Sayı #34: “Açlık Öyküleri”
Selamlar, Seçki, otuz dördüncü sayısıyla her zamanki gibi karşınızda. Açlık temalı konseptimiz şu aralar adını sıkça duyduğumuz Açlık Oyunları sinema…
#165: YAPAY ZEKÂ
Selamlar, Seçki, otuz dördüncü sayısıyla her zamanki gibi karşınızda. Açlık temalı konseptimiz şu aralar adını sıkça duyduğumuz Açlık Oyunları sinema…
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adı ile başlarım. Ben Ahmed Buni, yıllar yılı ömür tükettiğim risalemin sonuna geldim. Ömrümün kırkıncı baharındayım….
Düşünüyorum öyleyse varım! Sanırım bu insanı açıklayan en önemli unsur. Düşünüyor evrendeki diğer varlıklardan farklı olarak daha önemlisi birbirlerinden farklı…
ŞEDDAT HOCA’NIN ÇILGIN DENEYLERİ (15 Nisan 1914 – 19 Cemaziyelevvel 1332) (Dersaadet, Osmanlı Devleti) 1.Gecenin Köründe Üç Emekli Kabadayı Gecenin…
Bir beden içerisine yerleştirilip gönderilmişti dünyaya adeta. Ruh dışında önemli olan şeylerin de olduğunun bir göstergesi beden. Her ruha göre…
Soğuk. Beyaz. Göz alan cinsten bir beyaz… Soğuk ve beyaz. Sanki yumuşak. Evet, yumuşak bir hissi var. Beyaz, soğuk ve…
Zifiri mağara karanlığında kaskatı bir beden göz kapaklarını araladı. Karanlık anında göz bebeklerine hücum etti. Hemen göz kapaklarını, karanlık ile…
Adam zifiri karanlık içerisinde oturuyordu. Bulunduğu yer öyle herkesin bilmediği bilenlerinse gitmeye çekindiği hatta civarında dolaşırken destur çektikleri viranelikti. Eski…
“Bu bedenin öldüğünü hissediyorum, Lindsey. Her geçen saniye eridiğini hissediyorum. Bu şey tarafından içten içe yeniyor. Bu bir kanser. Bu…
NOT: Bu başlık altında yayımlanacak bu ve daha sonraki öykülerin daha iyi anlaşılabilmesi için Avare Günlükleri: Misial’in Döngüsü isimli Mart…
Kanadı kırılmış, elbiseleri kül rengine dönmüş, vücudunda ki yaralarla, yaprak yatağında derin bir uyku da olan Dryad’ın iyileşmesini bekliyordu dostları….
Birinci Kısım ‘Ben merhamet bilmem. Ben zalimlik bilmem. Ben acıyı bilmem. Ben mutluluğu bilmem. Benim varoluşumun tek bir sebebi vardır….
1 Portakal ağaçlarının arasında korkunç adamdan kaçıyordu. O kadar hızlı koşuyordu ki bacakları birbirine dolanıyor, bu kadar hızlı koşabildiğine kendisi…
İnsanları terden eriten kavurucu güneş, acımasızca parlıyordu. Geniş düzlükte göç eden kafile, otuz iki gündür yürümüş olmanın getirdiği yorgunluktan bitap…