Öykü

Bin İkinci Gece Masalı: Yasak Elma

Kötü kalpli hükümdar Åžehriyar elleri zincirle baÄŸlı Åžehrazad’ın yanına oturup “Bugün bana anlatacak masalın yok mu?” demiÅŸ çirkin bir sesle. Åžehrazad, “Elbette var fakat biraz hüzünlü ve kısa bir masal öncekilerin aksine yine de dinlemek ister misin?” Åžehriyar başıyla onaylamış. Ve Åžehrazad bir gece daha nefes almaya devam etmek üzere masalını anlatmaya baÅŸlamış:

Bir ağacın binlerce meyveye ev sahipliği yaptığı dünya kadar büyük gövdesi olan çölde üstü toz ve bere içinde kalmış yağız bir delikanlı ayaklarını sürüyerek ağaca doğru yürüyormuş. Birden önünde güzeller güzeli manolya çiçeği açmaya başlamış.

Delikanlı susuzluktan kapanmaya yüz tutmuş siyah gözlerini açık tutmaya uğraşarak ayak ucunda yeşeren çiçeğin ışıltısını hayranlıkla izlemeye koyulmuş. Çiçeğin en iç katmanında bir insan yüzü çıkmış delikanlı halis gördüğünü sanmış fakat öyle bir gerçekmiş ki rüyalar bile görse çiçeğin bu güzelliğini, gizemli gerçeğini yansıtamadığı için derin bir kıskançlık duyarmış. Delikanlı hayretler içinde yere eğilmiş fakat çiçek delikanlı üstüne eğilir eğilmez delikanlının iki adım gerisine kaçmış.

Delikanlı aldırmayarak çiçeğin durduğu yere yürümüş yine üzerine eğilmiş. Çiçek tam o anda yine iki adım geriye atlamış delikanlı yine aldırmayıp çiçeğin peşinden yürümeye devam etmiş. Delikanlı her çiçeğin üzerine eğildiğinde çiçek iki adım geriye atlıyormuş.

Nihayet delikanlı yorulduÄŸunda, “Neden yaprağında yüzümü gezdirmeme, mis kokunu içime çekmeme izin vermiyorsun?” demiÅŸ sitemle.

Çiçek gözlerini delikanlının gözlerine kenetlemiÅŸ, “Beni sevdin mi ey delikanlı?” demiÅŸ ÅŸarkı söyleyen ince bir tınıyı andıran, hayallere daldıran sesiyle.

Delikanlı, “Elbette sevdim fakat çiçekler koklayınca yüreÄŸimde daha unutulmaz bir yer kaplar seni unutmamı ister misin? Lütfen izin ver bir kez olsun koklayayım seni.” Çiçek yaprağına rüzgâr deÄŸmişçesine kımıldamış ve yine aynı ince sesiyle cevap vermiÅŸ. “Ben daha önceden gördüğün çiçeklere benziyor muyum delikanlı? Koklamayınca unutulur muyum? GüzelliÄŸim o hayran olunası bakışlarında biraz olsun kalamaz mı?”

Delikanlının içi kıpırdamış bu sözler karşısında. Bakışlarını çiçekten ayırmayarak, “Uzun bir yolculuÄŸum oldu binlerce çiçek gördüm de senin gibisiyle ilk kez karşılaşıyorum. Derin bir güzelliÄŸin var fakat yine de elimde deÄŸil kokuna duyduÄŸum derin merak bir an için azalmadı. Lütfen izin ver koklayayım seni?”

Çiçek gün ışığını andıran bir parıltıyla ışıldadı. “Merak… Bedbaht bir duygudur delikanlı sonu mutlak bencilliktir bundan kaçın piÅŸmanlık duyma sonunda gözlerin yer etsin benliÄŸimde ve benliÄŸim yer etsin zihninde yıllar boyunca.”

Delikanlı hüzünlü bir bakış savurdu çiçeÄŸe. Sessizlikte saatler geçip gitti. GüneÅŸ terk etti iki sevgilinin birbirine kenetlediÄŸi ve kelimelere gerek duyulmadan binlerce hissin tarif edildiÄŸi o ana. Ay geldi yarısını sevgilisiyle bölüşmüş bir surette ve devraldı güneÅŸten binlerce tarif edilmemiÅŸ hisse yuva olmuÅŸ o ânı. Delikanlının göz bebeÄŸi yanağına bir yaÅŸ kondurdu hafif ve sıcak. Çiçek yaşın yüzde süzülüşünü seyretti. Beyaz dudaklarını ayırdı birbirinden ince sesiyle baÅŸlayıp konuÅŸmaya, “Bu gece senin yanında kalmak istiyorum delikanlı bir sevgilinin sevgilisinden baÅŸka gidecek yeri yoktur öyle deÄŸil mi?”

Delikanlı olduÄŸu yere oturdu aralarında iki adımlık yer vardı. Delikanlı kırgın bir sesle “bir sevgili sevgilisinin yanındayken bile onun gönlünden uzaksa yan yana olmanın lüzumu var mıdır? Çiçek ayın yarım vuran ışığında gözleriyle dans etti. “Gönle kurulan yer görünmediÄŸinden olacak her sevgili yerini yadırgar bu gecelerde.”

Delikanlı içine gömülen sesiyle “Neden?” diyebildi. Hüzün ile dolu olan ruhu göz yaşıyla dışarı vurmuÅŸtu bu hüznü. Çiçek delikanlının içine iÅŸleyen bakışlarında kahroluyordu, göz yaÅŸları sanki kendi yaprağında savruluyor, köküne saplanıyordu.

Derin bir iç çekiÅŸin ardından “kaybetmek” çıktı beyaz dudaklarından. Delikanlı anlam veremeyerek, “Neyi kaybetmek sevgilim, neyden bahsediyorsun?” Çiçek dışa doÄŸru açılan incecik yapraklarını ahenkle hareket ettirip, “Bir sevgilinin sevgilisini kaybetmesi hazin deÄŸil mi?” Delikanlı başıyla onayladı. Çiçek “Bana yemin et sevgilim, ÅŸimdi yanında uyuyacağım fakat beni asla koklamayacak yanıma iki adımdan az yaklaÅŸmayacaksın sana güvenmek istiyorum.”

Delikanlı, “Yemin ederim sevgilim, seni koklamayacağım hatta gece boyu uyumayıp seni izleyeceÄŸim. Seninle geçirdiÄŸim dakikalar yer etsin zihnimin bilinmeyen köşelerinde, kalbimde yeÅŸersin güzelliÄŸin.”

Çiçek delikanlının bu sözleri karşısında huzurla yapraklarını içine kıvırıp uyumaya koyuldu. Delikanlı bakışlarını çiçeğe kenetledi, ruhunu kapladı aşkı, zihninde yer etti bu anı. Ay bile geceyi terk ettiğinde delikanlı sevgilisine bakarken ışıyan gözleriyle hâlâ bakmaya devam ediyordu yanında olan o güzelliğe. Bir diken parçası yetti yanında. Sesi yoktu, ışığı yoktu ortaya çıktığında.

Delikanlı yanlışlıkla parmağına ucu deyince fark etti onu. Dikenin ucunda bir insan yüzü belirdi. Çirkin bir varlıktı. Kısık ve çatallı sesiyle konuÅŸmaya baÅŸladı, “Sevgilinin sahiden seni sevdiÄŸini nereden biliyorsun?” Delikanlı bakışlarını çiçekten ayırmayarak, “Bunun bilmekle ilgisi yok bu ruhunu, benliÄŸini kaplayan delice bir histen baÅŸkası deÄŸil.”

Diken güldü. Çirkin bir gülüştü bu. Delikanlı aldırmayarak sevgilisinin güzelliÄŸinde bakışlarını gezdirdi, hayallere kapıldı. Diken sessizliÄŸi bozup, “Bu çiçeklerin her birinin cenneti andıran kokusu olurmuÅŸ sahiden öyle mi?”

Delikanlı yüzünü buruÅŸturdu, bakışlarına hüzün çöktü, “Bunu bilmeyi ne çok isterdim.”

Diken, “Niye bilmeyesin ki? Yanında var bir tane yaklaÅŸ ve kokla seni durduran yok.”

Delikanlı dikene baktı, “Ne yazık ki sevgilim buna izin vermiyor.”

Diken sessizlikte kaybolan sesiyle, “Yoksa seni sevmiyor mu?”

Delikanlı irkildi, “Onu da nereden çıkardın?”

Diken devam etti, “Senin isteklerinin bir önemi olmadığından ufak bir kokuya ÅŸahit olmanı bile istememiÅŸ bu seni sevmediÄŸini göstermez mi?”

Delikanlı istifini bozmadan, “Alakası yok sevgilimin bir bildiÄŸi var ki izin vermiyor.”

Diken gözlerini kıstı, “Tabii tabii, öyledir ama gördüğün üzere çiçek derin bir uykuda biraz yaklaÅŸ ve kokla ne olur ki en fazla.”

Delikanlı hayır dese de diken delikanlının ağzından girip burnundan çıkmış. Delikanlı yine de yeminini unutmamış. Diken en sonunda ayrılmış yanından. Güneş gelmiş en tepeye yerleşmiş. Gün ağarmış. Delikanlının zihninde dikenin sözleri dalgalanmış, durmuş. Kendi arzusunun kurbanı olup verdiği yemini hiçe saymış. Eğilip çiçeğin kokusunu içine çekmiş. Çiçek anında uyanmış ışığı, rengi yavaş yavaş siyaha dönerken her zerresi birbirinden ayrılmaya başlamış.

Kırgın ve aÄŸlamaklı sesiyle, “Sana güvenmiÅŸtim aÅŸkına inanmıştım fakat… Fakat…” sözlerinin sonunu getiremeden yerde açılan oyuÄŸa siyah ve solgun yüzüyle düşmüş. O düştüğü an oyuk yok olmuÅŸ. Delikanlının yüzünü periÅŸan bir hal kaplamış. Günler boyunca gözlerinden yaÅŸ eksik olmamış. Sevgilisine ettiÄŸi ihaneti yedirememiÅŸ. Ruhu derin bir acıyla dolmuÅŸ. Kendini toparlayıp ayaÄŸa kalkmış.

Çiçekle karşılaşmadan önce yürümek üzere olduğu ağaca doğru yol almış. Ağaç günler, aylar yıllar uzaktaymış. Çok yürümüş, attığı adımda ettiği ihanet peşini bırakmamış. Ağaca gelmiş nihayet meyveye anlatmış benliğini yiyip bitiren acıyı.

Meyve, “O çiçeÄŸi bilirim daha nicesi seninki gibi bir aÅŸka tutulmuÅŸ hepsi aynı ihanete uÄŸramış yine de akıllanmayıp birilerine güvenmeye devam etmiÅŸ görüyorsun ya bugün olmuÅŸ ders almamışlar.”

Delikanlı yaÅŸ dolu bakışla, “Suç çiçeÄŸin deÄŸil dikenin, diken gelip aklımı çeldi.”

Meyve gülmüş, “O dikeni de bilirim sözünde duramayan, onlara verilenle yetinmeyen kendi arzusuna esir olan âşıklar ettiklerini kendilerine konduramadığından uydurmuÅŸtur.”

Delikanlı daha delice aÄŸlamış, “Çok çaresizdim çok istedim kokusunu içime çekmeyi.”

Meyve, “Ä°stediÄŸini yaptın ya sonunda daha niye mutlu olmuyorsun?”

Delikanlı, “Bu ÅŸekilde olsun istemiyordum ona âşıktım.”

Meyve, “AÅŸk araya bencil arzular girdiÄŸinde yitirilir fakat kendisi de öyledir zaten.”

Delikanlı meyveye bakıp, “Åžimdi ne yapacağım?”

Meyve, “Çaresiz bir arzunun kurbanı oldu aÅŸkın. Kabullenip yola devam etmeli.”

Delikanlı meyveye hak verdi. Onu ve sevdiğini mahvetmişti elleriyle. Bu aşk pesini bırakmazdı biliyordu kabullenmek ve var olan arasında süregelen bir savaş vardı. Delikanlı çoktan mağlup taraftaydı. Çantasına acısını alıp hızlı adımlarla yola koyulmuştu bile.

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Öncelikle söylemeliyim ki konuya, temasıyla, diliyle, anlatımıyla uygun bir öykü olmuş. Bir bütün olarak ele aldığımızda güzel bir hikaye yazmışsınız. Elinize, kaleminize sağlık. Ama bazı eksiklikleri de söylemem gerektiğine inanıyorum.
    Bence, bazı yerlerde olması gereken virgüller yoktu. Bu da okumayı ve anlamayı zorlaştırıyordu. Bunu noktalama işaretleri konusunda eksiklerinin olduğunu bilen ben söylüyorum, varın durumu siz hesap edin.
    Bir ağacın binlerce meyveye ev sahipliği yaptığı(,) dünya kadar büyük gövdesi olan çölde (:wink: üstü toz ve bere içinde kalmış(,) yağız bir delikanlı(,) ayaklarını sürüyerek ağaca doğru yürüyormuş. parantez içerisine koyduğum virgüller gerekiyordu sanki.
    Delikanlı(,) susuzluktan kapanmaya …
    Güneş gelmiş en tepeye yerleşmiş. Gün ağarmış. Burada da sıralama ters olmuş sanki
    Gün ağarmış. Güneş gelmiş en tepeye yerleşmiş. Bir daha okuyunca sizde fark edeceksiniz…
    Tekrar elinize sağlık diyorum…

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

1 cevap daha var.

Yorum Yapanlar

Avatar for OykuSeckisi Avatar for azizhayri Avatar for nymphe