Bir varmış bir de yokmuş
Gökyüzünde gezen ejderhalarla,
Pis kokular saçan troller çokmuş
İnsanların elleri bol, gözleri tokmuş
Çocukları memnun etmek kolay,
Yetişkinleri ikna etmek her zamanki gibi zormuş
İşte öyle zamanlardan birinde,
Kayıp Rıhtım isimli gemide
Kaptanmış Magical dedikleri büyücü
Gemi üstünde gezerken senelerce
Bütün diyarlara yayılmış ünü
Her durduğu limandan
Birkaç konuk alırmış gemiye
Uzun yıllar böyle yaptığından
Yer kalmamış yeni bir misafire
Bir hokus, pokus bir de
Hazır oluvermiş yeni bir gemi
Dolup taşmış o da kısa sürede
Pek çok kez geçmiş denizi
Gemilerden inenler olurmuş bazen
Bazılarıysa hep oradaymış
Bu masalı anlatırken
Onları es geçmek olmazmış
Tüyleri rengarenk bir papağanmış
Geminin yardımcı kaptanı
Diğer papağanlardan farklıymış
Tekrar etmezmiş öyle her lafı
Yolcular pek severlermiş
İsmi Amras olan bu papağanı
Çünkü efsunlu sözler söylermiş
Ve hoşgörülü davranırmış onlara karşı
Geminin diğer yardımcı kaptanı
Fırtınakıran adlı denizkızıymış
Bu tatlı dilli deniz canlısı
Yolcular için elinden geleni yaparmış
Bazı zamanlar dalgalanırmış deniz
Bazen de büyük fırtınalar koparmış
O zaman dans edermiş denizde bu kız
Ve sular durulur, fırtınadan eser kalmazmış
Geminin hemen üzerinde
Uçan bir halıdan söz edilirmiş
Bu Alaaddin falan değil de
Yüceler yücesi Bilge Mit’miş
Rubailer okuyup içki içen
Bir de sarhoş varmış gemide
Sözlerine biraz kulak veren
Başlarmış az da olsa düşünmeye
Başka bir şeyi olmadığından
Kaybetmiş adının son harfini kumarda
Ve o günün hemen ardından
Adı şöylece kalmış: Canina
İki elinde iki kılıç olan
Arlinon adlı sanatkâr yolcuymuş
Bulutları kesermiş suya gebe kalan
Yağmur yağdırabilen bir insanoğluymuş
Ellerinde kalem olansa
Çok iyi bir uydurukçuymuş
Kimmiş diye merak eden varsa
Söyleyeyim hemen, Darly Opus’muş
Elbette ki gemideki yolcular
Sınırlı değilmiş bu kadarla
Ama zaman olduğu için dar
Ufaktan geçelim biz masala
Akşamları düzenlenen şenlikte
Anlatılırmış öyküler
Kimi rivayetlere göre de
İnciye dönüşürmüş hikâyeler
Pek çok yolcu varmış öykü anlatan
Ama inci saçanları endermiş
Gel zaman git zaman
Birileri en güzelleri sermiş
Kaptanın en çok değer verdiği
Ceviz ağacından oymalı sandık
Açmış ağzını, yutmuş incileri
Sonra söylediği tek bir “Hık.”
Düştükleri zaman yolcular
Peşine mücevherlerinin
Sandık kaybedivermiş dengesini
Boylamış dibini denizin
Yolcular endişelenmiş haklı olarak
Servetlerini kaybetmişler
Ama kaptanın büyücü olduğunu hatırlayarak
İçlerine su serpmişler
Magical, “Bulurum,” demiş
“Getiririm incilerinizi
Ama biraz mühlet verin
Azıcık bekleteceğim sizi”
Sonra kaptan bir iksir hazırlamış
Biraz dereotu biraz atkuyruğu
Ve türlü sihirli sözcüğü karıştırıp denize atmış
Bulmuş iksir doğruca sandığın yolunu
Açılmış sandık, mücevherler saçılmış
Etrafa enfes bir koku yayılmış
Burnu çok keskin olan üç turuncu balık
O yöne doğru yanaşmış
Bakmışlar ki ne görsünler
Bir sandık dolusu kurtçuk
Bir çırpıda afiyetle yemişler
“Oh,” demişler, “doyduk.”
Bu üç balığın rengi
Birden dönmüş kırmızıya
Sanki vahiy gelmiş gibi
Yüzmüşler gemiden tarafa
Suyun üstünde zıpladıklarından
Kaptan fark etmiş bunları
“Haber var sandıktan.
Takip etmeliyiz balıkları.”
Yüzme bilenler ve Fırtınakıran
Yüzmüşler izinden balıkların
Bulunca sandığı tutmuşlar kulplarından
Çıkarmışlar gemiye: “Haydi toplanın.”
Yolcular incilere kavuşmuş
Mutluluk almış endişenin yerini
Kaptanın gözleri sevinçten dolmuş:
“Hiçbir şey yıldıramaz bizi.”
Şenlikler eskisi gibi devam etmiş
İnciler de aynı şekilde birikmeye
Herkes muradına ermiş
Biz de çıkalım kerevetine.
- Begil Oğlu Emren - 15 Haziran 2015
- Ölmek ya da Ölmemek - 10 Ağustos 2011
- Kaptanın Sandığı - 15 Temmuz 2011
- Kötücül Bir Masal - 13 Eylül 2010
- FRANNY - 9 Ağustos 2010
Bardes deyince o her zamanki kadar harika olan, adeta bir destanı andıran şiirleri geliyor. Bir savaş ezgisi, bir destan ya da bir şiir olabilecek bu yazıları sanırım Rıhtım’da başka hiç kimse bu kadar başarılı yazamaz.
Okurkun öyle keyif aldım ki, bir yandan tempo tuttuğum bile söylenebilir. Cümleler adeta dans ediyordu ve yazı kendine has bir ezgiye sahipti. Dahası, hayalgücünüzü bu ezgisellikle birleştirmeniz de yazınızı eşsiz yapmış. Cümleler ardı arkası gelmez bir şekilde akarken, hayalgücünüzle kişilere biçtiğiniz rol ve biçimler de insanı okurken tebessüm ettiriyor.
Ellerinize sağlık. Her zamanki kadar harika bir yazıydı.
Not: Denizkızı demek? Sevdim bunu :P.
Farklı bir bakış açısı, seçkide alıştığımızın dışında bir tarz; fakat sonuç enfes derecede güzel olmuş. Kısa bir olayı anlatıyor olmasına rağmen sonuna gelene kadar insanın gülümsemesini yüzünden silmeyen bir eser desem doğru olur sanırım. Sitenin ‘demirbaş’ olarak tabir edilebilecek şahıslarına yapılan tasvir ve göndermeler de yerinde ve çok hoş.
Elinize sağlık. 🙂
Selamlar Burcu!
Yüzümden düşmeyen bir gülümsemeyle okudum “Kaptanın Sandığı”nı. Sevimli bir tadı vardı anlatışının. Göndermelerin de çok başarılıydı. Özlemişim seni okumayı.
Kalemine sağlık. 🙂
Seçkideki diğer hikayelerin yanında doğrusu şiiriniz bambaşka bir havayla duruyor. Hem sizin kaleminizden kaynaklanan bu hava hem de şiirsel anlatım kullanmanızdan kaynaklanıyor olabilir. Öyle yada böyle dudaklarımda enfes bir tatla bitirdim şiiriniz okumayı.
Kaleminize kuvvet ^^
Böyle bir anlatım ile ilk defa karşılaşıyorum sanırım ve çok hoşuma gitti. Masalsı ve duru bir anlatım ile bir konuyu işlemek ve bunu dizelere dökebilmek herkesin yapabileceği birşey değildir diye düşünüyorum ve o yüzden saygı ile önünüzde eğiliyorum. Kayıprıhtım’dan kişileri bu versiyonu ile oldukça beğendiğimi de söylemeliyim. Elinize sağlık.
Rubailer okuyup içki içen
Bir de sarhoş varmış gemide
Sözlerine biraz kulak veren
Başlarmış az da olsa düşünmeye
Başka bir şeyi olmadığından
Kaybetmiş adının son harfini kumarda
Ve o günün hemen ardından
Adı şöylece kalmış: Canina
Bu kısım şahane olmuş. Eline sağlık.
“Bardes’in masalsı anlatımını seviyorum ve okumayanlara laflar hazırlıyorum.” diye boşuna dememişim değil mi? Hehehehe.
Ellerine sağlık!
Tek kelimeyle ama gerçekten tek kelimeyle muhteşemdi yazınız. Şiirsel öyküleri çok seviyorum ben zaten. Onun için çok büyük bir zevkle okudum.
Şu yorumları görmek beni nasıl mutlu etti bir bilseniz? Yonca tarlasındaki eşek gibiyim şu an resmen-kocaman bir sırıtışla bakıyorum- :). Hepinize çok teşekkür ederim ^^
Madem temamız Rıhtım, yolculara da selam durmadan geçmeyeyim dedim. Gülümsetebilmişim, ne mutlu bana :).
Not: Hakan abi, baskı yapmasan zor yazardım, teşekkürler 😀
Çok tatlı olmuş 🙂
Yüzümde kocaman bir sırıtışla okudum ve sonuna gelinceye dek de kaybolmadı bu gülümseme. Canina’yı anlatışından mı bahsetsem, Fırtınakıran’ı mı yoksa DarLy’yi mi? Her biri birbirinden güzeldi. Hikaye ise ayrı bir eğlenceliydi.
Ellerine, aklına ve hayal gücüne sağlık sevgili Bardes!
Böyle güzel yorumlar almak beni gerçekten çok mutlu ediyor ve o kocaman sırıtışlar bana bulaşıveriyor 🙂
Değerli yorumun için çok çok teşekkür ediyorum mit!