Öykü

Ayı, Kurt ve Tavşan

Derler ki bir vakit bir taş görüldü ormanda…
Göklerden mi düştü, yerden mi bitti bilemediler. Sadece korktular; kovuklarına, inlerine çekildiler ormandaki tüm bedenler.

Bir seher vaktiydi o vakit; orman sessiz, rüzgâr uykudaydı. Üç cesur yürek korkmadı, ortaya atıldı.
Varıp da bakmaya,
Üç can yürürdü o yolda: Ayı, Kurt ve Tavşan.
Biri kuvvetin nişanesi, biri aklın işareti, biri de süratin sevdasıydı.

Vardılar, baktılar taşa — koca, yuvarlak, âdeta kaderin kilidi gibi.
Yolu tıkar, göğe sanki sessiz sessiz dualar salar idi.
Bir engel yoktu sağından solundan beri dolaşmaya ama çok yorar ormanda dolanmak o vakit!
Kaldırmalı.
Hem örnek de olmalı ormana, her başa gelende korkmamaya.

Önce Ayı öne atıldı:
“Benim kollarımdır kudret, dağları sökerim! Pençem ağaçları un ufak eder” dedi.
Yüklendi, yer titredi
Vurdu, peçesinin rüzgarı ağaçları eğdi — amma taş yerinden kımıldamadı.

Sonra Kurt, niyet etti, gerindi , şöyle bir baktı:
“Ben tedbir ile hallederim her işi. Avlanmak güç kadar taktik işi” dedi,
Toprağı kazdı bir vakit,
Kopan dallardan kaldıraç eyledi — yine de olmadı.

Tavşan ise sıra gelince kendine şöyle bir süzdü taşı, gönlünden geçti:
“Bendeki hız kimde var. Kuvvet taktik işi değil bu belli ki. Belki hızla vurursam, taş uyanır,” dedi.
Hızla koştu atladı, titredi taş bir vakit lakin yerinde kaldı.

Üçü susup oturdu önünde,
Ormana rezil olmakta var neticede…

Nefesleri bir yankı gibi döndü havada.
Tavşan fısıldadı:
“Biz her bir usta ayrı denedik, diledik, belki birlikte eylemeliyiz”

Kurt kaşlarını çattı:
“Gücümüzü cem mi edeceğiz? Ama nasıl?” dedi.
Ayı tebessüm eyledi:
“Belki de sadece bir gönül olmak kâfidir.” dedi.

Üçü varlık gözlerini yumdu, kalplerini bir nefese bağladı.
Ne el kalktı, ne taş itildi,
Yalnızca bir niyet doğdu gökten inen bir ışık gibi.
Ve o taş, rüzgârın kanadında süzülürcesine,
yavaşça kenara çekildi.

Hayret içinde baktılar birbirlerine.
Tavşan sevinçle zıpladı:
“Görmediniz mi?” dedi.
“Gücümüz kasımızda değil, birliğimizdedir!”

O günden sonra ne vakit orman canlarının yolları tıkansa,
Evvel denediler, sonra durdular.
Sonra bir oldular, bir nefes, bir kalp, bir niyet oldular.
Ve taşlar — yani kaderin kilitleri — birer birer çözülüverdi önlerine.

Erce Emekli

1987 yılında Ankara’da bankacı bir anne ve mühendis bir babanın oğlu olarak doğdum. Çocukluk dönemimde köy enstitüleri mezunu, eğitmen bir anneanne ve müfettiş bir dede tarafından yetiştirildim. Genellikle ortaokul yıllarına kadar 90 yılların televizyon kültürü ile büyüdüm. Ortaokul yıllarında Türkçe dersi öğretmenimin zorunlu olarak olarak yaptığı okuma derslerinde J.R.R. Tolkien’in eserleriyle tanıştım. O zamandan itibaren de fantastik kurgu kitapları hayatımın ayrılmaz bir parçası oldu. Bu kitapları daha sonra bilim kurgu, korku ve tarih kitapları takip etti. Özellikle J.R.R. Tolkien ve H.P. Lovecraft’ı akıl hocalarım olarak görüyorum ve hayallerimibu iki güzel insana borçluyum.

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *