Öykü

Bir Başına

“Orada olduğunu biliyorum Flynn. Yağmura yakalanmak istemiyorum çık artık.” Yerdeki demir kapakta tıkırtı olmadı. Havanın değişmesi gözle görülürdü. Bulutlar birazdan iğrenç zehrini akıtmak için tepede bekliyorlardı.

“Gerçekten gitmem gerek.” Diyebildi genç kadın. Kapakta hâlâ hareketlilik yoktu. Daha fazla beklemenin bir mantığı olmadığını fark eder etmez oradan topukladı. Kendine hemen kalacak bir yer ayarlamalıydı. Geçen gün yolda ölü bir adamın üstünden arakladığı botları sağlamdı. Yağmur suyunun en azından ayaklarına değmeyeceğini biliyordu. Koşmaya başladığında gök gürlemeye başlamıştı. Biraz uzakta sığınacağı bir mağara vardı.

“Hey!” diye bağırdı biri arkasından. Genç kadın dönüp bakmak ya da koşarak uzaklaşmak arasında tereddüt etti. Merakı ağır bastığından olsa gerek arkasına dönmeyi seçti.

“Kalacak yerim yok!” karşısındaki bir erkek çocuktu. Üstünde sadece ona büyük gelen bir tişört, paramparça olmuş bir şort, ayaklarında ona büyük gelen bir çift spor ayakkabı vardı. Flynn’nin anlattıkları doğru olabilir miydi? Tereddüde ayıracak zamanı yoktu.

“Gel benimle. Biraz hızlı ol!” diye bağırdı genç kadın. Bir yandan da hızla koşmaya devam ediyordu. Radyasyonun bütün etkisi yüzlerce yıl sonra hâlâ devam ediyordu. Yağmur suyu da canlılar için zehirden farksızdı. Olabildiğince hızlı bir sığınak bulup yağmurun geçmesini beklemen gerekirdi. Eğer bir hafta geçmeden kendini kaybetmek istemiyorsan tabii ki…

Toprak yolda bir süre ilerledikten sonra ulaşmak istedikleri yer görünüyordu. Biraz tırmanmaları gerekecekti hepsi bu. Genç kadın çocuğa çıkması için yardım etti. Kendisi de bir yardım almadan başarıyla mağaraya doğru adamını attı. İçerisi rutubet kokuyordu ama iş görürdü. Zamanında ulaşabilmenin verdiği rahatlamayla genç kadın, bu zamana kadar tuttuğunu fark etmediği nefesini bıraktı. Çocuk hemen bir köşe bulup oturdu.

“Adın ne?” diye sordu genç kadın. Çocuktan ses çıkmayınca ortamı yumuşatmak istedi.

“Benim ismim Su. Sonunda ‘e’ yok direkt ‘u’ ile. Değişik biliyorum, eski dünyadan kalma. Annem değerli bir anlamı var demişti. Sormaya fırsat bulamadım ki. Sanırım eskiden bulunması zor bir şeymiş.” Su, bir yandan ateş yakmak için çalı çırpı arıyordu. Çocuğun sessizce kenara iyice çekildiğinden habersizdi. Çoktan yağmur yağmaya başlamış, mağaranın tepesinden aşağı inen yağmur suları girişte birikmeye başlamıştı. İçlere doğru oturdukları için o tarafa sızmamalıydı.

Ağzı açıldı mı susturmak imkansızdı kızı. O yüzden de bütün geçmişini anlatmaya koyulacaktı ki yerdeki su birikintisinde kendisini gördü. Havadaki gerginliği kıran sesi kesildi. Şu suratın kendisine ait olduğunu bilmek hâlâ çok zordu. Hele ki Flynn ona eski fotoğrafları gösterene kadar nasıl görünmesi gerektiğinden habersizdi. Kafasının bir kısmı diğerinden daha biçimsiz, göz kapakları olması gerekenden daha şişti. Dudaklarının hiçbir orantısı yoktu. Biri daha sağa yatıktı, ötekinin rengi üsttekiyle eşleşmiyordu bile. Ve tuhaf bir şekilde griydi. Cilt rengi eski insanlardan çok daha farklıydı. Gri… Şimdiki gökyüzü de böyleydi. Eskiden masmaviydi demişti Flynn. Öyle olduğunu görmeyi çok isterdi, Su.

Kapaktakilerin onu içeri almasını çok isterdi. Daimi kalacak bir yer bulmak zordu. En son bir ailesi olduğunda çok küçüktü. Şimdi de bu eksikliği derinlerde hissediyordu. Nerede doğduysan oraya aitsin. Kimseden fazlasını isteme. Artık dünya böyle işliyordu. Kapaktakilerin onu içeriye davet etmesi mümkün değildi. Yersiz yurtsuz hayatta kalmaya devam etmesi gerekiyordu.

Ne kadar süre sudaki yansımasında takılı kaldığını hatırlayamadı. Elindeki çalı çırpıyı çoktan yere bırakmış, yağmurun sesini dinleyerek öylece kendine bakıyordu.

“Çok açım.” Çocuğun sesiyle birlikte aklındakileri kenara iteledi. Görüşü netleşti. Düşüncelerinden kurtulduğunda hiç görmek istemeyeceği bir sahne onu bekliyordu.

Birikintideki siluetin ikiye katlanmasını izlerken kalbi tekledi. Diğer yansımada çocuğun yüzünü görmesi gerekirdi. Onun yerine arkasında duran şey kocaman bir ağızla ona doğru yaklaşan bir adamdı. Arkasına hızla döndüğünde manzarayla karşılaşmak zorunda kalmıştı. Çocuk bir anda yaşlanmış, boy atmış, ağzı iki yerden kesilmiş gibi açılmıştı. Dişleri normal bir insandan daha büyük ve sivriydi. Gözleri simsiyahtı, genç kadın bir parıltı dahi göremedi. O şeyden tuhaf hırıltılar, tıkırdamalar geliyordu.

Su’nun bütün bedeni kaskatı kesildi. Gözleri fal taşı gibi açılmış, aklından sadece tek bir şey geçiyordu. Kaçsana lanet olası. Denedi, ayaklarındaki bütün kaslar bir yay gibi gevşemiş kemiklerinin varlığı yok gibiydi. Canavar ona doğru yaklaşmaya devam etti. Flynn’in anlattıkları gerçekmiş diye düşündü. Kaç artık. Mutasyona uğramış yaratık gittikçe ona yaklaşırken gözü yerde duran çakmağına takıldı. Daha önce ateş yakmak için çalı toplarken yere bırakmıştı. Flynn’in anlattığı kadarıyla ateşten hoşlanmadıklarını biliyordu. Bu zamana kadar genç adam haklı çıkmayı başarmıştı. Su, şimdide haklı çıkmasını diliyordu. Fikirden kuvvet alarak yavaş yavaş arkaya doğru geriledi, genç kız. Hareket ettiği için bacaklarına sessiz bir teşekkür iletti. Planı basitti. Hızlı hamle, ilk önce sağındaki çakmağa atıl, sonra da yerdeki ince dalı alıp yak. Tek sıkıntı zamandı. Ve korku…

Derin bir nefes verdikten sonra hiç beklemeden can havliyle atıldı. Yerdeki çakmağa ulaşır ulaşmaz yaratık onun üstüne doğru koştu. Dalı almaya zamanı yoktu. Üstüne çullanan yaratığı ittirmekle meşguldü. Mutasyonlu yaratık, genç kadını ısırmaya çalışıyordu. Kanını içmek Vamp’ler için terapi gibiydi. Daha fazla radyasyon, daha fazla mutasyona uğramak demekti. Ne kadar çok kan içerlerse o kadar acılarından kurtulurlardı. Bu bir iç güdüydü onlar için. Durmalarını istemek adaletsizlikti.

Kız bütün gücüyle ısırığı ertelemeye devam ediyordu. Bir yandan da elindeki çakmağı düşürmemek için efor sarf ediyordu. Sol kolu yaratığın boğazından bastırdığı için yaratığın tam bir açı yakalamasını engellemişti. Şans eseri sağ kolu boşa düştü. Momentumu kaybetmeden eski Zippo dedikleri çakmağın kapağını şıklattı. Değirmeni çevirirken içindeki heyecan çakmağın fitiliyle birlikte alevlendi. Yaratıktan gelen cılızda olsa çığlık sesi, genç kızın kulaklarına şarkı gibi geliyordu. Ani bir refleksle geriye doğru kaçındı. Canavar ellerini yüzüne kapamış bir sağa bir sola gerilemeye devam ediyordu. Su, hiç kaybetmeden dal parçasına uzandı. Üstündeki eski gömlekten bir parça yırtıp dalın üstüne sardı. Çakmağın alevi kumaşa değince artık bir meşalesi vardı.

Yaratıktan çıkan çığlık sesi iyice artmıştı. Bir faydası yoktu. Ateşin kokusunu bile ayrıt edebiliyorlardı. Kaçmaya yeltense de Su, elindeki meşaleyi ona doğru fırlattı. Alev alan yaratıktan gelen sesleri daha önce genç kadın hiçbir yerde duymamıştı. Koku leş kokusundan farksızdı. Ama dünyanın en güzel kokusu gibi geliyordu. Genç kadın hayattaydı. Bu his uzun zaman boyunca unutamayacağı bir histi. Mağara duvarlarının yanına çöktü. Birkaç damla mutluluk göz yaşı döküldü gözlerinden. Bir süre orada öylece bekledi.

Cayır cayır yanan canavar mağarayı ısıtmıştı. Bir taşla iki kuş diye geçirdi içinden, kendine az da olsa geldiğinde. Eski bir tabirdi. Yağmurun bittiğini yeni fark etmişti. Daha fazla bu yerde kalamayacağını düşünerek eşyalarını toplayıp Flynn’e her şeyi anlatmak için yola çıktı. Yer çamurla kaplıydı ama onu koruyan botlarına sessiz bir teşekkür daha yolladı.

Kapağa geldiğinde önceden eline aldığı sopaya benzer bir ağaç dalıyla demire vurdu. Hiç ses gelmedi.

“Flynn! Lütfen açar mısın? Neler olduğunu tahmin edemezsin.” Şiddetli bir şekilde vurmaya devam etti Su. Hâlâ ses gelmeyince son kez vurmak için eğildi. Kapının açık olduğunu yeni fark etmişti.

Kafası karışık bir şekilde kapağı var gücüyle açtı. Merdivenleri tek tek inerken Flynn’in belki de onun için kapağı açık tuttuğunu düşündü. Son merdiveni indi, daha önce hiç gelmediği yere bakakaldı.

Flynn’in parçalanmış bedeni sandalyenin dibinde duruyordu. Diğerleri de aynı durumdaydı. Su, ona doğru gelen iki küçük çocuğu bu sefer fark edemedi.

Elifnur Sena Dartar

Öne Çıkan Yorumlar

  1. hoş güzel bir öykü, kısa film tadında insanın zihninde canlanabiliyor, tebrikler.

  2. Avatar for ozgun ozgun says:

    Güzel bir öyküydü. Anlatım dilinizi sevdim. Eğer eleştirme yapmak zorundaysam, sonu biraz ani bitti gibi geldi. =)
    Elinize sağlık

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for OykuSeckisi Avatar for yunusemre Avatar for ozgun

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *