Öykü

Carmen’in Ziyaretçisi

Bayan Carmen ayın ilk haftasının telaşıyla, evin her köşesine menekşe suyu döküp adaçayı tütsüsü yakıyordu. Yıllardır bozulmayan gelenek için yalnız yaşadığı bu eski ev tertemiz olmalıydı. Ah temiz dediysem ruhani temizlikten bahsediyorum. Çünkü Carmen fazla dağınık ve pasaklı bir kadındı. İnsan bu kadar pasağın içinde nasıl bu kadar güzel olduğuna hayret ederdi. Her kim onun ışıldayan gözbebeklerine baksa gülümsemesine engel olamaz ve dudak kenarlarında çiçekler açardı. Hatta bundan birkaç yıl önce kasabadaki bekar erkekler kendi aralarında çiçek mevzusu yüzünden atışmıştı. Çünkü herkeste aynı çiçeklerden açmazdı. Bazılarının yanakları kiraz çiçeği içinde kalırdı bazılarının ise ayva çiçeği. Herkese çeşitli çiçekler açtıran Carmen, P.’ye bir başka baktığı için olsa gerek onun dudak kenarlarında hemen mor irisler belirirdi ve başka kimsede açmazdı. Hah hazır konusu açılmışken… Bay P. Her ayın ilk haftasında ziyarete gelirdi. Diğer haftalarda asla ortalarda görünmez ama Carmen de bu durumu çok sorun etmezdi. İşte bugün o gündü! Ya da o gün bugün mü?

Her neyse kapı çalıyordu. Carmen üzerinde küçük parlak yıldızlar olan mor tülden elbisesini giymişti. Eteklerini uçuştura uçuştura gidip kapıyı açtı. Bay P. her zamanki siyah uzun kabanı ve siyah çantası ile kapıda dikiliyordu. Carmen onu içeriye davet ettiğinde mor irisleriyle beraber şömine başına geçti.

“Sana bakmadığım her an üşüyorum.”

Carmen ise P.’ye bakmadığı her an alev alev yanıyordu.

“Sürprizim var.”

Bay P. siyah çantasını açtı ve içinden kırmızı renkte bir peygamber devesi çıktı. Carmen şaşkınlık ve hayranlıkla ona bakarken uçup onun omzuna kondu. Kalbi sevgiyle atan kadının yanağına yüzünü dayadı. Aralarında tuhaf bir sıcaklık yaşanıyordu. Peygamber devesi o kadar heyecanlandı ki Carmen’in elbisesinin içine zıpladı. Memelerine küçük bir öpücük kondurup ardından göbek deliğinden içeri girdi. Korkmasa da neler olduğunu anlayamayan Carmen, elbisesini aşağı indirdi. Peygamber devesini göremiyordu. Bembeyaz vücuduyla Bay P.’nin karşısında şaşkın şaşkın dururken şöminenin alevi meme uçlarını parlatıyordu. P. tekrar çantayı açtı. Bu sefer içinden tuhaf bir hayvan sürünerek çıktı. Sırtında çok sert ve irice bir kabuğu vardı. İki kafası olan hayvan ya kördü ya da kafalar hep ters yöne gitmek istediğinden sürekli etrafa çarpıyordu. Carmen dizlerinin üzerine çöküp kabuğundan tutup onu kucağına aldı. Burun deliğine benzeyen iki delikten küçük kırmızı dillerini çıkardı. Parlak meme uçlarını emerken Carmen ona sımsıkı sarıldı. Hayvanı doyana kadar emzirdi. Mutfaktan iki kadeh getiren P. hayvanı aldı ve kabuğunu bir kapak gibi çevirip açtı. Carmen’in sütü ile kendi kanı karışmış olan hayvanın içindeki sıvıyı kadehlere doldurdu. Üzerine de küçük bir cam şişeden karahindiba tozu döktü. Carmen’in yanına oturup birini ona verdi.

“Şerefe aşkım.”

Kadehin sonuna gelmeden çoktan uykuya dalmıştı. Ertesi sabah gözlerini açtığında kasıklarının üzerinde elma tohumları buldu. Açık kalan pencereden kışın ilk soğuğu yavaş yavaş içeri sızıyordu. Bayan Carmen, küreğini ve tırmığını alıp bahçeye çıktı. Göle bakan diğer elma ağaçlarının yanına P.’nin bıraktığı yeni tohumları ekti. Soğuktan tüyleri ürpermiş çıplak bedeniyle ayaklarını göle doğru uzatarak yattı. Göbek deliğinden peygamber devesi dışarı çıktı. İnce bacakları küçük bir not taşıyordu. Notu alıp okudu ve anladı ki bu Bay P.’nin son gelişiydi. Ağladı, ağladıkça inci taneleri göle düştü. On yıl önce ölen kocasının son cümlesi kalbini acıtıyordu. Artık her ay evine ziyarete gelecek hayaleti de olmayacaktı.

Bay P. satın aldıkları bu evde, evlendikleri günün gecesinde, evde yüzyıllardır yaşayan kötü kalpli dişi bir peri tarafından kaçırılmıştı. P. uykusundan uyanıp bahçeye çıkmış ve kendini göle bırakmıştı. Carmen’in aylarca tuttuğu yasın ardından bir gün elinde siyah çantasıyla çıkagelmişti. Kapıda onu adeta dipdiri gören Carmen, ne yapacağını şaşırmış fakat P. durumu ona anlattıktan sonra ilişkilerinin bu yeni şekline adapte olmuştu. Karısına olan aşkından dolayı insafa gelen hain peri her ay onu ziyaret edebilmesine izin vermişti. Bay P. de periler diyarından hediyelerle gelip aşkını mutlu etmeye çalışıyordu. Eh tabii bunlar sıradan hediyeler olmuyordu. Kırmızı peygamber devesi karısının içine girdiğinde sihirli kanını iç organlarına damlatarak yaşlanıp çürümesine engel olacaktı. İki başlı sürüngene sütünü verdiğinde ise binlerce peri bebeğin annesi olmuştu aslında. Hayvan kendi kanı ile Carmen’in sütü ile olan karışımın bir kısmını P.’ye ve karısına verdikten sonra kalanını periler diyarındaki yavrularına götürüp onları aşkın sütüyle beslemişti. Her sihirli elma tohumu ile artık yaşayamadığı dünyada kendinden parçalar bırakan P. doğa anaya karısının yardımıyla teşekkürünü sunuyordu. Şimdi geriye kalan tek şey ise vedasıydı. Carmen’in ağlaması durduğunda ayaklarını suya daldırıp vücudunu yavaşça göle bıraktı. Tıpkı Bay P.’nin yaptığı gibi. O bilmiyordu fakat kasabalıların dudak kenarlarındaki çiçekler solup çürüyecek ve bu göl kenarındaki eski evin yeni sahibi ise sonsuza dek kocasının peri karısı olacaktı.

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Merhabalar.

    Hikayeniz özgün, tahrik edici ve farklı. Masalsı teması altında Freudyen anlamlar içeriyor. Bunu takdir etim. Eğlenceli, döngüsel bir weird fiction örneği yaratmışsınız.

    Ancak, hikayenin kurgusu oldukça çarpıcı ve özgün olsa da, bazı okuyucular için aşırı fantastik unsurların ve tuhaf detayların anlamını anlamakta zorlanabilecekleri bir noktaya gelebilir. Özellikle, peygamber devesi ve iki başlı sürüngen gibi karakterlerin ve olayların açıklanması eksik kalıyor gibi görünüyor. Bu durum, hikayenin bazı okuyucular için tamamen soyut bir deneyim olmasına neden olabilir.

    Hikayenin sonu, oldukça duygusal bir dönüşle tamamlanıyor. Carmen’in, kocasının yokluğunu kabullenmesi ve doğaya teslim olması, hikayenin temalarını güçlendiriyor ve okuyucuya derin bir etki bırakıyor. Ancak, bazı okuyucular için bu sonun beklenmedik olabileceği ve daha fazla açıklama gerektirebileceği bir nokta olabilir.

    Genel olarak, bu hikaye cesur ve yaratıcı bir yaklaşımla aşk, fedakarlık ve doğaüstü unsurları ele alıyor. Ancak, bazı okuyucular için anlatım tarzı ve fantastik detayların eksikliği, hikayenin tam olarak tatmin edici olmasını engelleyebilir. Diğer yandan, ben o okuyucular arasında değişim. Tarzınızdan memnun kaldım :blush:
    Keşke daha uzun ve daha delice olsaydı da diyebilirim.

  2. Merhaba, yorumunuz benim icin cok kıymetli, teşekkür ederim. Daha delice şeyler de yazan biriyim fakat burada Kayıp Rıhtım’ın sınırlarına uymaya çalışıyorum. Çünkü tüm okurlar çılgın şeylere olumlu bakmıyor. Bakış açınızı sevdim. Anlaşılmak çok güzel. Sadece şuna katılmıyorum; bir okur her şeyi anladıysa o eser boşuna yazılmıştır. Ben sevdiğim bir yazarı okurken defalarca araştırma yaparım, bilmediklerimi öğrenmek adına. Tıpkı bir yönetmenin filmin sonunda ben şurada şunu ifade etmek istedim demesi gibi saçma olurdu. Sizin gibi okurlar anlasın yeter aslında benim için. Herkes anlıyorsa bir problem vardır. :slight_smile: sevgilerimle :heart:

  3. Delilik dolu öykülerinizi yayınladığınız blog, wattpad ortamı vs. varsa paylaşabilirsiniz bence. Bu tarz bana ilham verici geliyor.

  4. Blog kullanmıyorum maalesef. Son çıkan kitabım sevdiğiniz tarzda. Belki bir ara incelersiniz. Instadan da takipleşebiliriz

  5. En kısa zamanda kitabınızı edinmeye çalışacağım.

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for terramundi Avatar for yesimmtekee