NOT: Bu öykü GÖK KAM adlı öykünün devamıdır.
Abuşka ve çırağı kendilerini çölde uyur halde buldu. Az önce dünyanın sonuna şahit olmuşlardı. Önce Satılmış uyanmıştı bir-iki saniye sonrada Abuşka. Şimdi ikiside uyanalı neredeyse on dakika olmuştu ama onlara saniyeler gibi geliyordu. Sonra Abuşka gözünü kendinden geçmişçesine boşluğa bakan çırağına kaydırdı. Yüzünde hafif bir öfke peyda olmaya başlamıştı. Satılmış onu görmüyordu veya göremiyordu. Neden sonra sanki ustası onu beyin gücüyle dürttü ve Satılmış olduğu yerde ürperdi. Ardından yüzünü hafifçe ona döndürdü.
– Az önce n’aptığın hakkında bir fikrin var mı ahmak.
– İstemeden oldu, yemin ederim bunu yapmak istememiştim.
* * *
Abuşka önüne çıkan ifritin başını gövdesinden ayırdı. Kesik baş aşağı doğru hızla düştü ve gözden kayboldu. Düşerken bir fıskıye gibi gökyüzüne kan fışkırtmıştı. Abuşka bu kan gölünden birkaç damlayla kurtuldu. Gök bir farklıydı bugün, Abuşka hissediyordu. Etrafa hızlıca bir göz gezdirip, hızla yukarı uçtu.
Satılmış kam uçuşuna başladığında sadece meraklı bir oğlan çocuğuydu. Tek istediği ayaklarının yerden kesilmesiydi. Coşku eşiğini aştığında bedeninin yere yığılışını tepeden izledi. Tam o anda biraz korkmuştu. Tekrar dönememe ihtimali aklına girmişti. Sonra uçtu, her şeyi unuttu. Bir kuştu artık, uçuyordu.
Ama sonra bir ifrit çıktı karşısına. Öyle iğrençti ki. Satılmış n’apacağını bilemedi. İfrit ağzını açmıştı, iğrenç dişleri Satılmış’a doğru geliyordu. Satılmış birkaç saniye öylece kalakaldı. Sonra bir ışık oldu. İfrit paramparça oldu. Her bir uzvu farklı bir yere dağıldı. Satılmış ona doğru gelen koldan son anda kurtuldu. Ama üstü başı kıpkırmızı olmuştu. Ay ışığında simsiyah görünüyordu.
Satılmış, aya doğru uçmaya başladı. Sadece orayı görüyordu. Uçmalıydı oraya. Kambur felek fena halde kendine çekiyordu onu. Birden önüne ustası çıktı.
– Senin ne işin var burada mankafa. Ben sana gelemezsin demedim mi?
Ama Satılmış onu duymuyordu. Sadece yukarı doğru uçuyordu. Tek yaptığı ve yapmak istediği buydu. Satılmış yukarı uçtu. Abuşka sinirlenmişti. Arkasından gitti ve bacağına yapıştı. Satılmış onu çekmeye başladı. Çocuğa deli gücü gelmişti. Ne kadar uğraşsa da durduramıyordu onu.
– Dur! Eşiği aşamazsın. Burası sadece boşluk, eşikten sonra birinci katman var, Ay katmanı. Ama sen geçemezsin buna yetkin yok. Gücünde olmamalı zaten.
Ama Satılmış hiç durmadı. Eşiğe geldiğinde az önce gördüğü ışığın belki yüz belki bin katı fazlası oluştu. O anda ikisi de bu ışığın Satılmış’tan geldiğini anladılar.
* * *
İşte şimdi bu çöldeydiler. Sonsuz bir hiçlik. Satılmış dünyanın sonunu getirmişti. Koca dünyada sadece onlar vardı artık. Abuşka ve çırağı Satılmış. Dünyada koskoca bir çöldü. Dünya hayatı son bulmuştu. Ama şimdi onlar n’apacaktı.
– Peki şimdi n’apacağız usta.
– Şimdi n’apacağız ha. Dünya yok oldu, içindeki tüm insanlarla birlikte. Ve bundan sen sorumlusun. Ama şuan seni öldürmememin tek bir sebebi var ya da iki. İlki sende tuhaf bir güç var. Senin seviyende biri o eşiği göremezdi bile ama sen aşmayı denedin. Ve bu bir dünyaya mâl oldu. İkincisi benden sonra türümün son ferdisin.
– Keşke bizde ölseydik. Zaten bu koca çölde başka n’apılır ki. Sonunda öleceğiz.
– Dur o kadar kolay değil. Başka bir yolda var. Senin bu gücün bizi kurtarabilir. Göğün tüm katlarını aşmamız lazım. Yedinciye kadar. Ve sonra onu da aşmalıyız.
– Ondan sonrası da mı var.
– Evet sonra cisimsizlik alemi başlıyor. İşte oraya ulaşırsak bu bedenlere de, dünyaya da ihtiyacımız kalmaz.
Abuşka ve Satılmış çölün ortasında öylece duruyorlardı. Abuşka küçük bir çardak kuruyordu. Biraz güç toplayıp yola çıkacaklardı.
– Kambur Felek’in yedi katı vardır. Soğanın katları gibi. Her bir kata bir durak, bir gezegen bulunur. Sırasıyla Ay, Utarit, Çolpan, Güneş, Sakıt, Erendiz ve Zühal. Sonra da Cisimsizlik Alemi.
– Peki oraya varınca nasıl bir hayat bizi bekliyor usta.
– Orası beni aşıyor. Ben bunları bile biraz efsaneyle karışık anlatıyorum sana. Ama inancım tam sen özel bir insansın.
– Kendimi hiç özel hissetmiyorum.
Satılmış uyudu. Rüyasında eskiden hep gördüğü gibi Aya uçtuğunu gördü. Ama bu sefer gerçek oluyordu. Yarın Ay yolculuğu başlıyordu.