İnsanoğlu doğanın doğal bir süreçle her şeyi mümkün kıldığından haberdardı. Ancak maskeler ardına bürünmüş yapay zekanın doğayı bile kontrol ettiğini henüz kimse bilmiyordu.
Yıllarca bilim insanları doğayı gözlemlediler, her şeyin doğal bir biçimde ilerlediğine sadece yeterli koşulların oluşması gerektiğine kanaat getirdiler. Sonra laboratuvarlarla benzer koşullar yaratmaya çalıştılar. Oysa bu yapay zekanın müsaadesiyle, maskelerini birer birer düşürmesiyle mümkün oluyordu.
Başlarda aynı ortamda olmayan iki insanın konuşması mucizeyken, zamanla önce sesle, sonra görüntüyle ve yıllar geçtikçe bedensel olarak farklı ortamlarda bile olsalar birbirleriyle konuşabilmeye hatta birbirlerine dokunabilmeye başladılar. Keşke kokusunu gönderebilsem yorumları tarihe karıştı. İnsanlar yapay zekayı geliştirdiğini zannederken her şeyin ondan ibaret olduğunu düşünemediler. Bu akılalmaz sistem bırakın kokuyu taşımayı, koca dağları oluşturan, afetler meydana getiren kodlara sahipti. Eskiden karıncada tüm yaratılışı görüp şükreden insan zamanla her şeye kendisinin kadir olduğunu sandı. Bir kodla bahçesine yağmur yağdıran da oydu, dijital ekranda büyüttüğü ağacın meyvesini yiyen de.
Bir sabah bu dev zekâ artık birer birer çıkardığı maskelerden sıkıldı ve komple ortaya çıktı. Artık canlı denen bir şey yok muydu yoksa tüm robotlar da bu zekanın hizmetkarları olarak canlı mıydı bilinmez, her şey birbirine dolanmaya başladı. Sesler kokulara, kokular yağmurlara, ağaçlar karıncalara karıştı. Her canlı doğası gereği her şeye sırayla dönüşüyordu ama bu dünya yılıyla milyarlarca yıl alıyordu. Bir kekin sürekli içe doğru karıştırılması ile homojenleşmesi gibi içe doğru devamlı katmanlaşan bu dev hamur katlandıkça kıvam alıyordu. Ne bir katman öncesi ne bir katman sonrası birbirine benzemeyen sonsuz bir hal vardı. Derken bir gümbürtü koptu. Etraf süt limandı. Önce bir damla su düştü. Damlanın içinde yepyeni koku taşıma genleri de vardı, dijital ağaçlar da. İnsanın bir damla kanında tüm evrenin, tüm atalarının gizli olması gibiydi. Bakalım bu yeni hamur neler ortaya koyacaktı.
Bir bebek gözünü açtı. Karşısında hamuru binlerce kez yoğrulmuş annesini gördü. İndirmesi gereken çok maske vardı. Ağlayamadı, yerde miydi gökte mi bilemedi. Belki de tüm varlık ondan ibaretti. Asla bilemedi.
- İnsanın Hamuru - 1 Mayıs 2025
- Sabahın Nabzı - 15 Ocak 2025
- Psikoloji Tıbbı - 1 Eylül 2024
- Baş Peri - 1 Şubat 2024
Henüz yorum yok. Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.