2,5 milyon yıl önce dünyanın üçte biri buzlarla kaplıydı. Sonrasında buzulların büyük kısmı eridi ve insanlığın yükselişi başladı. Üstün ırk olan insanlar inanılmaz bir hızla gelişmiş bir medeniyet ortaya çıkardılar ama bir sorun vardı. Her bir insan her şeyin yalnızca kendisine ait olmasını istiyordu. Nükleer savaş beklenenden kısa sürdü, hemen hemen tüm insanlığın ve inşa ettiklerinin yok olması için birkaç ay yetmişti. Serpintinin geçmesi, nükleer patlamalarla hareketlenen tabakaların yerlerine oturmaları, kısaca her şeyin sakinleşmesi için ise beş yüz yıl geçmesi gerekmişti.
Atmosferdeki bozulmalar ve okyanuslardaki değişimler yüzünden dünyanın hemen hemen her yeri buzullarla kaplanmıştı. Hayatta kalan az sayıdaki insanın küçük topluluklar halinde bir araya gelip bir düzen kurması ve neredeyse binlerce yıl önceki ataları gibi yaşamaya başlaması ironikti. İnsanlar nükleer ve biyolojik silahlarla dünyayı zehirlediklerinde en büyük zararı görenler sadece insanlar değildi, hayvanların da büyük kısmı yok olmuştu. Okyanus diplerinde ya da kutuplarda saklanan türler direnebilmişti olanlara. Dünya üzerinde az sayıda deniz parçası sıvı haldeydi bu yüzden beslenmek için genellikle kalın buz tabakalarında delikler açarak avlanmak gerekiyordu. Bizim kabilemiz yüz yirmi kişiden oluşuyordu, en yakındaki diğer kabile kuzeydeki tepenin ardında bir saatlik mesafedeydi.
O gece rüzgâr çok kuvvetliydi bu yüzden hiç bir şey duymamıştık ancak sabah komşu köye takas için giden balıkçılarımızdan biri panik halinde koşarak geri döndü. Diğer köydeki herkes katledilmişti! Cesetler parçalanmış, çadırlar yağmalanmıştı. Bunu kim yapabilirdi ki? Daha önce bu tür bir olay bağlantıda olduğumuz köylerden hiç birinde olmamıştı. Alarma geçtik, erkekler kesici aletlerle nöbet tutmaya başladılar, ben ve 3 kişi daha hava kararmadan komşu köye gidip olanlara yakından bakmak istedik. Cesetler o kadar kötü haldeydi ki nasıl öldürüldüklerini anlayamıyorduk.
Gece fırtına olduğundan çevredeki izlerde silinmişti. Köye dönüp nöbet tutanlara katıldık. Sessiz geçen üç gün boyunca gergin şekilde bekledik. İçimizden bazıları köyü terk edip uzaklara gitmeyi bile teklif ettiler ancak tehlikenin nereden geleceğini bilmiyorduk üstüne üstlük yeni bir köy kuracak güvenli bir yer bulabileceğimiz de garanti değildi. Dördüncü günün sonunda şafağa 2 saat kalmıştı ki karanlıkta her yönden üstümüze saldırdılar. Çığlıklar ve kaos sona erdiğinde hayatta kalan az sayıdaki tutsağı köy meydanına toplamışlardı. Başımdaki yaranın sersemliği geçtiğinde bizi çevreleyen düşmanı gördüm. İnsan değillerdi. Her biri iki metreden uzundu, kapkara iri gözleri ve garip bıyıkları vardı! Kel kafalı, kısa siyah parlak tüylerle kaplı bu mâhluklar sessizce bizi izliyorlardı. Liderleri olduğu anlaşılan diğerlerinden daha iri olan yaratık bize doğru yaklaştı:
_ Siz insanlar hiçbir zaman yaptıklarınızın sorumluluğunu almadınız ve her zaman kendinizden zayıf olanları yok ettiniz. Şimdi doğa bunun intikamını alıyor.
Yaratık iyice yaklaştığında yanan çadırların ışığı bir an için yüzünü tamamen aydınlattı. İşte o anda çılgın gerçeği fark ettim ama bir anlamı yoktu artık.
_ Sonunda bu güzel dünyayı yok etmeyi başardınız ama bilmediğiniz bir şey vardı. Biz foklar nükleer serpinti ve kimyasal silahlar yüzünden mutasyon geçirdik, konuşabiliyor ve düşünebiliyoruz artık. Üstelik şimdi iki ayağımız ve iki kolumuz var insanlar gibi ama sizden çok daha güçlüyüz. Bu kusursuz halimize gelmemiz üç asır sürdü ama olsun buna değdi. Binlerce yıldır avladığınız, katlettiğiniz biz foklar şimdi oyunu değiştiriyoruz. Sadece bir zayıf noktamız var ayaklarımız, onlar maalesef hassas şekilde evrimleştiler ve soğuğa karşı çok dayanıksızlar. Bizde insan derilerini bir işlemden geçirip su kaybını önleyen ve buzun üstünde vücut sıcaklığımızı koruyan çizmeler yapmayı keşfettik. Böylece buzun üstünde rahatça hareket edebiliyoruz. Siz insanlar o kadar zayıfsınız ki sizi avlamak çok kolay oluyor.
Yüzündeki çirkin ama korkutucu gülümsemeyi fark etmiştim. Sağ elini yukarı kaldırdı ve bağırdı:
_ Hepsini öldürün ama sopaları kullanın. Derilerine zarar gelsin istemeyiz.
- 0’ın Altından - 15 Ocak 2025
- 0,000001 - 1 Eylül 2024
- Ab initio - 1 Temmuz 2024
- Gayb - 23 Mayıs 2024
- Führerbunker - 1 Şubat 2024
Merhaba ! Güzel hayal gücü okuması zevkli hızlı akıcı teşekkürler. Sadece 500 yıl canlıların konuşabilmesi için biraz erken bir evrimleşme süresi olabilir eğer başka bir şeyi kaçırmıyorsam yaratıklar bu zamanda evrimleşmiş. güzel öykü teşekkürler
Muhteşem bir hikayesi vardı diyemem ama yine de içimizdeki bir adalet duygusunu dışa vurmuş. Bu açıdan güzeldi.
yorumunuz için teşekkürler. nükleer serpinti bu belli mi olur?)) belki de 500 yıldan kısa sürer mutasyonlar - evrimler )