Öykü

Öyle Bir Yerdir ki Araf

Yürüyorum…

Zaman zaman nefes nefese kalışımdan anlıyorum koştuğumu. Çıngı çıngı vuran acılarımdan fark ediyorum, çarpıp düştüğümü. Hiç yaşanmamış gibi devam etmeye çalışıyorum nefesimi biraz yavaşlatarak.

Zihnim, sımsıkı tutulmuş bir elden kendini kurtarmış balon gibi. Elin sahibi ne kadar hüzünlüyse, balon o kadar neşeyle süzülüyor gibi. Bir anda olduğum yerden, on yıl önce yaşanmış hararetli bir tartışmanın ortasında buluyorum kendimi. O an aynaya bakacak olsam, bütün mimiklerim ve hızlanmış nefesimle tam vücut oradayım. O an yaşanırken dahil olamadığım, olup da duyulmadığım, duyulup da susturulduğum, dahil olmayı aklımdan dahi geçiremeyip kendiliğimden sustuğum… Geçmiş olduğu iddia edilen fakat yaşanmamış bir sürü yaşanmışlığı* kapsayan –di li geçmiş zaman eki ile anlatamadığım geçmişim…

Ve artık nefesimi bulamıyorum, sanırım sürünüyorum. Çarpmıyorum ama çarpışıyorum. Anlarım olmayan an’lar topluluğu şimşekler çakarak içimde ki karanlığı ışık oyunlarıyla aydınlatıyor. Bu aydınlığa sevinemiyorum, alışamıyorum, göremiyorum. Tam görecekken karanlığa gömülüyorum sonra bir yanılsama yeniden karanlık… Aydınlık için belki de yanlış yerdeyim.Zihnimin geçici garip oyunlarıyla hepten karanlıkta yok olmaktansa.yönümü değiştirsem bulur muyum gidecek daha güvenli,aydınlık bir yer?

Duygularımı tazeleyecek, serin rüzgârla, soluyan burnumu gıdıklayarak, öbek öbek dökülmüş incecik saçlarımı okşayan. Kayan yıldızları gösterip, doğan güneşle aydınlığa kavuşturacak bir yer? Sahi var mıdır öyle bir yer? Olmalı, hiç olmasa aramalıyım. Buradan çıkmalı, kendimi başka yerlerde aramalıyım. Yine de bulamayacaksam, kendimi yeniden doğurmalım…

Önce buradan gitmeliyim. Sürünerek dahi olsa buradan yok olmalıyım. Bu belirsizlikten, kararsızlıktan, güvensizlikten, kandıran ışık oyunlarından uzaklaşmalıyım. Geçmişte yeniden yok olmak yerine, şimdiye ulaşmalı var olmalı, sağ olmalıyım. Bir gayretle ayağa kalkmalı, ve ardıma almalıyım bu kör eden karanlık girdabı. Toplanmalı, inanmalı, beni şimdiye götürecek sağlam bir nefes almalıyım.

Ama…

Ama ben neredeyim? Ne tarafa dönmeliyim? Ne yana dönsem uçsuz bucaksız karanlık. Hapsolmuş gibiyim. Kim tarafından atıldım bu karanlığa. Ne sebeple buradayım.

Peki gözlerim…

Gözlerim neden böyle sımsıkı yumulmuşlar?…