Dünyanın döndüğünü fark ettim. İnsan böyle değil midir zaten, her şey kendisi için sanır. Bu düzen, bu his. Alınıyor mudur acaba dünya? Belki duyguları ve gururu vardır. Belki o da ağırdan satmak istiyordur kendini. Belki de bir insanın yetmiş yıllık ömründe kendisi için döndüğünü düşünmesi gücüne gidiyordur.
Son görüşüydü çocuğu. Çocuk her zamanki gibiydi. Gülünce kısılan gözleri bir şeyler anlatıyordu. Sustukça konuşuyordu. Konuştukça susuyordu. Kelimeleri anlatıyordu vücut dili, o da vücuduna yapmaması gerektiğini söylüyordu. İkna edemiyordu onu. Konuşacak bir şey arıyordu bazen, ama konuştuğunda sahte olacaktı sanki, o da yalandan hiç hoşlanmazdı.
Çocuğun ismi gelecek anlamına geliyordu. Kızsa geçmişte yaşardı, geçmişi özlerdi, geçmişi anardı, geçmişe gülerdi. Geçmiş olmadan gelecek olmazdı. Ama öğrenmeleri gerekti geleceği geçmişten ayırmayı. Acı vardı geçmişte, öfkeliydi gelecek, çok gürültülüydü geçmiş, gelecekse sessizliği severdi. Anılar vardı geçmişte, hayaller vardı gelecekte. Birleşemediler. Yağmurluydu geçmiş, ama sevmezdi yağmurları, gelecek sadece yağmurda içerdi sigarasını ve en sevdiği şeydi bu. Geçmiş hüzünleri severdi, gelecek mutluluk beklerdi. Geçmiş geleceği tuttu. Gelecek geçmişe sarıldı. Geçmiş, geçmedi, geleceğe gelemedi. Uyuyakaldı. Gelecek uyandıramadı, rüyada kaldı. Anı aradılar ama bulamadılar. Sürekli zamanda yolculuk yapıp durdular.
Böyleydi.
Birlikte son kez sigara yaktılar. Sigarayı gören bir meczup heyecanla kafasını uzatıp bu ikiliden bir sigara istedi. Ancak bir sigarayı çok gördüler. Meczup üstelemedi.
Bu sefer yağmur yoktu. Gelecek en çok yağmurda severdi sigarayı. Bir tane içti bu yüzden. Geçmiş üst üste yaktı. Az önce sigara isteyen meczubun gözüne soka soka içiyordu. İçmek zorundaymış gibi hissediyordu, saklamayı da beceremiyordu. Sigara içmek için oturmuşlardı çünkü ve sigara bittiğinde gelecek kaybolacaktı.
Birinci Sigara:
Geçmiş, geleceğe uzun uzun baktı. Bu bakışlar artık sadece en sevdiği gibi hüzünden ibaretti. Gelecek gözlerini kaçırdı. Çünkü yalnızca bunu yapabilirdi şu an. Dünya sadece o an, bu küçük bankta, çevredeki insanlara durdu. Ama ilk sigara bitene kadardı. Arkada hüzünlü bir şarkı çaldı. Şarkıyı hüzünlü yapan, şarkının kendisi değildi. Geçmişin derinliğiydi. Geleceğin umudu ve bitişiydi. Özellikle seçmişlerdi şarkıyı zaten.
İkinci Sigara:
Geçmiş acılarla büyümüştü ve asla bitmeyecek sanırdı acılar. Arkadaş oldu onlarla. Şarkı yazdı onlara. Şimdi de oturmuş yine eskileri hatırlıyordu. Hep eskilerdeydi gözü. Geçmişte yaşıyordu sanki. Anıları olmasa kendisinden geriye hiçbir şey kalmazdı.
Gelecek ise bekliyordu. O sabırlıydı. Ama beklerken unutuyordu gerçekleri.
Üçüncü Sigara:
Bu son sigaraydı. Sarılmak istedi geçmiş. Gelecek de çok istedi bunu. İki kalp son kez birleşti. (Yüz yirmi civarı BPM). Başka bir adam sigara istedi bu sefer. Öbürünün arkadaşıydı. Bu adam da meczuptu. Konuşmayı kelimelerde unutmuştu ama ruhuyla konuşmayı unutmamıştı. Onlara seslendi. İki kelam edip can yaktı. Bu adam zamanın ta kendisiydi. Geleceğe ve geçmişe acıdı. Onlar ise bir tiyatro oyunu izler gibi izlediler adamı. En son onu ödüllendirmek için bir sigara uzattılar.
Sigaranın Bitişi:
Birbirlerine son kez sarıldılar. Gelecek ilk kez arkasına bakmadan yürüdü, geçmiş de hızla ortadan kayboldu. Ve dünya alınmayı bıraktı. Sadece dalga geçti
* * *
Atmış üç yaşındayım, evim barkım yok. Elli yıldır sigara içiyorum, içtiğim sigaradan da keyif almasını biliyorum. Sigara alacak param yok. Bugün dostumla bir banka oturduk, o da benim gibi parası yok, içtiği sigaradan keyif almasını biliyor. Çok düşünmeyiz biz. Sigara içeriz, içtiğimiz sigaradan da keyif alırız. Arada bir sigara içerken müzik dinleriz. O zamanlar istisnadır. O zamanlar düşünürüz. Düşünmenin de yeri zamanı vardır. Çok düşünürsen sigaran yanar, biter sigarasız kalırsın. Bir yandan düşünürken bir yandan sigaranı unutmamak da ustalık işidir, herkes yapamaz.
İki tane manyak oturdu yanımıza, aşık mıymış neymiş bunlar. Sigaraları vardı istedik. Vermediler. Düşünmekle meşgullerdi. Düşüncelerde boğulmuşlar bunlar. Kim bilir paraları kaç sigara almaya yetiyordur da o sigaralar boşa yanıp kül oluyordur. Geçmişte, gelecekte hapsolmuşlar bunlar. Müziği kapatmayı unutmuşlar. Ben size söyleyeyim müzik falan çalmıyordu. Biz duymuyorduk yani. İkimiz de duymadık müzik falan. Biz normal insanlarız, sigara içeriz. İçtiğimiz sigaradan keyif alırız. Ama bu iki manyak için müzik çalıyordu. Biri bir uçta delirmiş, öbürü öbür uçta delirmiş. Ortada biz varız. Ceplerindeki sigaranın kıymetini unutmuşlar. Onu da yalandan içiyorlar. Derken bizim arkadaş bir anda ara kayboldu. Bir baktık bu iki manyağa sarmış. Müzik dinleyesi gelmiş. Sever müziği kendisi. Manyaklarla manyak oldu bir iki dakika. E işini biliyor dürzü, bizim alamadığımız sigarayı kopardı onlardan. Fanatikti bunlar. Anca manyak düşüncelerine ortak olanlara sigara verirlerdi. Kör olmuşlar bunlar, bugünü unutmuşlar, şimdiden eser yok. Sonra geldi yanımıza arkadaş geri, bizimle oturdu. Sigarasını içti. Bize de artistliğini yaptı kazandığı sigarasıyla. Onu da paylaştı bizimle. Neyse bu manyaklar müziğin bitimini sigaranın bitimine özenle denk getirip, asaletle yerlerinden usulca kalktılar. Bizim umurumuzda olmadı, dinledik bunları müzik gibi. Gençlerdi daha. Daha çok yolları vardı. Allah yardımcıları olsun. Da sigaralara yazık, biri bir uçta öbürü öbür uçta. Sigaralar ortada yanıp kül oluyor. Bizim bir arkadaş temizliyor onları da.
- Anda Kalamayanlar - 1 Kasım 2022
- Sessizliğin Şarkısı - 1 Mayıs 2021
Hem geçmiş hem gelecek o kadar çekici ki anı unutturabiliyorlar, gerçek olan yalnızca an olmasına rağmen. Şiirsel üslubuyla beni çeken bir öykü oldu, kaleminize sağlık.