Öykü

Hayırlı Kâbus

Uzun zaman önce çok çok uzak bir galakside bir laboratuvarda çalışan bilim adamları sevinç içindeydiler. “Başardık,” dedi bilim adamlarından biri. “Başardık,” dedi diğeri daha yüksek bir sesle. Üçüncüsü coşkusunu daha açık belli etti sevinç çığlıklarıyla söyledi “Başardık” kelimesini. Biliyordu ki klonlayacakları Liderleriydi ve yüce biriydi hatta Yüceler arasında da lider olduğu gibi liderler arasında da yüceydi. O yüce şahsiyet nezaket göstermiş şu an kendilerini izliyordu. Artık kendisi de gezegeni de daha rahat ve daha mutluluk içerisinde olacaklardı. Sonuçları gördüğünde, “Tam kapasite ile üretime başlayın,” dedi. Liderin içi rahattı.

Bir zaman önce Gezegenin lideri, yakınlarına dert yanmıştı “Çok istediğim halde halkıma yeteri kadar yararlı olamıyorum” diye. Yanındakilerden biri

“Keşke sizden daha çok olsa demişti yaranmak için.”

Bir diğeri, “Neden olmasın başka gezegenlerde bu kopyalama işi yapıldı ve başarıldı.” diye hayırlı müjdeyi vermişti o çok sevdiği liderine. İşte o zaman bu Klonlama yani kopyalama işini yapan dış dünyalardan gerekli bilim insanları transfer edilmiş sonuçta da işlemler başarılmıştı. Ve iş Gezegen halkına hayırlı müjdeyi ilan etmeğe kalmıştı. Haber tüm basından, radyodan, televizyondan, internetten ve İlanlardan ilan edildi.

Genç adam yataktan kalktı. Sessizce yüzünü yıkadı ve tıraşını oldu. Ardından her zaman olduğu gibi kahvaltısını hazırladı. Mutfak masasına dizdiği tabaklardan aldığı peynirle zeytinle, akşamdan kalan ekmeğini atıştırmaya başlamıştı.

İyice uyanmıştı, takım elbisesini giydi, takımına uyan kravatını taktı. Önce dairesinden, ardından apartmanından çıktı. Hemen kapısının önünde duran arabasına bindi ve trafik yüzünden kısa bir mesafeyi en uzun sürede kat edeceği yolculuğuna çıktı. İşte o zaman aklına bu sabah merkezde önemli bir toplantıya katılacağı gelmişti. İyi ki takım elbise giymişim diye aklından geçirdi.

Eyalet merkezindeki merkez binasına vardığında dalgınlığı hâlâ sürüyordu. Önce ara sokakların birine, yolun uzak olmasına aldırmadan arabasını park etti. Çünkü merkezin otoparkında her zaman olduğu gibi yer bulamamıştı. Ardından kocaman binaya girdi. Yolda gördüğü ve hemen her yerde bulunan tanıtım levhalarında hep gördüğü yüzü tekrar gördüğü için ilanlarda ne yazdığı konusunu pek önemsememişti.

Doğrudan toplantı salonuna girdi. İçerisi oldukça kalabalıktı, eyaletteki amirle, bürokratlar, müdürler, şefler hep toplanmıştı. İnsanlar kendi aralarında hararetle konuşuyorlardı da ne konuştuklarını anlamamıştı. Bir şeyleri kaçırmış olabileceği aklına geldi. Sessizce aralarda boş bir koltuk buldu ve oturdu. Her zaman olduğu gibi ne önlerde ne de arkalarda oturmamıştı. Prensip olarak anlatılanları zorlanmadan dinleyebileceği kadar yakına, göze batmayacağı kadar uzağa oturdu. Yukarıda sahnede konuşmayı yapacak olan kişiler için hazırlanmış geniş ve görkemli bir masa vardı. Ve masanın ötesinde altı koltuk vardı. Vali Bey’e, Belediye Başkanı’na, Güvenlik Müdürü’ne, Adalet İşleri Başkanı’na ve Sağlık Müdürü’ne ve Eğitim İşleri Müdürü’ne ayrılmıştı bu koltuklar.

Önce Vali Bey geldi. Adam valiyi görünce afalladı bir yanlışlık olmalıydı. Teşrifatçı doğru kelimeleri kullanmış il valisini tüm üstün özellikleriyle takdim etmişti ama içeri Lider girmişti. Toplantıya katılanları selamladı ve yerine oturdu. Ardından Belediye Başkanı, adı soyadı ile takdim edildi ve gene içeriye lider girdi. Sadece farklı tutumu olduğu için spor kıyafetler giymişti. Ve Belediye başkanında da ardından gelen Güvenlik Müdürü’nde de aynı durum yaşanmıştı. Sırayla herkes çağrıldı ve her seferinde aynı durum yaşandı. Karşılarında farklı kıyafetler giyse de altı lider oturuyordu. Salonda oturanlar ayağa kalktılar ve idarecilerini alkışlamaya başladılar. Adam dayanamadı ve yanında duran kişiye sordu.

“Üstadım,” dedi adam, gayet sakin ve mutlu bir ses tonunda, “bilim adamlarımız klonlamayı başardılar ve artık valilerimiz, Güvenlik, Eğitim, Adalet, Sağlık müdürlerimiz bütün önemli yöneticilerimiz Liderimizin klonlarından oluşacak.” Adam yerinden doğruldu ağzından dökülen korkunç bir ‘Hayır’ büyük salonda yankılandı.

“John,” dedi yanındaki ses, “neler oluyor?” İşte o zaman gözlerini açtı ve güzel karısını hemen yanında gördü. “Hadi,” dedi, “yerinde yat, birazdan ben de geliyorum.” dedi karısı hemen yanında oturduğu koltuktan. Alaycı bir sesle devam etti, “Biraz önce başlayan Star Wars filmini 25. defa izlerken uyuyakalmıştı anlaşılan.” Adam iğnelemeyi anlamıştı ama aldırış etmedi, derin bir oh çekti alnında biriken terleri silerken. Uzaktan kumandayı eline aldı, TV kanallarında dolaşmaya başladı. Özellikle haber kanallarına bakıyordu. Ekranda dolaşırken rast geldiği Eyalet valileri, senatörleri hâlâ eskisi gibi duruyordu. “Anlaşılan çok hayırlı bir kâbus gördüm.” dedi.

Cevdet Denizaltı

Ben Cevdet Denizaltı; tercih ettiğim şekilde olursa Aziz Hayri. İzmir’de Eşrefpaşa’da doğdum. Önce Çınarlı Endüstri Meslek Lisesini sonra Erkek Sanat Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdim. Makine Teknolojisi bölümü öğretmeni olarak görev yapıyorum. Okumayı, araştırmayı, yazmayı seviyorum. Tür ayrımı yapmam, bilimkurgu, fantastik kurgu ve tarihi romanlar favorim. Poe ve Tolkien hayranıyım.