Altay’ın yüce dağlarının eteğinde; güneşi tuğ, gökyüzünü çadır belleyenlerin yerinde; bahtı, Erlik’in tahtından daha kara bir boy vardı. Öyle ki, bir gün ansızın başlayan hastalık haliyle; yaşlı, genç, erkek, kadın derken tüm kişiler birer birer telef olmaya başlamışlardı. Önce hayvanlarının arasında yayılmaya başlayan bu salgın; koyun, keçi, sığır, at derken türlü hayvanın canını uçurmuştu. Sonrasında insanların arasında kendini belli etmiş; uzuv ağrıları, şiddetli sancılar, öksürme, aksırma ve ateşle insanları elden ayaktan kesmişti. Ölümün serinliği kanlarında akan, aciz bir şekilde canlarının uçacağı günü bekleyen bu halk, çareyi namı rüzgârlarla dört yöne ulaşan şaman Ook Oyun’u çağırmakta buldular. Türlü çabayla ulaştıkları Ook Oyun’a yalvardılar yakardılar, dillerinde tüy bitene kadar çaresizliklerini anlattılar ve şamanı üzerlerindeki bu belayı def etmek için yanlarına kattılar.
Köye geldiklerinde bu salgın hastalığa en yeni yakalanın evine gittiler. Bu kişi çoktan ateşlenmiş, halsiz düşmüş, öksürük ve aksırık krizlerine tutulmuştu. Akşam karanlığı çökerken bir yandan da şaman hazırlıklarını yapıyordu. Vakit geldiğinde Ook Oyun eve davet edildi. İçeri girmeden eşik iyesine hürmet gösterdi ve pirinç rakısından saçı yaptı, ardından usulca içeri geçti. Hasta yakınları ona evin en iyi yerini gösterip buyur etti. Şaman saçlarını çözüp dağıttı, eşyalarının olduğu torbayı yere bıraktı. Ardından giyinip süslenmeye başladı. Sırtına geçirdiği cübbesinin omuzlarındaki güneş ve ayı simgeleyen çelikler, göğsündeki irili ufaklı demir plakalar, odanın ortasındaki cılız ateşin ışığında parlıyordu. Giysisinin üzerinde geyik, kurt, yılan gibi hayvanların çizimleri vardı. Kollarının ucuna bakır ziller iliştirilmiş, başlığına ayı derisi dikilmişti. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra eline çubuğunu alıp içine tütün doldurdu, bu sırada eve girdiğinden beri uzun aralıklarla hıçkırıyordu. Tütünü derin nefeslerle içine çektikçe benzi atmaya başladı, ellerinde hafif titremeler başladı ve hıçkırığı giderek sıklaştı.
Şaman tavşan derisinden yapılma matarasına uzanıp koca bir yudum su içti, bu sırada ev sahipleri odanın ortasına baş tarafı güneye bakacak şekilde bir at postu serdiler. Şaman postun üzerine çıkarak ağzındaki suyu dört yöne doğru tükürdü. Herkes sessizce onun yaptıklarını izliyor, çıkaracakları en ufak bir sesle ruhların gazabını üzerlerine çekeceklerini biliyorlardı. Sonrasında ocağın içine ak-boz renkte bir atın yelesinden kesilmiş bir tutam kıl atıldı ve ateş söndürüldü.
Şaman yüzünü güneye çevirip, manası âlemleri aşkın olan davulunu eline aldı. Hıçkırıklarının arasına mırıldanmalar sıkıştırmaya başladı. Neden sonra canhıraş bir şekilde çadırın dört köşesinden kuş çığlıkları kopmaya başladı. Atmaca, kartal, martı gibi çeşit kuşun boğazını yırtarcasına çıkardığı sesler, odadakilerin yüreğini ağzına getirdi, korkudan nefeslerini kesti. Akabinde ise bu ani bir şekilde kopan yaygara, bıçakla kesilmiş gibi bitti ve derin bir sessizlik odaya çöktü.
Şaman gırtlağından vızıldamaya ve kükremeye benzer sesler çıkarırken, bir yandan davuluna vurduğu her darbe bir öncekinden daha şiddetli oluyordu. Öyle ki, nihayetinde sanki çadırın içinde fırtına çıkmış ve gök gürüldüyormuş gibiydi. Az önce susmuş olan kuşlar tekrar çığlık atmaya başladı, şamanın üzerindeki demirler ve ziller çınlıyordu, içerisi adeta kıyamet yeriydi. Yeniden ani bir şekilde sessizliğin hâkimiyeti ve ardından tekrar bir gürültü mahşeri, bu durum döngüsel bir biçimde devam ederken şaman duasını etmeye başladı. Şarkı söyleyerek ve dans ederek ruhlara ulaşmayı arzuluyordu.
Ey steplerin beyaz atı
Senin yanında karadır gözlerimin akı
Ey yerlerin kudretli ağacı
Senden ırak düşleyemem yaşamı
Ey ateş ruhunun efendisi
Ölüme, doğuma hükmedenin ta kendisi
Medet umdum sizlerden
Yüz çevirmeyin bizlerden
Yardım eyleyin nedir bu salgın bileyim
Söyleyin bu cana nasıl sağlık bahşedeyim
Şaman sordu ruhlar söyledi, ruhlar söyledi şaman dinledi. Nihayet davete icabet eden ruhlar, bir anda şamanın karşısında belirdi. Bu durumun şaşkınlık ve korku verici halinde şaman, kendinden geçti ve yere yığıldı. Çağrılmış bir şekilde yerde yatan şamanın imdadına, kendi koruyucu ruhu yetişti ve onun bedenini ele geçirdi. Ardından daha önce görülmemiş bir çeviklik ve heyecanla yerinden fırlayan şaman, odanın içinde sıçrayarak dans etmeye, kahkahalarla şarkı söylemeye başladı. Bu tekinsiz ve delice hareketleri odadaki herkesin yüzünü bembeyaz etmişti. Kimse korkudan hareket dahi edemiyordu. Şamanın bu delicesine hareketleri yavaşça sükûta doğru gitti, şaman sakinleşip yumuşak sesle bir ilahi söylemeye ve dingin hareketlerle yerinde dönmeye başladı. Sonunda bilmek istediği her şeyi öğrenmişti; hastalığın önünü, arkasını biliyordu. Dudakları sürekli kıpırdanıyor, arasından fısıltı şeklinde efsunlar dökülüyordu. Beklenmedik bir hareketle hastanın üzerine doğru sıçradı ve doğrudan gözlerinin içine bakarak öfke ve tehdit dolu bir şekilde bağırdı. Hemen ardından kopan dehşet ve acı dolu çığlıkla beraber odadaki birkaç kişi kendine yenik düştü ve bayıldı. Bu çığlık, şamanın odadan kovduğu hastalığın ruhunundu ve oradan kaçmıştı.
Şamanın bu hasta kişiyi tedavi etmesi haberi ile beraber her çadırdan umut dolu iniltiler yükselmeye başladı. Günler geceleri, ay güneşi; kurt kuzuyu, su kuyuyu kovaladı. Şaman herkese merhemler, şuruplar yaptı; günlerce halkı iyi etmek için uğraştı. Vecd hali ile icra ettiği ayinleri kendini bitap düşürene kadar devam etti; birbiri ardına gelen hastaların her biri için ayrı ayrı mücadele etti. Nihayet halk bu salgın hastalıktan kurtulduğunda, şamanın bir dediği iki yapılmadı. Önüne etler, sucuklar, rakılar, ayranlar konuldu; her çeşit yiyecek içecekle sofralar kuruldu. İhtiyaçları giderildi, istekleri temin edildi, hizmetlerinin karşılığı fazlasıyla verildi. Kötücül ruhlar bir kez daha bozgun edilip orta dünyadan def edildi, herkes dirlik tesis edildiği için tanrılara şükür etti.
Merhaba,
Öykünüzde masalsı bir anlatım var, bu hoşuma gitti. Ufak tefek hatalar dışında gayet derli toplu bir metin. Karakterlerden birkaç cümle duysam daha çok inandırıcı olabilirdi diye düşünüyorum birde. Metin içerisinde kullandığınız dua - şiir benzeri şey ilginçti, okuması keyifliydi. Elinize sağlık.
Şamanlı her şey güzeldir. Geçen ay da çok iyiydi, bu ay da öyle. Elinize sağlık.