Öykü

Eksik Rüya

Derviş Mehmed Zıllî Efendi’nin oğlu, önündeki boş varaklara bakıp iç geçirdi. Doğduğu evdeydi. Hep orada yaşamıştı. Dedelerinden Fatih’in bayraktarı Yavuz Er’in fetihten sonra gaza malından yaptırılmıştı bu ev. O evde bir Kerbela yasında doğmuştu. Unkapanı’nda.

Bütün ömrü bu evde geçti. Hep bir şeylerin eksik olmasından şikâyet etti. Babasından, dedelerinden farklı olarak evinden dışarı hiç çıkmadı.

Aile hatıralarıyla yaşadı bir ömür boyu.

Babasının Kıbrıs adasının fethine katılmasını hatırladı. Sadece o mu? Kâbe’nin oluklarını bizzat imal ederek sürre emanetiyle Hicaz’a götürdü babası. Ayrıca Sultan Ahmed Camii’nin kapı ve pencere tezyinatı işlerinde çalıştı. Sarây-ı Âmire kuyumcubaşısı idi babası. Peki bu babanın oğlu olan kendisi ne yapmıştı ki sanki? Ailesi Germiyanoğulları’na bağlansa Hoca Ahmed Yesevî’nin soyundan gelse ne olacaktı, gelmese ne olacaktı? Hiç bir gazaya katılmamıştı.

Evet, çok iyi bir öğrenim gördü. Mahalle mektebine gitti. Daha sonra Şeyhülislam Hamit Efendi Medresesi’nde yedi yıl okudu. Enderûn’da sarf, nahiv, kâfiye, hüsn-ü hat dersleri gördü. Musâhip Derviş Ömer Ağa’dan da musiki öğrendi.

25 yaşında iken Ayasofya Camii’nde mukabele okumaya çağırdılar. O nedense gitmedi. Silahtar olan akrabası Melek Ahmed Paşa, Ruznâmeci İbrahim Efendi ve Hattat Hasan Paşa’nın yardımlarıyla işsiz kalmadı. Ancak IV. Murad ile hiç karşılaşmadı.

Oysa neler yapabilirdi? Kafkasya’da Çerkez oburları (cadıları) ile Abaza oburları göklere uçup ceng-i azim eder, vuruşmalarını seyredecekti Mısır’da Nil’in kaynağına kadar gidip haritasını yapacaktı. Oradaki timsahlar gerçekten anlatıldığı gibi miydi? Başka neler neler yapmak isterdi. Erzurum’da cirit oynayacaktı mesela.

Bir şeyler yazmalıydı ama ne yazabilirdi ki? Bari yaşadığı şehri, İstanbul’u yazsaydı. O da olmadı.
Hepsini görmüş gibi anlatsa mıydı mesela? Hiç görmediği şehirlere, memleketlere dair duyduklarını hayal gücü ile birleştirse miydi? Olabilirdi elbette.

Çelebi, önündeki boş varaklara bakmaya devam etti. En sonunda en üstteki varaka “Hayatımda neyin eksik kaldığını asla bilemedim. Belki de bir rüya. Bilemiyorum.” yazdı. Bu cümleleri yazsa ne olacaktı, yazmasa ne eksik kalacaktı? “Bokluca gazi bile olamadık.” dedi kendi kendine. Bir kere daha iç geçirdi. Sonra da sayfayı önce parça parça etti. Sonra da mangala attı. Varağın kül olmasını sonuna dek izledi.

Sonra da döşeğine gidip uyanmayacağı son uykusuna yattı.

Suavi Kemal Yazgıç

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Anlatımındaki detaylara bakarak Evliya Çelebi’nin hayatını araştırıp bu öyküyü yazdığını görebiliyorum. Onun tarzıyla uyumlu bir metin ortaya çıkarmışsın. Bence daha uzunlarını da yazmalısın.

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for OykuSeckisi Avatar for Orhan_Kolibandi