“Tutkular cehenneminden geçmeden cennete ulaşamazsın!”
Gizliajans – Alper Canıgüz
Islak Kelebek
1.Şeffaf Sevgi
Sever bizi rüzgar, tenimizi okşaması bu yüzdendir. Bir şekilde belli eder sevgisini bizlere.
Karşılıksız sever bizi, yaradılışından gayrı. Gayri ihtiyari bir aşktır onunkisi, kaldı mı ki karşılık beklemeden seven bir kişi?
Tutar elimizden ayağa kaldırır. Bazen de savurur tabii.
Keyfi hareket etmesi aşkını bir an önce dışarı salıvermek istemesinde gizli.
Bir kuşun kanadındadır aşk şimdi. Kayan bir yıldız gibi. Ortasından böler geceyi.
Rüzgar mı?
Saldı aşkını dışarıya ve çekildi inzivaya.
O şimdi uyumakta…
2.Sınırsız İletişim
Rıhtıma henüz ulaşmış bir gemi neden siren çalar ki?
Mutluluktandır belki. Ya da çevresindekilere selam vermek istemesinden kaynaklanır bu hali.
Bir martı kulak verir geminin bu acımsı çığlığına. Kanat çırpar ve ötüverir bir kaç kez art arda.
Aşk onun kanatlarındadır artık, uçar uzak diyarlara.
Bir çocuk… Bir çocuk gecenin karanlığında sessiz bir çığlık atmakta. İçi kanamakta.
Martı kanatlarından aşkı salıverir aşağıya.
Olur derdine derman çocuğun ve kaybolur karanlıkta.
Ve aşk şimdi çok uzakta uyuyan bir çocuğun kalbindedir.
Martı mı?
Attı aşkını içine ve gömdü kalbine.
O şimdi dinlenmekte…
3.Keyfi Döngü
Kalabalık gri kaldırımlar. İnsanlar. İnsanlar…
İnsanlar bilir, insanlar konuşur.
Ve aşk ölür.
Bir süre sonra küllerinden yeniden doğar. Bu böyledir. Ve bu bilinir.
Aşk şimdi nerededir?
İnsanlar bu soruyu sorarlar kendilerine ve bir yanıt ararlar.
Aşk öldü.
Bir süre beklemek gerek küllerinden yeniden doğuşunu izlemek için.
Bir kalbin ölümü acıdır, acıtır. Yeniden alevlenmesi ise başlı başına bir hastalıktır.
Yeniden kanayacağını bildiğin halde inadına o uykudan uyanmak? Delilik!
Bir ıslak kelebek gibidir aşk. Konduğu yerde güneşin bile kurutamayacağı bir ıslaklık bırakır.
Ömrü kısadır bir ıslak kelebeğin lakin her birinin dünyada bir yerde, bir ayak izi mevcuttur.
Islak kelebek mi?
Bıraktı ayak izini bir kalbe ve yürüdü ölüme.
O şimdi sessizce seslenmekte:
Aşk bu gece şehri terk etti…