Öykü

Yemek Ne Zaman?

“Şşş sessiz olun,” dedi ailenin büyüğü. “Çiftliğe ve çiftlikte yaşayanların hayat haklarına saygı göstermelisiniz.” Başta anne baba olmak üzere dört kişilik aile sessiz oldu. Burunlarını öndeki cama yaklaştırdılar.

“Bizler gezegene hâkim olmadan önce bu gezegeni bu hale getiren ırk bunlar mıymış?” dedi erkek. Camdan içeri baktıklarında geniş bir salon vardı ve içince dört kişi. Biri koltuğa uzanmış elinde kumanda bakınıyordu. Kadın kucağında tepsi, elinde bıçak bir şeyler doğruyordu. Bir küçük kız kenarda bebeğiyle oynarken daha büyük bir erkek çocukta masanın üzerindeki nesnelerle meşgul oluyordu.

“Öyle sessiz öyle uysal görünüyorlar ki. Bu masumlardan böyle canavarların çıkması hayret doğrusu.”

“Baba şuna bak dedi ne kadar da rahat duruyor koltuğunun üzerinde. Ne sorumluluk var ne endişe var.”

“Bana vurdumduymazlığın bir resmini yapın deseler şu camın arkasında oturanların resmini yapardım.” Şimdi konuşan ailenin küçük kızıydı.

“Bunlar en son bulunan örnekler.” İşte bu yüzden bu İnsan Çiftliğine girebilmek için onca kredi ödedik dedi adam. Sesinde ailesi için her türlü cömertliği yapan aile reisinin gururu vardı.

“İyi ama bunların son savaştan sonra nesillerinin tükendiği sanılıyordu.”

“O son savaş bu ilkelleri yok eden ve bizleri var eden savaş. Hayal meyal hatırlıyorum o savaşı. Delinin biri nükleer füzelerin düğmesine basmıştı, diğerleri de karşılık verince bizler var olmuştuk.”

“Kitaplarımız ilkellerin o zaman anın da yok olduklarını yazıyor baba.”

“Biz de öyle sanıyorduk ama bazen bu ilkellerin sağda solda hayatta kalanlarına rastlayabiliyoruz.” Ortadaki genişçe pencereden uzaklaşmaya başladıklarında adam karısının kulağına eğildi,

“Bunların çiftleşmesini görmek isterdim.” dediğinde kadın adamın yüzüne baktı, “Terbiyesiz,” dedi ardından ekledi, “o zaman aramızda ne fark kalır ki bu barbarlarla. Her ne kadar kocasını azarlıyor olsa da yüzünde muzip bir gülümseme vardı. Yine de duramadı çocuklarının duymaması için adama yaklaşarak, “Görmüyor musun ne kadar çirkinler.”

“İçeride masa başında duran çocuk senin akranındı,” dedi kız kardeşi haince gülmeye başlayınca,

“Diğeri de aynı sana benziyordu,” dedi ağabeyi. Anne müdahale etme gereği duydu.

“Yavrularım neden kendinize haksızlık ediyorsunuz? Sizler dünya güzellerisiniz.”

“Baba, masa başındaki çocuk ne yapıyordu?” Kız çocuğu babasının bir cevap vermesini beklemeye başlamıştı.

“Bu türler birbirlerini aldatmayı çok seviyor. Anne babasını ders çalışıyor diye aldatıyordur.” Bakışları oğluna yönelince oğlan ses tonunu yükselterek, “Baba olmuyor ama dedi. Çocuklar çabuk sıkılmışlardı. Bir yandan boynuzları ve antenleri titreşiyor diğer yandan neredeyse bütün yüzünü kaplayan sayısız gözleri çevresindeki nesnelerle ilgilenmeye çalışıyordu. Adam, dışarıya çıktığında uzun kuyruğunu titreterek gerindi. Bütün vücudunu kaplayan pullar önce bir açıldı sonra sımsıkı kapandı. Çocuklar geniş meydanın karşısındaki büfeye koştular uzun kuyruklarını sallaya sallaya. Temiz hava kendilerine iyi gelmişti. Kadın kocasının pençesini tutarak

“İçerideki tüysüzleri gördükten sonra beni daha çok güzel bulduğuna inanıyorum,” dediğinde adam küçük bir kahkaha attı. Karısının sözleri hoşuna gitmişti. Eşinin buruşuk yüzündeki pulları okşadı. Diğer kolları kadının bedenini sarıyordu. Eşini bu insan çiftliğine daha sık getirmeliydi.

Evin hanımı, dizisinden bir şey kaçırmak istemediği için elinde tepsiyle gelmiş salatasını salonda yapıyordu. “Bey,” dedi ayıkladığı taze soğanlardan başını kaldırarak, “bazen sen de izleniyormuş gibi hissediyor musun?” Karısı kendinden yana bakınca elini kurcaladığı burnundan hızla çeken adam omzunu silkti.

“Bazen bana da öyle geliyor. Bizim Televizyon seyrettiğimiz gibi televizyondan da birileri bizi izliyormuş gibi geliyor.” Tekrar elindeki uzaktan kumandanın tuşlarına basmaya başladı. Köşede bebekleriyle oynayan kız çocuğu başını kaldırıp annesine baktı, “Anne, yemek ne zaman?” dedi.

Cevdet Denizaltı

Ben Cevdet Denizaltı; tercih ettiğim şekilde olursa Aziz Hayri. İzmir’de Eşrefpaşa’da doğdum. Önce Çınarlı Endüstri Meslek Lisesini sonra Erkek Sanat Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdim. Makine Teknolojisi bölümü öğretmeni olarak görev yapıyorum. Okumayı, araştırmayı, yazmayı seviyorum. Tür ayrımı yapmam, bilimkurgu, fantastik kurgu ve tarihi romanlar favorim. Poe ve Tolkien hayranıyım.