Sayı #90: “Hap Öyküleri”
Hangi hapı seçmemiz gerektiğini biliyoruz. Sonuçlarını yıllardır düşünüp durduk. Artık bir bardak suyla ileri gitme zamanı. Tavşan deliğini görür gibiyiz….
#165: YAPAY ZEKÂ
Hangi hapı seçmemiz gerektiğini biliyoruz. Sonuçlarını yıllardır düşünüp durduk. Artık bir bardak suyla ileri gitme zamanı. Tavşan deliğini görür gibiyiz….
Savaştan sonra insanlık küllerinden yeniden doğdu, acaba doğru mu var oldu? Bilimin altın vuruş yaptığı şehir. Hüzünlü, görkemli ve felaket…
Psikiyatri kliniğinde ikinci günüm. İlkinde pek bir şey anlamadım. Sanırım atak geçirmişim ve sakinleştirici iğnelerle beni yatıştırmışlar. Ölü gibi yatmışım…
Elleri titreyerek içti suyu. Bardaktaki su köpürdü, çalkalandı, şeffaf fırtına camdan ufkun kıyısından dudaklarına aktı. Boğazındaki kaslar sabırla ve tane…
“O günlerde biz hep köylere giderdik. Adını sayamayacağım kadar türlü ağacın bezediği kara köy yollarından, sefaletten bitap duruma düşmüş ve…
Sevgili Günlük; Bu sabah saat 06.57 de uyandım. Yatakta çıkmam 07.56’yı buldu. Kahvaltımı sudan biraz farksız bir kahve, yeşil bir…
“Bir tilki gördüm!” diyerek irkilerek uyandım. Rüyamda yine o tilkiyi görmüştüm; her gece olduğu gibi. Onu her gördüğümde o elim…
“Bana bakın lan! Burada iki kural var! Kural bir; ölme! Kural iki; öldürebildiğin kadar çok düşman öldür! Eğer kurallara uyarsanız…
Kızıl dumanların bulutlarıyla dolu, anlamsız bir gökyüzü. Burnu dolduran yanmış deri ve saç kokuları. Değersizlerin hak ettikleri sıradan yaşamı. Kuru,…
Gün boyu Hap’ı düşünme isteğini bastırmaya çalışmaktan yorgun düşmüştü. Herkes için olduğu gibi kediler için de derin rüya vaktiydi. Mahallenin…
Rüzgarların kesilmesi, iki hafta boyunca kimseyi rahatsız etmedi. Öyle ki kimi bunu mevsim değişikliğine, kimi ağaçların kasabanın tüm etrafını sarmasına,…
Mütevazi adamdım aslında ben. Mütevazi bir aile, mütevazi bir hayat, mütevazi bir çevrede büyümüştüm. Ne ara bu kadar bokun içine…
Bastırılmış bir isyan sessizliği kapladı etrafımızı. Kimse çıt çıkarmıyor birbiriyle göz göze gelmeye cesaret edemiyordu. Ya da onca endişenin üstüne…
Gözün göremeyeceği kadar siyah, o denli karanlık bir oda. İçeride onlarca ceset var: Kadınlar, erkekler ve çocuklar. Bazılarının üzeri tamamen…