Öykü

Tanrı’nın Oğlu

Burada zaman yoktur. Ne öncesi ne de sonrası… Burada sadece kum vardır. Zaman kumdur, yol kumdur, ev kum.

Kader yoktur burada. Rüzgardır onun adı. Konuşacak bir dost, okunacak bir kitap yoktur. Kumdur hepsi. Kum ve kum.

Yürürsün sadece. Dostun güneştir ve her dost gibi o da yalnız bırakır seni. Oysa kumlar yalnız bırakmaz. Kumlar hep vardır. Gerçek bir dost arıyorsan, çölde aramalısın.

Tanrı’nın oğluna koşuyordu Jawwa da. Ve kumlarla dosttu haftalarca. Kraldan aldığı mektupla yürüyordu güneşe doğru. Güneş ufukta son hüzmeleriyle kaybolup; karanlık, kumlara üfleyene dek de sürecekti bu.

Kimselere rastlamamıştı çölde. Bir gün daha bitmişti işte. Ve Yıldızlar görünüyordu yine.

İşte bir yıldız kayıyor, dedi içinden. Bu şanstı ve eskiden günahlarına gebe olan asasını, göğe doğru uzattı;

” Birgün ben de kral olsam. ” dedi.

Sonra korkuyla asasını indirdi. Bu sefer göğe doğru uzattığı elleriydi. Af isteyecekti.

” Hükümdarım affet, seni unutup bir yıldızdan dilekte bulundum. ” dedi. Ve bir damla gözyaşı asasına yöneldi.

Diline hükmeden ruhumuydu, yoksa ruhu diliyle mi oynuyordu? Düşündükleri korkudan mıydı, peki ya düşen gözyaşları?

Bilmiyordu. Fark etmezdi de. O basit bir elçiydi. Tek yapması gereken yürümekti. Asiller için bunu yapmak zorundaydı. Bir insanın kellesi koptuktan sonra birkaç saniye yaşayabildiğini duymuştu. ” Parıldayan kılıçlarda kesilmiş kelleni görmek istemiyorsan, yürümelisin! ” demişti.

Karşısında büyük bir duman bulutu beliriverdi. Muhtemelen kalabalık bir grup çöle arkadaşlık edecekti. Uzakta da olsa yalnız olmamak onu mutlu etti. Küçücük bir kum tanesinden başka bir şey olmayan Tanrı’nın oğluna, gözalabildiğine uzanan her yeri hatta o yerlerin de ötesini feth etmek için çabalayanlar olmalıydı bunlar.

Düşmanları çoktu. Bu bir zorunluluktu. Eğer savaşmazsan, unutulursun diyordu Tanrı’nın oğlu. Tıpkı elçiler gibi. Yılların hediyesi tecrübesiyle üç beş güne orduyla karşılaşacağını tahmin ediyordu Jawwad. Böylece müttefiklerinden aldığı mektubu, savaş seyrini değiştirecek olan o çok önemli mektubu Tanrı’nın oğluna verebilecekti. Zira veremezse Tanrı’nın oğlu üç şeytanın arasında tek başına kalacak ve öldürülecekti.

Hava kararmıştı. Kumlara uzandı. Yıldızlara bakarken bu kutsal görevi layıkıyla yerine getirdiğini düşünüyor, yaklaşık beş gün içinde ” unutulanlardan ” olmaktan kurtulacağı için sabırsızlanıyordu. Tarih onu, ” Kutsal elçi ” olarak yazacaktı ve Tanrı’nın oğlunun hayatını kurtaran büyük insan diye anacaktı. Belki Tanrı’nın oğlu onun adına bir heykel yaptırıp sarayına bile koyardı. Bilemezdi.

Ve üç gün daha bu heyecanla geçti. Şimdi karşısında Tanrı’nın oğlunun ordusu vardı. Bir asker gönderildi yanına önce. Elçi olduğunu söyledi ona, su istemeyi de ihmal etmedi ama. Asker onu bir çadıra götürdü. Ve birkaç saat sonra Tanrı’nın oğlu tarafından çağırıldığı söylendi.

Jawwad titremeye başladı. Korku ve heyecandı bu. Çeyrek asır evvel katıldığı savaşta eşya taşımakla görevli iken yaşamıştı bunu. Asker kolundan tuttu ve Tanrı’nın oğluna doğru yola koyuldu. Asasısını atmasını söyledi. Çünkü bu büyülü bir asa, ya da herhangi ölümcül bir silah olabilirdi. Jawwad ne yapacağını şaşırmış durumda iken, asker kılıcı çıkardı ve asayı ortadan ikiye ayırdı.

Ve çadıra girdiler.

Güneşten daha parlak, sudan daha berrak. Tanrı’nın oğlu. Dünyanın en büyük hükümdarı şimdi karşısındaydı.

Jawwad mektubu okumaya başladı. Dakika bile sürmedi bu iş. Tanrı’nın oğlu sinirlenmişti. İşleri bozan müttefikine öyle hiddetlendi ki, sinirden kılıcını çekti ve Jawwad’ın kellesini kopardı.

Jawwad’ın son gördüğü, parıldayan kılıçtaki kesilmiş kellesiydi.

Tanrı’nın Oğlu” için 2 Yorum Var

  1. Öykünüzü beğenerek okudum. Yalnız sonuç bölümünü çarçabuk bağlamışsınız. Çadırda geçen bir kaç diyalog öyküyü daha çarpıcı kılabilirdi.

    1. Teşekkür ederim. Ben sadece siteyi denemek adına hızlı bir şekilde yazdım ve gönderdim. üzerinde pek emeğim yok doğrusu. bundan sonraki öykülerde daha ayrıntılı çalışırım.

      ilginiz için teşekkürler…

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *