Öykü

Faili Meçhul

Bu mektubu okuyan biri belki de yalan söylediğimi ya da deli olduğumu zannedebilir. Biliyorum ki müşahede ettiğim bu husus akıl ve mantıkla izah edilemeyecek derecededir. Lakin bu belge hakikati belgelemek maksadıyla tarafımca kaleme alınmıştır.

Şahsım, Fuat Sertsoy, Kırşehir Emniyet Teşkilatı Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Masası’nda görevli polis memurudur.

İşbu kaydın tutulduğu tarih 20.06.1982 Pazar günüdür. Cep saatime göre vakit 23.12 olarak tespit edilmiştir. Lakin cep saatimin bir süredir düzgün çalışmadığı kayda geçirilmelidir.

Hadiselerin başlangıcı 18.06.1982 tarihine tekabül etmektedir. Mezkur tarihte alınan emir doğrultusunda, kasaba civarında vuku bulan faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması maksadıyla tarafımızca söz konusu mahale, Mercandağ kasabasına, intikal edilmiştir.

Tarafımızca denildiğinde kastedilen, şahsım ile ekip amirim Ahmet Galipoğlu’dur.

Mercandağ kasabasına varışımız akabinde, kullandığımız görev aracı amirim tarafınca müsait bir noktaya bırakılmıştır. Akabinde ekip amirimle kasaba ahalisinden malumat edinmek ve çevreyi tetkit maksadıyla yakında bulunan bir çay ocağına gidilmiştir. Anılan mekâna girişimizle birlikte, tarafımdan izahı güç bir garabet hissi müşahede edilmiştir. Bedenimde istemsiz bir titreme vuku bulmuştur.

Tarafımızın hareketleri, anılan şahıslarca izlenmiş, kendilerinin müdahaleden kaçındığı tarafımızca müşahede edilmiştir. Çay istememizin akabinde, kalkıp alabileceğimiz söylenmiştir. Geliş amacımızın belirtilmesi akabinde, bazı kişiler mekânı terk etmiştir.

Şahıslarla yapılan malumat sonrası, faili meçhullerin ekseriyetle kimsesizler olduğu belirlenmiştir. Kasaba ahalisi pek konuşkan olmamakla birlikte, cinayetlerin sorumlusunun kasaba halkından olmadığı kanısındadır.

Henüz o anlarda barizdi, çay kaşıkları, garson çocuk olmayışı

Bu esnada artık sonumun yakın olduğunu tahmin etmekteyim. Bir evin içinde, kaçış yolu olmadan ve yalnız bir halde sıkışmış durumdayım.

Ahali ile yapılan malumatın akabinde görev aracımızın yanında bir çocuğun beklediği tarafımızca müşahede edilmiştir. Şahsımın yaklaşımı sonucu işbu çocuk tarafımıza bazı bilgiler vermeyi kabul etmiş, ancak geri dönmemizin daha iyi olacağı konusunda bizi uyarmıştır.

Bu uyarıyı dikkate almamak suretiyle, ki bu en büyük pişmanlığımdır, aracımıza tekrar giriş yaptık. Akabinde amirim bu araştırmanın amaçsız olduğu ve çocuğu dinlememiz gerektiği yönünde sözler sarf etmiştir.

Aramızda çıkan anlaşmazlık sonucu şahsım araştırmalara devam etmiş, ekip amirim de daha fazla malumat toplamak amacıyla çay ocağına dönüş yapmıştır.

Şahsım arabada oturmuş kasabanın haritasını incelerken aracın camından içeri bir kağıt parçası girdi. Bu kağıt parçası rüzgâra rağmen kasıtlı olarak içeriye bırakılmış gibiydi. Akabinde yolun karşısında mezkur çocuğun arabayı izlediğini gördüğümde aynı garabet his vuku buldu.

Kağıt parçasında birkaç satırlık bir yazı vardı. Bir adres vardı; bu adreste kasabanın önde gelenlerinden birinin yaşadığı, oraya gidilmesi icap ettiği yazıyordu. Notu yazanın mezkur çocuğun olmadığına neredeyse emindim lakin herhangi bir müdahale veya doğrulama icra etmedim. Akabinde amirime notu okutmak suretiyle haber verdim ancak kendisi durumu üstelememiz konusunda inadına devam etti. Amirimin emekliliğine az kalmış, emeklilik hayalleriyle yanıp tutuşuyordu. Yanlış bir şey yapmamak için tüm varlığı ile uğraşıyordu.

Sonuç olarak şahsım, başka bir eşlikçi olmadan söz konusu yere intikal etmiştir.

Tek başıma işbu garabet yere geldim ve kapalı kaldım.

İşbu mezkur mekân iki katlı, bahçeli, büyükçe bir ev idi. Kasabanın kalanında bulunan diğer evlerden daha büyük olduğu tarafımca müşahede edilmiştir. Kapıyı çalmama rağmen başta açılmamış, akabinde tam şahsım arabaya doğru yürürken kapı açılmıştır. İçeriye adım atmamın akabinde şahsım tarafından etrafa bakınmış lakin ev ahalinden bir ize rastlanmamıştır. Birkaç adım daha atmamın akabinde kapı kapanmıştır. Evet, yanlış okumadınız, kendi kendine kapanmıştır. Evin içerisinde şahsımdan başka kimse olmamasına rağmen kapı kapanmıştır.

Evin içini aradım ancak herhangi bir ize rastlayamadım. Evin içerisinde hiçbir yaşam izine rastlayamadım. İçerisi temizdi ve hatta tertemizdi. Tek bir toz tanesine bile şahsımca müşahede edilemedi. Ev ahalisi evde olmadığından geri dönmek istedim lakin kapıya yaklaştığımda klik diye bir kilitlenme sesi işittim. Hızlıca kapıya yaklaştım ve açmayı denedim lakin kapı açılmadı. Bu sırada tarafımdan paniğe benzer bir halet-i ruhiye hissedilmiştir.

Evin bütün kapı ve pencerelerinin kilitli olduğu tarafımca müşahede edilmiştir. Şahsım, evin sahibinin veya amirim gelmesini umarak mekânda oturmak suretiyle bekleyişte bulunulmuştur. Uzun süren bekleyiş sonuçsuz kalmış, akşam vakti söz konusu mekânda oturduğum koltukta tarafımca dinlenme haline geçilmiştir; herhangi bir faaliyet icra edilmemiştir.

Ertesi sabah kafamda uğultu sesleri, rüzgâr benzeri bir ses işittiğimin kayda geçmesini isterim. Baş bölgemde istemsiz bir ağrı hali müşahede ettim. Oturduğum koltuktan kalktım ve tekrar evi aramaya koyuldum. Hala kimsecikler görünmüyordu, eve birinin girip çıktığına dair bir ize de rastlayamadım.

Pencereden dışarı bakmaya gittiğimde perdelerin çekilmiş olduğu şahsımca tespit edildi. Durumun garipliğini fark edemeyebilirsiniz lakin perdeleri kapattığım ile ilgili bir hatırayı da anımsayamadım.

Perdeyi kaldırıp pencereden dışarı baktığımda görev aracımızın dışarıda olmadığı müşahede edildi. Gece boyunca ekip amirinin meşgul olduğu hususlar merak olarak değerlendirilmiş, şahsımın ortalıkta olmamasının nasıl değerlendirildiği tespit edilmeye çalışılmıştır.

Gün boyu kapıyı zorlamam ve pencereleri kırmaya yönelik çabalarım sonuçsuz kalmış, saatlerce içeride kilitli kalmıştım. Açlık ve susuzluk zuhur etmiş, araştırmalarım sonucunda evde ihtiyaçlarımı giderecek hiçbir şeye rastlanmamıştır.

Durumumu anlatmak benim için zor, daha önce böyle hissettiğimi hatırlamıyorum. Burada öleceğim konusunda endişelerim gerçek hissettirmeye başladı. Gün boyunca kafamdaki ağrı ve sesler arttı. Rüzgâr sesleri önce uğultuya, sonra uzaktan gelen anlaşılmaz konuşmalara döndü. Şimdi… sesleri neredeyse anlayabileceğim gibi hissediyorum. Son birkaç saatim ne olduğunu mukayese etmekle ve duyduklarımdan anlam çıkarmaya çalışmakla geçti. Seslerin kaynağını aramak istesem de bu sesler anlatması güç bir biçimde kafamın içinden geliyor gibi görünmekte.

Kapı açılmıyor, kapı ve sesler

Saatler geçti, kafam çınladı. Sesler dönüyor başımın içinde. Anlamaya çalışırken mantık elden gidiyor. Mantık elden gidiyor. Gerçekten de gidiyor mantık elden. Mantık elden gitmekte.

Bana sesleniyor, beni çağıryor ama

Bu satırları yazabiliyorsam halen benden bir parça ümit var demek.

Tarafımca yapılan bütün tespitler kayda geçirilmiştir. Mekânın kapıları ve pencereleri kilitlidir. İçerideki garabet, akıl ile izah edilemez. Şahsım artık çıkamayacağını değerlendiriyor. Bu yazı… belki de son yazıdır.

Biliniz ki bu yazılanlar hakikattir.

Bundan sonrası hakkında herhangi bir beyan tarafımızca yapılamamıştır, müşahede edilenler bu kayıtla sınırlıdır.

Gitmeliyim, gitmem gerek

Kerem Üllenoğlu

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *