Öykü

Sladon Geceleri

Size deniz fenerlerinden uzun uzun bahsetmek istemedim. Deniz fenerlerinin ne amaçla kullanıldığını, ilk deniz fenerini kimlerin, nerede yaptığını ansiklopedilerden bakarak öğrenebilirsiniz. Tabi evinizde ansiklopedi kaldıysa. Ben bu gün size Sladon’daki deniz fenerlerinden bahsedeceğim.

Sladon bir ada şehir. Bu şehrin etrafında birbirini görecek mesafede çok sayıda deniz feneri bulunmaktadır. Ben bu gün size Sladon ve işte bu deniz fenerlerinden söz edeceğim.

Akşam güneşi ışın deetlerini bir bir kaybedip sulara gömülürken yanmaya başlar Sladon’un fenerleri. Şehri ve denizi renk cümbüşü sarar. Her fener diğerinden farklı renkte ışık gönderir uçsuz ummana. Karanlığa farklı dokunur her biri.

İnsanların parmak izlerinin farklı olduğu söylenir. Her birey biriciktir, tektir. Eşi benzeri de bulunmaz. İşte Sladon’un fenerleri de böyledir. Göğe yükselen her ışık tanesi suyun tadını ayrı yudumlar. Ayrı dokunur deryanın pürüzsüz tenine.

Arada bir yüzen insan siluetini andıran kayıklar görünür su yüzünde, insana hiç benzemeyen. Onlar denize zarar vermez insan gibi. Hamuru ağaçtır, yaşam kaynağının su olduğunu bilir. İnsanoğlu öyle değil, hamuru toprak kalanı sudur. Ama toprağı ve suyu karıştırır, çamurlaşıverir. İhanet eder özüne; toprağı eşeler, suya tükürür. Bakmaz gözyaşına, yakar yeşili.

Sladon’un yerli halkı Tönükler öyle değildir. Adanın onlara hizmet ettiğini, onlar için orada bulunduğunu bilirler. Denizle ormanla olan dostlukları bakidir. Bakarlar topraklarına, bir dahaki hassada yüzleri olsun diye.

Hasat demişken deniz fenerlerinin mahsule olan etkisine değinmeden geçmek olmaz. Sladon da fotosentez hiç durmaz, güneş kadar olmasa da mahsul alır alacağını.

Fenerleri kim inşa etmiş ne zaman dikilmiş hiçbir Tönük hatırlamaz. Ayrıca bakımda istemez fenerler. Tönükler tanrıya duyulan saygı gibi saygı duyar fenerlere, yanına bile yaklaşmazlar. Öyle öğrenmişlerdir atalarından, fenerlere yakın geçmek bile uğursuzluk getirir Tönük’e.

Sabah gökyüzü pembeye döndüğü an söner fenerler. Sanki hiç ışık vermemiş gibi ıssızlaşır Sladon’un dört bir yanı. Karanlık öyle uzun hüküm sürmez Sladon’da. Zaten doğru düzgün karanlık bile olmaz. Tönüklerde korkar karanlıktan. Böyledir Sladon’un geceleri. Böyle başlar böyle sona erer.

Sladon Geceleri” için 5 Yorum Var

  1. Şiirsel bir dil kullanmışsınız bu güzel lakin birazcık daha uzun ve birazcık daha öykü unsurları taşısaydı hoş olurdu gibime geliyor. Bu şekliyle güzel bir deneme gibi.
    “Hamuru ağaçtan…” bu ifade hoşuma gitti.
    Kaleminize kuvvet.

  2. Yorumunuz için teşekkür ederim. Sladon’da geceler kısa sürdüğü için hikaye kısa kaldı. ileride bir gün belki Sladon gündüzlerini bir olay örgüsüne bağlayıp ele alabilirim. şimdilik dediğiniz gibi bir deneme havasında işlemek istedim. değerlendirmeniz beni mutlu etti, tekrar teşekkürler.

  3. Güzel bir öyküydü. Zevkle okudum. Harika bağlantılar kurmuşsunuz. Sıcak bir üslupla birlikte ortaya sıcak bir hikaye çıkmış. Elinize sağlık.

  4. Sevdim ben bu öyküyü, böyle başı ve sonu olmayan hayattan veya tarihten bir kes olan hikayeleri çok severim. İnsanın doğayla olan ilişkisi ona zarar verdiğinin vurgulanması da hoş gayet. Sladon’un fenerleriyle fotosentez yapmaları güzel bir detaydı benim gibi biyolojiye meraklı bir insan için . Özet olarak gayet iyi bir öykü olmuş . İleriki sayılarda yazarsanız takip edeceğim

  5. Yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Ben aslında bu tarz olay örgüsü olmayan hikayelerde çok heyecan duymuyorum. Bu ilk durum hikayesi deneyimim oldu. bu hikayede bile olabildiğince fantastik ögeler kullanmak istedim. Beğenmeniz beni memnun etti, yazma şevkimi perçinledi.

Erhan YAVUZ için Yorum Yap Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *