiğini işitti. Hemen ardından parlak misina benzeri bir tür madde ayak bileklerine dolanarak onu yere kapakladı.

Bacakları yere düşmenin etkisiyle sızlarken, acı içinde doğruldu ve sokağın başında dikilen iki şişman silueti gördü. Çok heybetliydiler. Kafalarına geçirdikleri, ağız kısmı kapalı maske onları birer avcı gibi gösteriyordu. Enselerinden başlayarak bel kıvrımlarına kadar uzanarak ilerleyen metal kıskaçlı tokalarla çevrelenmiş naylon benzeri bir kumaştan üretilmiş kıyafetler giyiyorlardı. Bir nevi astronot kıyafetine benzeyen bu elbise, ellerindeki makineler ile birleşince garip bir görüntü oluşturuyor, halkın onları “Kozmik Çöpçüler” olarak adlandırmasına neden oluyordu.

“Lütfen bana zarar vermeyin. Tek derdim, boş mideme kuru bir ekmek parçası sokabilmek. Evsizim ben, evsiz. Kalacak bir yerim yok ki, sokağa çıkma yasağını dinleyeyim. Ben zaten sokağa aitim.’’

İki adamdan daha iri kıyım olanı önce davranarak bir adım öne çıktı ve elindeki makineyi büyük bir kinle ateşleyerek, karşısında duran çelimsiz bedenin bitkin sözlerini dinlemedi bile. Makineden fırlayan bir tür parlak ışın adamın üzerine yapıştı ve birkaç saniye sonra adamın bedeni adeta koca bir led lambaya dönüşürcesine parıldamaya başladı. Bu o kadar nüfuzlu bir parlaklıktı ki, çaresiz adamı henüz görenler olsa onu bir sokak lambası ile karıştırabilirlerdi. Ardından parlaklık bir anda yok olarak, adamın bedeni akışkan bir maddeye dönüştü ve eriyere, zemin üzerinde zamk gibi kaldı. Bedeninin kalıntılarından yükselen sıcak bir duman haresi halkalar halinde havaya karışarak, karanlığın içinde yok olup gitti.

Daha sonra Kozmik Çöpçüler makinelerini binalara doğrultarak insanların rüyalarını politik olgularla işlenmiş masallarla değiştirme işlemlerini sürdürmeye devam ettiler. Makine çalıştığı esnada yüksek bir titreşim baş gösteriyor, yayılan dalgalardan oluşan enerji çevredeki alanların yer yer sallanmasına neden oluyordu. Andao eskisi gibi barış yanlısı bir diyar değildi artık. Yozlaşmış anayasa ve rejimlerle kuşatılmış yitik bir ulustu. Rüya görmenin birçokları tarafından kutsal ve güvenli alan olarak tasvir edildiği olmuştu. İnsan rüyalarında bile tekinsiz ellerin kötülükleri tarafından sarıp sarmalanırken, ne kadar özgür olabilirdi ki? Kozmik Çöpçüler duygudan yoksun bir şekilde sokakları arşınlamaya devam ettiler. Onlar, modern dünya rüyalarının üstüne çöken kötücül karabasanlardı.

Oğuzhan Karacaoğlan

Yeraltı edebiyatı alanında ustalaşmak isteyen bir yazar adayıyım. Aynı zamanda konsept sanatla ve karakter tasarımı ile ilgileniyorum. Spiritüel bir kişiliğim ve kurgularımı yazarken bundan fazlasıyla yararlanıyorum. Akdeniz Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenimime devam etmekteyim. Tek amacım bir gün özellikle kendi kitlesine karşı saygın, yaratıcı ve üretken bir yazar olabilmek.

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Oguzhancım ilk önce öykü başlığını cok beğendim her zamanki gibi değisik ve güzel farklı bir hayal gücünü doyuran farklı bir öykü olmuş bakıs açın güzel düsünce yapın sıradan değil öykünle ilgili ne söylesem az kalır kalemin beni cok etkiliyor en sevdiğim türde öykülerin var birkaç gündür bakıyorum öykün cıktımı diye cünkü acaba bu ay ki öykünün iceriği ne diye merak ediyorum aslında yetenek olmazsa insan bir satır bile yazamaz bence ben büyük bir heyecanla okuyorum ve beğendim işte budur dediğim şekilde olmus sende potansiyel var ve devam etmelisin bizlere senin gibi kalemi güzel insan kazandırmalısın okuduğum en iyi öykülerden biri olmuş çok ama çok icten öykü keşke hic bitmese dedim daha uzun olsada okusam dedim yani senden güzel bir masal olmuş devam et lütfen çünkü başarılısın ayrıca başlığınıda beğendim onuda belirtmeden gecemeyecegim kalemine sağlık başarılarının devamını dilerim

  2. Çok teşekkür ederim. :slight_smile:

    Biliyorsun ben genelde daha çatlak şeylere yönelirim ama nedense bu öyküde biraz daha farklı bir şey yapmak istedim. Eğer başarılı olabilmişsem ne ala. Uzun uzun inceleyip, bir sürü övgü dolu atıflarda bulunmuşsun.

    Öncelikle okuduğun, sonra da uzun uzadıya bir eleştiri yaptığın için bir teşekkür daha!

    Önümüzdeki seçkide görüşmek dileğiyle. :slight_smile:

  3. Avatar for filtus filtus says:

    Oguzhancım baştan sonra merakla okudum.Cok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık.Sayende hipnopompi nin kelime anlamını öğrendim. Günümüz salgın ve sonrası yenı dünya düzeni teorilerini anımsatıyor.O anlamda hüzünlendirdi beni.Kelimeler çok güzel kullanılmış ve araştırmacı bir yazı olmuş.Tebrik ederim…

  4. Günümüzde yaşanan olayların psikolojik durumumu etkilediği kesin. Bu nedenle bu ay biraz daha farklı bir öykü kaleme aldım. Öncekiler kadar ağır ve süslü bir anlatım olmasa da, her yazı stilini ve kurgu şeklini denemek için elimden geleni yapıyorum. Güzel cümlelerin için koca bir teşekkür ediyorum. Kendine iyi bak. :slight_smile:

  5. Selam @UlianaHippogrief

    Öncelikle eline sağlık, öykünün başlığı ilgimi çekti. Bu arada artık hipnopompi diye googledan arattığında öyküne ulaşılabiliyor. Bu bilgi ne kadar faydalı olur sana bilmiyorum :slight_smile:

    Uykuya dalma süreci ile uykudan uyanırken ki süreçte olanlarla ilişkili sanırım kısaca. Sen de öykünde rüyalara müdahale edilerek, ve onların masallarla değiştirilerek, toplumun düzene sokulmasını işlemişsin. Öykü fikrini oldukça beğendim. Ancak öyküyü işleyişinde biraz aksaklık gördüm. Girişin, öykünün bütününe göre çok uzun kalmış. Bu nedenle öykünün bence odağı kaçmış. Kısa tuttuğun bir öyküde çok detay vermeye çalışıp, biraz dağılmış olabilirsin. Demek istediğim, bu durumda, başta okuyucuya var olan düzeni anlatan bir paragraflık bir özet geçtikten sonra, çözüm ve bunun uygulanmasını daha geniş tutsaydın, vermek istediğin sanki daha çok geçerdi. Bir de öykünü sonlandırmadığını düşünüyorum. Eğer devam edecekse, bir itirazım olmaz, ama eğer etmeyecekse, bize bir son lazım.

    Bir nokta daha, bunu ben anlamamış da olabilirim; Kozmik Çöpçüler bu dönüşümü sürekli mi yapıyorlar yoksa bir defa yapıp bitiyor mu?

    Dediğim gibi çok güzel bir fikir bulmuşsun, ama sanırım işleyişin biraz aceleye gelmiş.
    Küçük bir not-bir kaç yerde hepimizin gözünden kaçan bu -de/-da sorununa rastladım. Eminim tekrar okursan sen de fark edeceksin.

    Tekrar emeğine sağlık
    Görüşürüz

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

33 cevap daha var.

Yorum Yapanlar

Avatar for Umutunjelibonu Avatar for Senaa Avatar for Aremas Avatar for MuratBarisSari Avatar for Yilzdiz_Ors Avatar for Yasemin_Ors Avatar for ebuka Avatar for Kursat_Akbulut Avatar for filtus Avatar for Muge_Kocak Avatar for difunta Avatar for nkurucu Avatar for Arokan Avatar for Haluk_Cevik Avatar for Nurdan_Atay Avatar for UlianaHippogrief Avatar for Dipsiz