Çiftlikteki Sır
Ben çocukken Şeli’de sık sık elektrik kesintileri olurdu. Babaannemin Osmanlı’dan yadigâr konağında geçirdiğimiz o karanlık yaz gecelerinde gaz lambasının ışığında…
#165: YAPAY ZEKÂ
Ben çocukken Şeli’de sık sık elektrik kesintileri olurdu. Babaannemin Osmanlı’dan yadigâr konağında geçirdiğimiz o karanlık yaz gecelerinde gaz lambasının ışığında…
Düşümde Karana’dayım. Hayvanat bahçesinde. Yüksek ağlarla kuşatılmış bir alanda koştururken görüyorum onu ilkin. Merakla yanaşıyorum. Beni görünce hemen yanıma geliyor….
Makinenin içinde istiflenmiş vaziyette ne kadar bekledim bilmiyorum. Gürültüyle çalışan makine bir anda göz kamaştırıcı gün ışığı ile buluşturuyor beni….
Mutfaktan yumurta ve kahve kokusu geliyordu. Kalktı. Fadime kahvaltıyı hazır etmişti. Karşılıklı iki tabak, tabağın solunda çatal, sağında bıçakla peçete….
Gecenin sabaha yakın bir saatinde aniden uyanıyorum. Uzaklardan köpek havlamaları geliyor. Otelin karartma perdeleri görevini yerine getirmiş olmalı ki siluetleri…
Servisten üstü başı dağılmış halde inen oğlan dakikasında konuşmaya başlamıştı. Okulda bit çıktığını, Arda’nın doktor babasının yeni aldığı üstü açılan…
Hafta içi her sabah yaptığım gibi altı kırk beşte, güne güzel başlangıç yapma umuduyla ayarlanmışsa da zaman içerisinde Keane’den soğumama…
“Zaman hiç kaybolmaz, kaybolan biziz,” diye fısıldıyor bileğinde mavi kelebek dövmesi olan adam. Sesi tanıdık geliyor. Kopkoyu bir karanlığa uyanıyorum….