Tüm Panayırların Heyulası
Öykü

Limbo Limbus

Gözünü, masif çalışma masasının üstünde dönüp duran metal topaçtan ayıramıyordu. Dönüp duran? Yani lafın gelişi “dönüp duran” diyelim. Aslında topacın sürekli dönüyor olması ve hiç durmamasıydı zihnini allak bullak eden. Gözünü kırpmadan dakikalarca, saatlerce kilitlemişti bakışlarını topaca. Bakışını bir an kaçırsa durmasından korkarak ve korkarak bozulmasından tüm büyünün… Gözleri iyice kurumuş, göz kapakları ağırlaşmış, yüz kasları ince ince seğirmeye başlamıştı. Kontrol elden gidiyor gibiydi. Uyuyakalırsa? Masanın sağ uç köşesine iteklediği kalemlikten bir kalem çekiverdi ezbere yoklayarak. Saliselik bir bakış fırlattı dijital ekranlı duvar saatine ve hızlıca not etti önündeki kahve lekeli deftere: “04.16”

Günün ağarmasıyla kararması arasında geçen süreyi algılayamaz olmuştu artık. Aklında hep o aynı filmden sahneler: Topaç durursa uyanık, sonsuza dek dönmeye devam ederse rüyada olduğunu anlayan adam… “Sonsuza dek” mi? Kalbi sıkıştı, nefesi daraldı bir an. Nefesini tuttuğunu fark etti, kendi nefesini, boğarcasına kendi kendini görünmez elleriyle. Uff… Bir koşu tuvalete gidip gelmiş ve topacın kesintisiz döngüsünün devam ettiğini görünce hayretle, içi ferahlamıştı iyice. Öyle ki artık odasından çıkabiliyor, su içiyor, yemek yapıyor, duş alıyor, hatta markete bile gidiyordu. Sırrından henüz kimseye bahsedememişti. Korku, heyecan, şüphe, sevinç, merak, kaygı, gurur… Duyguları birbirine dolanmış, düşünceleri ise felce uğramış gibiydi. Defterindeki kahve lekeleri arttı, saçı bir uzayıp bir kısaldı ve kalemlikteki kalemler tükendi.

“-Limbo Limbus- adını verdiğim bu metal topaç; batarya, özel motor, veya yüksek hareket sensörüne ihtiyaç duymuyor. Yüzeyde bulunan dahili ivmeölçer, dönüş hızını algılayarak motorun gücünü ideal şekilde ayarlıyor. Topaç, yavaşladığı anda motor hızlanıyor ve dönüş hızı da artıyor. Tüm bunları, gizli ve sessiz mekanizması aracılığıyla gerçekleştiriyor. Sanırım Limbo Limbus’un ömrü, benim ve daha pek çok insanın ya da canlının ömrünü aşacak. Sonsuzluk her ne ise, onun kâşifi olmak ne büyük gurur! Yazıp yazabileceklerim bunlardan ibaret.”

Uyuyakaldı. Ya uyanamazsa?

Belgin Karar