Su biraz bulanık. Dibi görünmüyor. Ve biz dibi görünmeyen her suyu derin sanacak kadar tuhafız. Sandalımız sallanıyor. Birbirimize tutunuyoruz. Düşersek bulanacağız. Bunu bizim kadar su da biliyor. Altımızdaki sıvı bir süreliğine netleştiğinde biraz seviniyoruz. Netlik halkalar halinde geliyor ve su netleştikçe sandalımız yükseliyor.
Uçan bir sandalı garipsemek kitabımızda yok. Sandal yükseldikçe manzara genişliyor, dünya ufalıyor. Varayazdığımız Rıhtım’ı ve arkasındaki evreni gözlüyoruz. Buraya nerden geldiğimizi hatırlamıyoruz. Önemi yok. Kaybolmak öykü anlatmak için yeterli bir sebep.
Rıhtım’ın arkasındaki öykülere bakıyoruz. Hepsinin dumanı tütüyor. Taze sıkılmış. 12 kadar öykü sıraya geçmiş, uçan sandalımızın altına sürtünüp duruyor. Sabır artık tükendi.
– Kalemlik ve Lamba adlı öyküsü ile Arif Anıl Özdil
– Jim ve Gölün Altı adlı öyküsü ile Bekir Atakan Hatunkız
– Kâbus adlı öyküsü ile Didem Sayat
– Çölün Dalgalarında adlı öyküsü ile Erdal Gencer
– Göl Ruhu adlı öyküsü ile Hilal Onay
– Harekât-ı Ejderha adlı öyküsü ile Mehmet Berk Yaltırık
– Yaşam Uğruna adlı öyküsü ile Mustafa Güngören
– Ceza adlı öyküsü ile Nihan Kabalak
– Sandaldayım Deva Bulamam adlı öyküsü ile Selahattin Samet Demir
– Kuzu Kokoreç İyi Kokoreçtir adlı öyküsü ile Selçuk Gökhan Kalkanoğlu
– Elodia adlı öyküsü ile ULZ
Murat Turan “Sandal” teması için çizdi. Kendisine bu güzel katkısı için teşekkür ediyoruz. Gelecek ayın teması ise “KAMBUR”. Öykülerinizi mart ayının ikinci haftasına kadar oykuseckisi@gmail.com mail adresine gönderebilirsiniz.
Yükselin!
Onur “DarLy OpuS” Selamet