-“Sana söylemek istediğim birkaç şey var.”
-“Sırası mı? Gitmemiz gerekiyor.”
-“Aslında iki şey var hayatım. İlki seni ilk günkü gibi seviyorum. Ve ikinci olarak şey… bunu söylerken bilmeni isterim ben…”
-“Sana gidelim dedim. Seslerini duyabiliyorum.”
-“Evet ben de. Ama sonsuza kadar kaçamayacağız değil mi? Önünde sonunda yakalanacağım nasıl olsa. Bu gün ikimiz aaa şey üçümüz için yapmam lazım bunu.” diyerek elini kadının karnında gezdirdi.
-“Sana gidelim dedim, çöz beni lütfen!”
-“Şiişşş. İpler şimdi nasıl oldu? Çok sıkmamaya çalıştım. Acıtırsa haber ver, yumuşatırım.”
-“Seni seviyorum. Sen…”
-“Kendini zorlama, bazen sadece kabul edersin. Korkmuyorsun değil mi?” Başını yana çevirip havayı içine güçle çekti. Onları hissedebiliyordu.
-“Birlikte…”
-“Evet bir tanem korkma, sadece biraz ses gelecek. Ama o adi adam ve ailesi sizi rahatsız edemeyecek.” Ayağa kalkıp pencerenin önünde durdu. Karanlığın içinde beliren kırmızı noktalar dişlerini gürültüyle sıktırdı.
-“Şimdi gitmem lazım. Onları başka tarafa çekeceğim, üzerine sıktığım koku köpeklerden gizlenmeni sağlayacak. Ne yapman gerektiğini biliyorsun değil mi?”
-……
-“Hayatım, lütfen!” Kapının birkaç adım gerisinde sırtı kadına dönük olarak durdu. Hızla solumaya başladı.
-“Tamam. Senin…” ağlamaya başlayan kadın bağlı ayaklarını karnına çekti.
-“Evet, son bir kez daha söyler misin?” Alnından beliren terler gömleğini nemlendirmeye başladı.
-“Beni kaçırdığını ve korktuğumu… ama korkuyorum zaten. Gitme!”
Adam gülümseyerek ellerine baktı. Parmakları uzuyordu. Genişlemeye başlayan omuzları gömleğini zorluyordu. Pantolonunun baldır kısımları yırtılmaya başlamıştı.
-“Bir de derken durdu.” Sesinin kalınlığı kendisine olan güvenini geri getirmişti. Ama kadının sesinden korkmadığını biliyordu. Korkunun kokusunu alabilmeyi seviyordu. Kadın bir an inledi.
-“Bebek.” dedi.
-“Evet, kızımız. Her şeyi hissedebiliyor. Ona nefret etmemeyi öğret.” Sesi şimdi daha korkutucuydu.
-“Seni seviyorum. O da bağlı elleri karnının üzerinde şefkatle gezindi.
-“Unuttum, ikinci şey hıırrrrrr ikinci şey ben ben havuçlu keki hiç sevmiyorum.” Şimdi gülümsüyordu.
Kadın başını kaldırdı.
-“İki yıldır, her fırsatta yapmam için neden ısrar ediyordun o zaman?” yaşlı gözlerinden bunu bildiği okunuyordu. O an sadece nedenini ondan duymak istiyordu.
-“Sen çok seviyorsun ya hayatım. Bence bu iyi bir neden. Kızımızı mahrum etme bundan lütfen. “ Yüzünde çarpık bir gülümseme belirince uzayan çenesindeki dişleri pencereden gelen ayışıyla parladı. Acıyla başını önüne eğdi. Birden parçalanan gömleğinin altından kıllarla dolu vücudu belirdi. Pantolonunu tamamen yırtıldığında eğilip yerden destek aldı. Geriye doğru başını çevirip kadına bakarken parlayan gözleri nemlenmişti. Haykırarak tüm gücüyle kapının üzerine atladı, parçalanan kapının ardından karanlığa karışmasıyla önce birkaç silah sesi duyuldu. Ardından duyulan insan çığlıklarının arasında kurt adamın korkunç sesi yankılanıyordu.
Kadın parçalanmış kapının ardından bakarken gözlerini kapatıp adamın çok sevdiği şarkıyı mırıldanmaya başladı.
Diyaloglar oldukça güzel. Sadece kimden ve niye kaçtıklarını tam olarak anlayamadım. Onun dışında olay örgüsü hoştu. Elinize sağlık.
teşekkürler onur bey.
aslında burada amacım sürekli olarak kötü gösterilen kurt adamın insani yönünü ortaya çıkarmaktı. kısa anlık bir hikaye olarak düşündüğüm için geçmiş ve geleceği okuyucuya bağlıyorum. burada siz nasıl bir örgü kurarsanız öyle devam edecek 🙂
kurtlar 60 gün gibi kısa bir sürede yavrularlar. karakterlerim kısa bir tarih önce tanışmış olduklarını ve kadının başkaları tarafından rahatsız edildiğini söyleyebilirim. dolayısıyla sevgili kurdumuz ailesini koruyor.
tekrar teşekkürler.
Kısa öyküler seçtiğimiz için olası geniş ve büyük bir kurgunun kesiti halinde olması gayet doğal. Belki meraklı mizacım biraz daha ipucu aramıştır. Ondan sormuştum. Teşekkürler. 🙂