Ahmet’e seslendim de duymadı. Kasaba yerinde ne canavarıymış bu diyorlar. Oysa ben biliyorum gördüm de, kimseyi inandıramadım çünkü canavarı görünce hiç bağırmadım. Bence diğerleri uyduruyor. O sadece bir hayvan biraz acayip o kadar.
– Ayşeee gel buraya.
Hemen defteri yatak altına dertop edip koşar anneye, terliği yemek de var.
– Bunları sen mi yaptın?
– Hayır, ben içerde şey yapıyordum anne valla içerdeydim.
Mutfak dağılmış Pazar yerine benzemiş ne ara olmuş bu böyle bilmem ama yine de kaçamadım tokattan. Yemek koy, bulaşıkları yıka, annene çay koy, evi derle topla anca geldim tekrar sana. Görmesin annem seni, yakalarsa kıyamet kopar zaten bugün yedik yiyeceğimiz kadar dayağı, Ahmet de hala gelmedi. Kesin yine o deli Nemide’nin yanında saçma sapan hayaller kurup sigaralar tüttürüyor, biz de burada evde. Gece yakalanacak canavara, onun yüzünden ben de. Gerçi ben daha önce de yakalandım ama nedense korkmadım bir şey de yapmadı. Tekrar gelirim Ahmet’i çağırmaya gidiyorum, hoşça kal.
Karanlık yolda, Ayşe Ahmet’i almaya gider evi diğer evlerden uzakta olan bahçe içindeki Nemide’nin evine varır.
– Aaaaahmeeeeeet!!
Çalıların hışırtısı arasında yine o tüylü şey çıkar karşısına. Ayşe, korkuyla karışık ama cesaretini de yanına alarak canavar yaklaştıkça bir adım da kendisi atar. Artık Ahmet’i mahmeti unutmuştur. Bir kere bile seslenmek aklına gelmez. Canavar yaklaşır yaklaşır, elini Ayşe’nin yüzüne doğru uzatır, yine kaçmaz. Bir süre öyle kalırlar ta ki Nemide bu gördüğü sahne karşısında çığlığı basana kadar. Büyü bozulur canavar tekrar kaçar çalı arkasına.
– Neden burdasın kız sen?
– Ahmet’i almaya geldim, o nerde?
– Yok Ahmet burda.
– Nasıl yok sana gelecekti?
– Yok kızım yok bir daha da gelme buraya.
Ayşe üzülür, üzüldüğü Ahmet’in yokluğundan öte aslında canavardır. Ya göremezse tekrar? Onu hep burada görmüştü. Bunları düşünedursun eve varır. Çıkarır yine defteri yazmaya başlar. Ahmet’i beklerken uyuyakalır. Bir sabah daha olmuş Ahmet evde yok, annesinin kızan sesi. Kahvaltı faslı, ocakta kalan çay ve Ayşe’nin günlük hengamesi.
Ahmet hala yok, annem o gelmedikçe daha çok kötü oluyor bana. Neden beni sevmiyor ki. Oysa ben Ahmet’i de annemi de çok seviyorum. Gelmiyor Ahmet akşam oldu yine. Birazdan annem gelir.
– Ahmet gelmedi mi hala?
– Hayır anne.
– O zaman sen de git.
Daha önce de oldu bu, ayıbıma gitmiyor artık biliyorsun. Annem beni sevmiyor galiba, benim daha çok işime gelir. Ahmet gelse sevecek ama yok. Bu sefer yaz, altıma bir döşek bahçe de bana ev. Canavar nerde acaba? En iyisi uyumak.
O gece rüyasında canavarla buluşur, yine canavar Ayşe’ye yaklaşır elini uzatır yanağına yine gözlerini gözlerinden ayırmazken birden Ahmet oluverir canavar. Ayşe kalakalır Ahmet’in eline uzanır eli, tam tutacakken uyanıverir. Ahmet karşısındadır. Gerçektir. Ahmet gelmiştir.
Neşe içinde annesine haber vermek için eve koşar. Oysa annesi çoktan gitmiştir, kanlar içinde bulur annesini. Sarılır öper ağlar. Dışarı çıkar elleri üstü başı kan, Ahmet’i arar, Ahmet yine yok. Gitmiştir.
Güzel bir öyküydü. Ana karakter son derece samimi ve hatta sevimliydi -annesinin yaptıklarına rağmen- derken, son derece acı bir finalle son buldu.
Bu şekilde olması da öyküye değer katmış.
Elinize sağlık