Öykü

Sabahın Nabzı

İnsanlık tarihi küresel ısınmadan dert yanarken yaşanacak küresel soğumayı daha önce hayal bile etmemişlerdi. Son yıllarda sayısı fazlaca artan depremlerden midir, dünyanın üzerinde yaşanacak yaşamların vadesi dolduğundan mıdır bilinmez. Bir sabah, sabah dediğime bakmayın saatler birbiri ardını kovalayarak normal insanların sabah dediği saatlere gelindiğinde henüz sabah olmamıştı. Yani güneş doğmamış ve hava aydınlanmamıştı demek istiyorum. O gün insanlar ne olup bittiğine anlam veremediler. Herkes saatlerin ileri geri alınma olaylarının sebep olduğu bir şeyler oluyor zannettiler, telefonlara sarıldılar. İlk birkaç saat gülümseyerek sosyal medyalara fotoğraflar konuldu. Devletler acil durum ilan edip toplantılar yapmaya çalıştılar. Kimsenin böyle bir şey için planı yoktu, akla hayale sığmaz bugünlerin çabuk bitmesini hayal ettiler.

Birkaç gün içinde bu sonu gelmez eziyetin nerelere varacağını düşünmek insanları korkutur olmuştu, üstelik bu küresel soğuk yalnız bir yerde değil koca dünyayı etkiler nitelikte olduğu için ne elektrik, ne de doğalgaz rezervleri buna dayanabilecek değildi.

En başta güle oynaya evde filmler izlenerek geçirilen saatler, devletlerin enerji tasarrufu altında enerjileri kısmalarıyla devam etti. Gün geçtikte toplu alanlarda bir arada bulunarak zaman geçirilmeye başlandı. Sonrasında aslına bakarsanız devlet denen şey de kalmadı diyebiliriz, çünkü artık kimse ne toplantı yapabilirdi, ne fabrika çalıştırabilirdi. İşleyen bütün sistemler yavaş yavaş durdu, insanlar önce var olan her şeyi tükettiler sonra hiçbir şey için kıpırdayamayacak hale geldiler. Dünyanın nabzı yavaşlamaya başladı.

Üstelik güneşin doğmaması beraberinde karanlığı da getiriyordu. Sanki gezegen dünya yataklara düşmüş ve gözünü açamaz hale gelmişti, oysa yanı başına bir sıcak çorba getiren olsa toparlanacaktı. Derken insanlar soğuktan hastalandıklarını bile anlayamaz derecede uyuştular. Keşke bir şey olsa da zaman dursa diyen bütün insanların duaları bir anda kabul oldu. Ölmek istemeyen ve sonsuza kadar yaşasaydık birlikte hayalleri ölümle yaşam arasında, bir buzdolabı rafında devam etti. Artık kimsenin kimseyle kavgası kalmamıştı, bütün sorunlar çözümlenmişti. Biliyorum hepiniz “ne oldu da” kısmını bekliyorsunuz.

Sabahlardan bir sabah, ki dünya bu sabahı çok özlemişti. Aslında hemen bir sabah içinde her şey olup bitti de diyemeyiz, evvel zaman içinde, birkaç sabah içinde. Bütün nabızlar yeniden atmaya başladı. Bunca zamanlık uykunun getirdiği yorgunluk haliyle önceleri kimseler uyanamadı. Günler ardı ardını kovaladı. Herkes hafızası şu son günleri hatırlayamaz şekilde uyandılar. Ne olduğuna anlam verebilen yoktu, aslında sorgulayan da yoktu.

Sanki gün ortasında uyuyakalınmış da uyanıp işlere devam edilmiş gibi yola devam edildi. Ama bu dondurucu virüsün bir yan etkisi oldu. Parmakla sayılır kişi bir şeylerin ters gittiğine emindi, sosyal medyalardaki paylaşımlar incelendi ama hatırlayamadılar. Dünya kendi kendine bir coffee break vermişti belki de ice latteli. Birkaç gündür yeni bir döngü içindeyiz, güneş yine doğmadı ve aslında size daha fazlasını anlatmak istiyorum ama şuan yine nabzım yavaşlıyor. Tekrar geri dönebilir miyim bilmiyorum. Sanırım uyuyaka…

Elif Çelebi Demir

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *