Öykü

Barboros Doğru

Gecenin biri, kiminin dünü kiminin bugünü

Bir limandayız, infazları ile yayılmış ünü

Arkamızda siyah renkte bir araba, bir Mercedes

İlk kirli paralarımla almıştım anlık bir heves

Ben Barbaros Doğru. Şuanda ıssız bir limanda yanımdaki iki arkadaş tarafından öldürülmeyi bekliyorum. Ayaklarım ve ellerim taraflarınca bağlanmış durumda ve birazdan beni önümüzde duran buz gibi suyun içine atacaklar. Bu gelenekselleşmiş bir infaz şekli. Tabii ki sizin geleneklerinizde böyle bir olay yok. Bu benim tabi olduğum daha doğrusu eskiden tabi olduğum bir örgütleşmenin geleneği. Sizler genelde bu örgütleşmeleri mafya olarak tanırsınız.

Bizim mafyayı kuran şahsiyet, ki kendisi kayınbabam olur, ilk suçlarını işlediği zamanlarda kendisine engel olmaya çalışan polis kardeşini tam burada öldürmüş. O günden beri öldürülmesi gereken bir akraba olursa burada infaz ediliyor. Buraya bir kere daha gelmiştim ama şu andaki gibi öldürülmek için değil öldürmek için. Patronun akrabalarından birini öldürmüştüm iş gereği.

Yine yaptım. Yalan söyledim halbuki kendime söz vermiştim artık kötü şeyler yapmayacağım diye. Öylesine birini öldürmemiştim. Ben burada öz ağabeyimi öldürmüştüm. Neden mi? Eğer onlardan biri ile evlenmek istiyorsan onlar gibi olman lazımdı. Onların mafyalarının bir üyesi olman, üye olmak içinse patron ne isterse onu yapman gerekiyordu. Benden ise ağabeyimi öldürmem istendi. O kadını o kadar çok seviyordum ki dediklerini yaptım. Benim ağabeyim bir polisti hem de çok iyi bir polisti. Ona benimle gelmesini söyledim ve buraya getirdim. Onu birazdan benimde içine gireceğim suda hiç acımadan boğdum. Tanıdık geldi mi? Bizim patronun hikayesine çok benziyor.

Evlendikten sonra karımı da alır bu işleri hemen bırakır, buralardan uzaklaşırım diye düşünmüştüm ama sonraları para ve güç hırsı beni bu fikrimden vazgeçirdi. Patronun damadı olmanın verdiği torpille hızlıca güçlenmiştim ve her geçem gün daha da güçleniyordum. Neredeyse tüm şehir kontrolüm altındaydı.

Bu kirli işlerdeki ikinci yılımda bir kız çocuğum oldu. Şimdi dört yaşında. Sarı saçları, mavi gözleri… Çok tatlı aynı annesi gibi.

Babası pisliğin teki, dedesi bir mafya babası. Düne kadar fark etmemiştim bunların onu dünyanın en şansız çocuklarından biri yaptığını. Dün ne mi oldu? Dün karımın cansız bedenin üzerine toprak atıyordum. Karım ölmüştü. Öldürülmüştü. Gözlerimin önünde benim yüzümden öldürülmüştü. Düşmanlık içinde bulunduğumuz bir çete elemanı tarafından öldürülmüştü. Ben de o an artık kötü işleri bırakacağıma dair kendime söz verdim. Karıma olanın kızıma olmasına izin veremezdim.

Mafyadan ayrılmak istedim ama bu çok kolay bir iş değildi. Ayrılmanın tek bir yolu vardı oda ölümdü ve benimse ölmeye hiç niyetim yoktu. O yüzden kızımı bir otel odasına bıraktıktan sonra silahım ile birlikte kayınpederimin karşısına çıktım. Havalı bir nutuk attıktan sonra üzerine kurşun yağdırdım. İçeriye bir yığın adam daldı, beni durdurdular, yakalayıp bir adaya kapattılar.

Becerememiştim. O adamı öldürememiştim. Zaten yaptığım plan çok saçmaydı. Bu yaptıklarıma plan bile denemezdi.

Patron kendine geldiği ilk anda infaz kararımı vermişti ve aileden biri olduğum için infazım burada gerçekleşecekti. Beni bu limana kendi arabam ile getirdiler. Dünyanın parasını verdiğim, her gün özenle ilgilendiğim arabam beni ölümüme götürdü. Bu vefasızlık.

Yolculuk boyunca nerede hata yaptığımı düşündüm. O kadına aşık olarak mı? Babasının kim olduğunu öğrenmeme rağmen evlenmekten vazgeçmeyerek mi? Ağabeyimi öldürerek mi? Yolun başındayken bu kirli işleri bırakmayarak mı? Karımı korumayarak mı? Patrona isyan ederek mi? Hepsi birer hataydı. Patrona isyan etmekte bir hataydı. İsyanın hiç kimseye bir faydası yok. Ne zaman olmuş ki?

Patronla savaşmalıydım. Hayır. Patronla değil tüm kötü insanlarla hatta olan her şeyle savaşmalıydım. Benim en büyük hatam buydu. Çok kişisel düşündüm.

Şimdi, sizin önünüzde tüm kötülüğe savaş ilan ediyorum. Sonuna kadar direneceğim. Kötülüğü dünyadan süpürene ya da ölene kadar direneceğim.

Birazdan infaz edileceğim. Doğru. Siz merak etmeyin ben tüm olanları planladım. Bugün ölmeye hiç niyetim yok.

* * *

Kar kraliçesinin bile soğuğundan şikayet edebileceği bir gecede üç adam bir limanın uç kısmında arkalarında siyah bir araba ile birlikte bekliyorlardı. Adamlardan ikisi kalplerinden bile siyah olan takım elbise giyiyorlardı. Diğer adamın elleri ve kolları bağlanmıştı ve üzerinde kanlı bir beyaz gömlek vardı.

Takım elbiseli damlardan biri arabanın ön kısmına doğru yaslanmış olanları izliyordu. Diğeri ise üçüncü adamın ayağına denizde daha kolay batmasını sağlayacak bir ağırlık bağlıyordu.

Arkadaki adam “Biraz çabuk ol!” dedi.

Öndeki ise “Tamam. Bitti zaten.” diyerek cevapladı.

Ağırlığı bağlamayı henüz bitirmişti ki sağ ayağında ağırlık bağlı olan adam birden “Tüm kötülüğe savaş ilan ediyorum.” diyerek bağırmaya başladı. Bunu duyan adam yerden doğruldu ve ayağı ile ağırlığı yavaşça itti.

Kötülüğe savaş ilan eden adam, suya düşen ağırlığın da etkisiyle birlikte birden denize düştü ve derine doğru batmaya başladı.

Yukarıda kalan iki adam aralarında konuşuyorlardı.

“Bu adam bir garip değil mi?.”

“Haklısın. Biz bununla iş yapmaya giderdik. Mal alışverişinin tam ortasında birden susup öylece durmaya başlardı.”

“Donup kalıyor ve etrafını inceliyor sessiz sessiz değil mi? Bizde de olmuştu böyle bir olay. ”

Bu iki adam on dakika kadar daha orada beklediler ki suya attıkları adamın bir şekilde ağırlıktan kurtulup yüzeye çıkmadığından emin olabilsinler. Bu bekleyişin sonunda arabaya binip oradan uzaklaştılar.

Devam Edecek…

Barboros Doğru” için 3 Yorum Var

  1. Güzel bir hikaye olacağa benziyor. Giriş bölümü çok hoştu doğrusu. Barbaros’un çok iyi bir plan yaptığını düşündürdü hikaye bana ama aynı zamanda pek kafası çalışmıyormuş anlaşılan. Devamını merakla bekliyorum.
    Ayrıca hem duygusal boyutta hem de betimlemede biraz daha güçlü kelimelerle süslenebilirmiş öykünüz. Yine de beklentimizi karşılıyor. Elinize sağlık.

    1. Bu güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Barbaros’un planı ne kadar iyi ya da kötü bunu ikinci bölümde ,ki kendisini aynı zamanda son bölüm olur, göreceğiz. Umarım sonraki bölüm için beklentinizi çok yüksek tutmazsınız. Yoksa beğenmeme gibi bir durum söz konusu olabilir. Tekrardan teşekkürler.

  2. Güzel bir giriş bölümüydü. Yanılmıyorsam işin fantastik boyutu ikinci kısımda olacak ama ne kadar olur bilmem yada olur mu. Her neyse. Bence oldukça iyiydi. Şu planı çok merak ettim doğrusu. Devamını merakla bekliyorum.

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *