Öykü

Pin-ok-yo

Gezegenlerarası İnsanlık Genel Kurulu bu kez Mars Üssü’nde çok özel katılımcılarla toplanmıştı. Kızıl bir Mars görünümünü arkasına alarak yapılan toplantıda bu kez içerik öncekilerden farklıydı.

İki konu gündemdeydi, ilki gezegensel bir terör olayıydı ve ikincisiyse Dünya dışı ilk insan kentinin kuruluş yıl dönümü kutlamalarıydı. Terörle ilgili konuşmalara geçilmişti. Pinokyo imzalı bildirilerde insanlığın uzaya yayılmaması gerektiği, evren için zararlı olduğu ve ancak öldükten sonra iyi sıfatına yakışacağı vurgulanıyordu.

Toplantıya Türkiye’den canlı bağlanan ve Anadolu Uzay Dairesi başkanı ve gezegenler arası birlikte bakan olan Derviş Bey masanın ortasında yumurta biçiminde bir ışık olarak belirmişti. Yeni durumla ilgili düşüncelerini ortaya aktarıyordu. “Pinokyo, eski Dünya’nın sevilen bir çocuk öyküsü. Sanırım, buraya taşındığına göre, insan olmak için yalan söylememesi gereken bir tahta kukla hepimizi köşeye sıkıştırmış durumda. Kızıl gezegeni etkileyecek yüksek düzeyde bir patlama tehdidi var ve farklı bir planla işliyor. İnsanın ölünce yepyeni ve zorunlu olarak daha iyi olacağına inanıyorlar. Tıpkı Pinokyo’nun iyi olmasının gerçek bir çocuğa dönüşmesini sağlaması gibi.”

Mars Üssü’nün sözcülerinden en yaşlı olanı, Amerikalı Bakan John söz aldı. “Karşımızda sıkı düşmanlar var. Ortak bilinç içinde iyi saklanıyorlar. Düşüncelerini sanal alemin oyun düzeni içinde sayısız olasılıklar yaratarak gizlemişler. Gerçekliğin akışına göre seçimleri yaparak her boyutta tek eylem yapıyorlar ve bu eylemler de büyük olan eyleme hazırlık yapıyor.”

Bakan Derviş güzel ses tonuyla karşılık verdi. “Sanal alemde dijital oyunları inceleyip bu oyunlarda etkin olan milyonlarca kişiyi belirledik. Mars gezegeniyle ilişkilendirdiğimizde bile on binlerce insan var. Başka başlıklar ekleyip oranı düşürsek bile yeterli sonuç alınamıyor. Hem gerçeklikte hem sanalda yeni atılım beklemek durumunda kalıyorsunuz.”

Latin Amerika Birliği’nden Bakan Barnabas da söz aldı. “Pinokyo imzalı bildiriler aklın sınırlarını zorluyor gerçekten. Pinokyo yalan söyledikçe ceza alıyordu, Dünya ve öteki uzay üslerinde insanların yalan üzerine kurulu sahte yaşamlarını cezalandırmak isteyen bir tarikat yapılanması bu işi üstlenmiş gözüküyor. Bunu gerçekleştirecek güçleri olması demek çok yüksek konumlara sızmış olmaları demek. Elimizdeki raporlara göre tüm gezegeni etkileyecek bir eylem yalnızca gezegendeki büyük bir işin gerçekleşmesi sırasında olacak. Bunun için en uygun gün gezegendeki ilk yerleşim yerinin açıldığı tarihtir. Kutlamalarda kullanılacak enerji yok edici biçime dönüştürülebilir.”

Mars Üssü sözcülerinden Japon Bakan Sasuke söze karıştı. “Efendim ben bu törenlerin düzenleyicilerinden biriyim. İzninizle bilgi vermek isterim. Kutlamalar için çok miktarda patlayıcı kullanılacak ve yörüngede birçok gemi hazır bulunacak. Hatta uygun bir bölgede gerçek silahlarla askeri bir tatbikat yapılacak.

Bakan Derviş seçenekleri denetledi, aklına geldiği gibi konuştu. “Güvenlikle ilgili önlemleri artırmalıyız. Düzenleme genel kurulunun üstünde bir kurul gerekli. En iyisi gösterişli bir kutlamadan vazgeçip yalınlaşmak. Böylece buradaki enerji yanlış yönlendirilmemiş olur.”

Üstat Barnabas da bu düşünceye katıldı. “Bu son söylediğiniz işe yarayabilir, bu ters eylem onları boşa çıkarır. Ama onları yakalamak için bir fırsatı kaçırabilirsiniz.”

Bakan Sasuke koltuğunda hiç kıpırdamadan otururken aklına ilginç bir öneri geldi. “Kutlamayı iptal edebileceğimizi içeren bir açıklama yapalım. Belki karşı tarafta bir hareketlenme yaratabiliriz. Kendilerini ele verecek bir düşünce yeterli olur.”

Bakan Derviş, geniş bakış açısıyla düşünüyordu. “Sayın üyeler, Dünya ve Mars gezegenlerini, Ay’ın yaşam bölümlerini, kendileri de içinde olacak biçimde yok etmek istiyorlar. Bununla ilgili sanal bir oyun da dijital dünyada yaygın biçimde seçiliyor.”

Amerikalı John bu tipte örgütleri iyi biliyordu. Ona göre bu olasılık eldeki bilgilere uymuyordu. “Peki, Pinokyo ile ne ilgisi var bunların? Bu sembol de bir anlam taşımalı bu olasılıkla bakarsak.”

Bakan Barnabas bu arada söz aldı. “Değerli üyeler, Pinokyo adının bir sembol olduğundan kuşku duymak gerekir, belki de çaresizliğin bir nedeni de budur.”

Bakan Sasuke bir soru sorma gereği duydu. “Sembol değilse ne olabilir?”

Kısa bir sessizlik oldu, sonra Bakan Derviş yanıt verdi. “Şifre…”

“Şifre mi, hiç düşünmemiştim.” diye sesli düşündü Amerikalı John.

Bakan Sasuke yine söz aldı. “Sayın kurul, şifre üzerine bir araştırma için zamana gerek duyuyoruz. Bir hafta sonra yine toplanacağız, önemli bir gelişme olursa daha önce de toplanabiliriz. Şu ‘Pinokyo’ neyi şifrelemişse en kısa sürede çözeceğimizden kuşkum yok. Ve kurulumuzda aldığımız karar göre “Kutlama töreninin iptal edilmesi düşünülüyor.” başlıklı bir haber servis edilecek. Tamamdır sanırım.”

Yeni bir görüş gelmeyince Bakan John son gündem maddesine geçti. “Şimdi gündemde kutlama için önerilen, az önce sözü edilen gösterinin izlenmesi ve değerlendirilmesi var.”

Halografik kayıt hazırdı. Masanın değişen biçimi hem üç boyutlu bir görüntüye dönüştü hem de bir dizi tuşu ve küçük bir görüntülüğü ortaya çıkardı. Yönetim paneli Bakan Sasuke’nin tam önündeydi. Daha önce böyle bir deneyim yaşamamıştı ve çevresine bakındı. “Ne yapacağım, söyler misiniz?”

Bakan John gülümsedi. “Tuşlara basarak gösteriyi başlatacaksınız. Görüntülüğe gösterinin PIN kodunu girmeniz gerek. Sonra okeylersiniz. Daha önce denediniz mi?”

“Yoo, denemedim. Peki, o zaman PIN kodunu söyler misiniz.” diye karşılık verdi Bakan Sasuke.

Bakan John kodu tek tek söyledi. “İki bin yüz doksan iki… Yani uzayda ilk kent 2192 yılında Mars’ta kurulmuştu.”

Bakan Sasuke yavaşça kodu girdi ve okey tuşuna bastı. Masanın üstünde Mars’ın uzayıp giden kızıl yüzeyi ve insanlığın Dünya dışı ilk kenti belirdi. Kentin önünde uzayan alanda ardı ardına patlamalar oldu. Gökyüzünden çeşitli renklerde ışık saçan göktaşları ve gemiler iniyordu. Uzay mekikleri sıralanarak geçiyor, Mars yüzeyine ilk inen insansız gemiler iniş yapıyordu. Daha sonra kentin ışıkları yanıyor, alandaki kürsüye ışıldaklar tutuluyordu. Başkanın konuşmasından sonra kentin üzerine yıldız yağmuruna dönüşen daha büyük bir patlamayla tören sona eriyordu.

Gösteri tamamlandıktan sonra masa eski durumuna döndü. Tuşluk ve görüntülük çıktığı gibi kayboldu. Sıra masadakilerin yorumlarına gelmişti. Üçüncü boyutun yöneticileri gösteriden çok etkilenmişlerdi. Genç bir kurul üyesi beğenisini hemen dillendirdi. “Bundan daha iyi bir gösteri olamaz.”

Bakan Barnabas’ın ilk sözü aldı. “Amerikalı Bakan John’a bu gösteri için teşekkür etmeliyim. Gerçekten de olağanüstü bir insanlık finali olmuş.”

Bakan John, işittiği sözcüklerden irkilmişti. “Nasıl yani, biraz açar mısınız? Evet, proje benim, ama son sözleriniz ne anlama geliyor?”

Bakan Barnabas, masanın ortasında parlak ve dev bir yumurta gibi belirdi. Sonra Bakan John’a doğru eğildi. “Amerikalı, biraz daha kapalı konuşacağım. Kardeşlerinin İnsanın Geleceği Vakfı’na üye olduğunu öğrendim. Ayrıca gelecekle ilgili dijital oyunlar için iyi bir bütçe ayrılıp son kuruşuna dek harcanmış. Özellikle “kıyamet” serisi… Önerdiğin gösteri de oradan alınan bir final.”

Amerikalı Bakan John toplantının başında söylediği sözleri yineledi ironik olarak. “Peki, Pinokyo ile ne ilgisi var bunların?

Bakan Sasuke şifreyi çözmüştü. “Ben söyleyeyim Amerikalı, gösterinin kaydına geçmeden önceki konuşmanı anımsıyor musun? Şöyle diyordun: ‘PIN kodunu okeyle…’ Yani, Pin ve Ok… Sonrası insanlığın gezegensel “yok oluş”u ve vakıf olarak ilham aldığınız o karanlık kaynağın zaferi… Sayın kurul üyeleri bir şifre gibi durmuyor mu? Pin-ok-yo… ”

Amerikalı Bakan John aya kalktı ve bağırdı. “Saçmalıyorsun çekik gözlü!”

Uzaktan bağlanan Bakanlar aynı anda konuştu. “Şifre çözüldü, Amerikalı tutuklanmalı.”

Bakan Sasuke toplantı odasına giren özel askeri birliği izlerken üstatların sakinliğine öykünüyordu. O da John gibi toplantıda geçen bir sözü biraz değiştirerek yineledi. “Ve kurulumuzda aldığımız son bir karara göre ‘Kutlama törenini iptal edildi.’ başlıklı bir haber servis edilecek.”

Cüneyt Gültakın