Mavi ışınlanma kabininden çıktığında Lütfi’nin başı azıcık dönüyordu. O güne kadar belki binlerce kez ışınlanmıştı; ama bir türlü bedeni şu ışınlanma olayına alışamamıştı. Kabinden dışarı adımını atar atmaz ellerini yukarı açtı ve “Yarabbi çok şükür,” dedi. Elini yüzüne sürdü. Ne de olsa ışınlanma sırasında kaza olabilir ve kendini evrenin dört bir köşesine dağılmış halde bulabilirdi. Işınlanmalarda kaza riski dokuz yüz elli milyar ışınlanmada birdi; gerçi Türkiye’de bu risk bir milyarda bire kadar yükseliyordu. Fıtrat denilip geçiliyordu.
Lütfi ışınlanmadan önce kapattığı cep telefonunu tekrar açtı. Arkadaşı Mehmet’ten bir mesaj gelmişti: “Abi, şu fotoğrafa bak, tam senlik.” Yazının altında bir fotoğraf vardı. Fotoğrafı görür görmez gülmeye başladı. Mehmet doğru söylemişti, fotoğraf tam onluktu.
İşte o an epey bir süredir aklında olan şeyi yaptı: Türk Dil Kurumu’na bir e-posta yazdı:
“Türk Dil Kurumu’na,
Adım Lütfi Çatılmaz, vatandaşlık numaram 19899829389. Gezegenler arası taşımacılık yapıyorum. Büyük Teknoloji Devrimi’nden önce de ülkemizde kamyon şoförlüğü yapmaktaydım. Bunu şu sebepten söylüyorum: Hem ülkemizin hem de Güneş Sistemimizin her karışını görmüş biriyim.
Her yerde on binlerce “satılık” tabelası görmüş biriyim. Ülkemizin dört bir köşesinde de, uzayın derinliklerindeki küçüklü büyüklü gezegenlerde de. Gördüğüm yüz tabeladan sadece bir veya ikisinde “Satılık” yazar; gerisinde “Satlık” yazmaktadır.
Size sormaktayım: Satılık mı doğrudur, yoksa Satlık mı?
Bana kalırsa, Satlık doğrudur; çünkü dil halkın dilidir ve halk ne derse doğru olan odur. Siz istediğiniz kadar hayır o yanlıştır deyin, son kararı veren halktır. Bana kalırsa, doğru olan “Satlık”tır ve Türk Dil Kurumu yıllardır yanlışı doğru olarak göstermeye çalışmaktadır.
Size soruyorum: Daha ne zamana kadar Satılık inadınıza devam edeceksiniz?
Gelin, halka kulak verin, halkın karşısında değil arkasında olun. Gelin, halkla beraber olun!
Bu e-postayla birlikte size arkadaşımın çektiği bir fotoğrafı gönderiyorum. Fotoğraf, Güneş Sistemi’nin 72. Bölgesinden. Bir küçük gezegenin üstüne yansıtılmış devasa bir reklam hologramı ve hologramda ne yazıyor, dikkat edin: “Satlık Gezegen”
Sanırım, her şeyi bu fotoğraf çok iyi anlatıyor. Gelin, inadınızdan vazgeçin.
Saygılarımla, sevgilerimle
Lütfi Çatılmaz”
Lütfi e-postayı gönderdikten sonra e-postada yazdıklarını üşenmeyip bütün sosyal ağ hesaplarında paylaştı. Kısa sürede yazısı binlerce beğeni aldı, yüzlerce kez paylaşıldı.
Ama Türk Dil Kurumu’ndan herhangi bir cevap alamadı.
Satlık, Satılık olmaya devam etti.
- Fatima Teyze’den Al Haberi - 1 Temmuz 2020
- Karayılan Cek’in Tuhaf Hikâyesi - 1 Temmuz 2019
- Oncle’yü Beklerken - 15 Haziran 2018
- Aynen Aynen Operasyonu - 15 Haziran 2017
- Hırtık mısın Lan Sen? * - 15 Haziran 2016
Fıtrat denilip geçiliyordu.
Güzel öykü günümüze göndermelerde hoştu 🙂
Teşekkür ederim.
Çok kısaydı ve güzeldi ama öykünün ana fikrine katılmıyorum. Dilin kullanıcısı halk olabilir ama dil her zaman doğal gidişatla ve halkın zevklerine göre gelişmek zorunda değildir. Bazen bu gelişmeye müdahale edilmelidir. Kaldı ki Dil Kurumu bunu yapmıyor, uğraşmıyor. O resmi ve Türkçe öneri veriyor ancak kullanımı önemsemiyor. Gerçekte de Satlık denmesi onları hatsız etmez ve umursamazlar 😀 Kendi halinde bir kurum.
Ben bu öyküyü Bilim Kurgu Kulübünde de gördüm ama okumadım, şimdi burada görünce hatırlayıp okudum ve karşımda Isaac Asimov’un Jüpiter’i Satıyorum öyküsünü bulmayı beklerken böylesine mizahi ve yerli bir öykü bulmayı beklemiyordum. Çok akıcıydı ama kısaydı o yönden bir eksi olmuş keşke daha uzun yazsaydınız. Ama bu kısalığın içine de bir anıştırma yerleştirmeyi unutmamışsınız 🙂