Öykü

Sabah

Gecenin ağırlığı kırılmış, güneşin titrek ışıkları kendine yol bulmak için çırpınmaya başlamıştı. Akşamdan beri ölmüş bedenini taşıyan bacakları isyan ediyor, gönlü bir parça sakinlik buluyordu. Köprüden karşıya geçince, bir çorbacı bulmak ümidiyle sağını solunu yokladı. Yokuşun az yukarısında, sarı sarı ve pis pis parıldayan tabelaya doğru adımlarını hızlandırdı. İçtiği sıcak çorba ciğerlerini yakıyor, bacakları isyan etmeyi unutuyordu. Geceden beri aklında olan kadın, kâseden süzülen buhara karışıyor; yok olması gerekirken burun deliklerinden ruhuna doluyordu. Camdan vuran cırtlak ışık gözlerini aldı, küfür etmek ihtiyacı gırtlağını zorlar oldu.

Evine girdiğinde karısını ve beş aylık yavrusunu koyun koyuna yatar buldu. İşten kovulalı bir hafta olmuştu. Bir haftadır sokaklarda sürtüyor, bu masum iki çehreyi bedeninin hak etmediğini düşünüyordu. Yüreğinde duyduğu acıyı tarif edemiyor, geceleri ziyaret ettiği kadını hayal etmenin adiliği ciğerini deşiyordu. Kendi dölünden olmadığını bildiği çocuğuna bakıp dişlerini sıktı. Hareketsiz yatan karısını boğazlamak, ruhunu elinde hissedene kadar da nefes almamak arzusunu duyuyordu.

Yatağına uzandığında güneş doğmuştu, sokaktan geçen birkaç araba sesi işitilebiliyordu. Uykunun mümkün olmayacağını seziyor, bir hafta evvel patronunun köpek gibi sırıtan çehresini düşünüyordu. Karısıyla birlikte o köpeği aynı yatakta hayal etti, beş aylık bebeğini kana bulanmış elleriyle toprağa gömmek istedi. Yatak odasından gelen sesle gözlerini kapattı. Karısı uyanmış, kendisini kontrole geliyordu. Çenesi gergin, bağırmamak için bedenini zorlayarak bekledi.

Gece olmuş, sokaklar tüm çığlığıyla arzusunu kusmuştu. Yürüyor, bir katilin ellerini cebinde taşıdığının henüz farkına varamıyordu. Köprünün başından yaklaşan sarhoş kalabalığı dikkatini çekti. Ortada, uzun boylu, takım elbise giymiş bir köpek; karısını altına alan o adiden başkası değildi. Katil ellerini cebinden çıkarıp adımlarını hızlandırdı. Karar vermenin ferahlığını yüreğinde duyuyor hem karısını hem de beş aylık yavrucağı bu hayattan çekip almanın hazırlığını yapıyordu.

Evine gitmiş, beş dakika kapıda bekledikten sonra içeri girebilmişti. Karısı korku dolu gözlerle kendisine bakmış fakat alaycı çehresi, sabahı iple çekmişti.

Sabah olduğunda neşeyle uyanıp televizyonu açtı, bir adamın köprüden aşağı atılarak feci şekilde can verişini keyifle izledi. Bir yandan da hazırlanıp siren seslerinin yaklaşmasını, katil ellerine yakışır şekilde bekledi. Beş aylık yavrusu, baba hasretiyle ağlıyordu.

Yusuf İslam Tanış

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Yoğun, özlü bir öyküydü. Duyguları aktarma konusunda çok başarılıydı. Dehşete düşerek okudum ve oldukça beğendim.

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for OykuSeckisi Avatar for acimatriyarka