Kanadı kırılmış, elbiseleri kül rengine dönmüş, vücudunda ki yaralarla, yaprak yatağında derin bir uyku da olan Dryad’ın iyileşmesini bekliyordu dostları.
Kayın ve Sarmaşık başka bir köşede kendi aralarında konuşmaya başladılar diğerlerinin duyamayacağı bir fısıltıyla.
Kayın “Zavallı Dryad, elimden hiçbir şey gelmedi onları kurtaramadım diye sürekli sayıklıyor uykusunda,” diye söze başladı.
Sarmaşık “Yaralarının iyileşmesi zaman alacak.” dedi.
Kayın “Mürver ağacının iyileşmesi için ona uyguladığı tedavi olumlu sonuç verecektir.”
Sarmaşık “Üvez ağacı böyle bir felaketi nasıl göremedi, nasıl perileri uyaramadı?”
Kayın “Dryad iyileşecek, sayıları azaldığından beri üstünde çok fazla yük vardı, hepimizle teker teker ilgilenip koruması gerekiyordu, yorgun düştü küçüğüm ama bu onun suçu değildi.”
Sarmaşık “Buna artık bir son vermeliyiz, biz insanları korudukça, onlar varlığımızı günden güne tehlikeye atıyorlar. Bu böyle devam ederse bizim de neslimizin tükenmesi yakın. İnsanlarla olan anlaşmamızı bozup karşılık vermemiz gerekiyor.”
Kayın “Aklından neler geçiyor? Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?”
Dryad uykusunda sürekli dışarıdaki sesleri duyuyor tepki veremiyordu.
Bazen yüksek sesli tartışmalar, bazen de Mürver’ in kendisine masal okuduğunu duyuyordu.
Bir gece nihayet gözlerini açabildi, tüm dostları başucundaydı ve ona gülümsüyorlardı.
Üvez “Aramıza tekrar hoş geldin Dryad, senin bu uykuya iten kötülüklerden sonra bir karar verdik.” dedi.
Tüm ağaçlar sırasıyla söz alıp ona geri dönülemeyecek bir yola girildiğini ve bunu nasıl yapacaklarını anlattılar.
Dryad fal taşı gibi açılmış gözleriyle dinledi tüm konuşmaları. Kabul etse de etmese de yanlarında olması gerekiyordu. Ağaçlar acıkmıştı ve onları durduramazdı.
***
Beyaz renklerin hâkimiyet kurduğu, duvar yerine boydan boya camların olduğu, elmas ve kristallerle aydınlatılmış devasa bir faunusun içerisinde uyandım ve yalnız da değildim, benim gibi etrafına şaşkınlıkla bakan bir sürü insan vardı.
Görünmeyen kişiler tarafından sessizce yürütülen, saat gibi işleyen bir araştırma binasına benziyordu. Çevrelerinde olan insanlara kayıtsız kalan başka bir topluluk daha vardı sanırım onlar burada çalışıyordu.
Faunusun diğer ucunda uzun boylu, çok gösterişli olmasada iri yapılı bir adam, çalışanlardan bir kaç kişiye sorular soruyor yüzlerinde ifadeleri değiştirmelerine sebep oluyordu.
Neler olduğunu, buraya nasıl geldiğimi düşünürken uyarı belirten bir ses duyuldu ve çalışanlar bizi gruplara ayırdı, önlerine katıp yürümemizi söylediler.
Uzun koridorlardan geçiyorduk ve buralarda camlarla kaplıydı, kocaman gövdeleri olan ağaçlar gördüm. Ağaçların boyları sanki faunusun tavanını da geçip göğe yükselir gibi uzun ve sonu yok gibi görünüyordu. Daha büyük bir odaya geldiğimiz de durmamızı söylediler.
Odanın içerisinde ancak bir insanın sığabileceği büyüklükte camdan bölmeler ve bölmelerin içerisinde canlı insanlar vardı . Gruplardan sesler çıkmaya başladı .
“Anne”
” Baba”
Bende annemi gördüm. Çalışanlar bölmelerin yakınına gitmemizi ama dokunmamızın yasak olduğunu söylediler bizde söyleneni yaptık.
Annem bölmenin içinde dondurulmuş gibi duruyordu, sadece gözlerinde bir canlılık vardı, beni gördüğü için miydi?
Yaşıyor muydu?
Buraya birlikte mi gelmiştik?
Ben dışardayım o neden bölmenin içindeydi?
Daha kendi içimde bile soruları tamamlamadan birkaç dakika sonra aynı koridorlardan geçip önceden bulunduğumuz odaya geldik. Herkes aynı şaşkınlık içerisindeydi.
Dürtülmüş, uyarılmış gibi tek bir soru bile sormadan tekrar uykuya daldık. Uyandık yine koridorlardan geçip yakınlarımızı görmek için götürüldük. Yine uyuduk, uyandık, uyuduk, uyandık. Bu şekilde kaç gün geçtiğini hatırlamıyorum.
Neden buradayız? Nasıl aynı anda uyuyup uyanıyoruz? Bu sorular kafamda dolaşırken bir ses konuşmaya başladı, gözlerimle sesin geldiği yönü aradım, sahibini göremiyordum ama ses odanın içinde yayılıyordu.
“Ben Dryad,
Ağaçlara bakan içinde veya etrafında yaşayıp onları koruyan periyim. Sizin bulunduğunuz şu durumdaysa koruduğum ağaçların elçisiyim.
İnsanların yıllardır yarattığı felaketler sonucunda hem ağaçların hemde perilerinin sayısı azaldı. Büyük bir yangın sırasında bir sürü peri dostumu ve ağaçlarıda kaybettik. Bazılarına yardım etmeye çalışırken ciddi yaralar aldım ve bir kanadım kırıldı . Mürver ağacının yaşam enerjisiyle, Sarmaşık ağacının azmiyle, Meşe ağacının bilgisi ve Kayın ağacının aklıyla eski sağlığıma kanadım kırık olsa da kavuştum.
Ya sizlerle savaşacak ya da yavaş yavaş ölümlerini bekleyecek olan ağaçların bir kara vermesi gereken uzun tartışmalı günler geçirdik.
Doğal felaketler ağaçları yok etmeye karar verseydi buna karşılık vermezlerdi ama sizi durdurabilirlerdi.
Sonucunda sizlerle savaşmaya karar verdiler.
Eski çoğunluğa dönebilmeleri için yağmur da onlara yeterli gelmiyordu artık. Geriye kalan tek çözümse insanların yaşam enerjilerini emmekti ve kararlarını verip burayı yarattılar.
Bölmelerin içinde ilk zamanlar sizler vardınız. Tepkileriniz sonuç vermiyor onları ileriye değil yerinde saydırıyordu. Mürver ağacı aylar sonra işlemi tersine çevirip, bölmelere anne ve babalarınızı yerleştirdi.
Endişe, heyecan, korku, sevgi, sorumluluk, bağlılık, mutluluk bu duyguları sizi gördüklerinde aynı anda hissediyor ve kalp çarpıntısıyla karşılık veriyorlardı, sizin gözünüz de her ne kadar donmuş gözükseler de. İşlemin ters çevrilmesiyle beklenilenin üstünde ilerleme kaydedildi.
Şimdi beslenme sırası onlara geçmişti
Ağaçlara göre artık onları yok edemeyecektiniz.
Ses kesildi…
Tekrar uyutulduk.
Uyandığımda önümde bir grup sessizce konuşmakta olan birini dinliyordu, yanlarına yaklaştım, iri yapılı adam bir şeyler anlatıyordu.
“Çalışanların ağızlarını aradım, onlar da bizden önceki grupmuş ve çıkış yolunu bulamayıp kalanlarmış. Buradan çıkıp kurtulmamız gerekiyor, çabuk hareket etmeliyiz ne kadar hasar aldığımızı da ancak geriye dönebilirsek öğreneceğiz.”
Yine yakınlarımızı görmeye götürülüp geri getirildik ve yine uyutulduk.
Gök gürültüsüne benzeyen homurtular ve çığlıklara benzeyen seslerle uyandım.
Büyük bir yangın başlamıştı, camlar patlıyor, ağaçlar alev alev yanıyordu. Hayatımda böyle büyük alev topları görmemiştim.
Ben de herkes gibi önce sağa sola koşmaya başladım, sonra adamı gördüm.
“Yangını başlattım, kaçmalısın koş çabuk.” diye çığlık çığlığa bağırıyordu.
“Gelmiyor musun?” diye bağırdım
“Gelemiyorum, olmuyor deniyorum ama kıpırdayamı…” cümlesini bitirmeden adam birden şekil değiştirerek alevlerin içine doğru çekilmeye başladı.
“Aman Tanrım sen Dryad’sın, ağaç perisi”
Alevler Dryad’ı yuttu. İnsanlar için dostlarına ihanet etmiş ve dostları da onu kendi alevlerine doğru diri diri çekmişlerdi.
Bu bana yetmedi daha fazla okumak istiyorum.Devamını bekliyorum 🙂 Ayrıca normalde betimlemeleri pek sevmeyen biri olarak seninkileri çok beğendim.
Merhabalar !
Çok teşekkür ederim yorumnuz için , bu ilk deneyimim oldu biraz aceleci davranıp hemen sona ulaşmak istedim betimlemeleri çok kısa tuttum .
Devamını ise bitirmek üzereyim 🙂 önümüzdeki ay yayınlar arasında yerini alır umarım !
İkili diyaloglarda çok fazla isim kullanmışsın mesela:
Kayın “…..”
Sarmaşık “…..”
Kayın “…..” gibi, bence araya yeni bir karakter girmediği sürece her defasında isim kullanmasan da neyi kimin söylediği anlaşılırdı ve daha akıcı olurdu (ben bu diyalog konusunda biraz takıntılıyım başkaları böyle düşünmeyebilir 🙂
Onun dışında çok güzel ve sürükleyici olmuş çok beğendim devamını sabırsızlıkla bekliyorum 🙂
Merhaba
İlk giriş kısmıni böyle yaparsam daha iyi olacağını düşünmüştüm yanılmışım 🙂
1 ay sonra devamını okuyabilirsiniz , bende sabırsızlıkla bekliyorum 🙂
kardeşim olduğun için söylemiyorum bir okur olarak diyorumki… DEVAM ET BU YOLDA…!
forumdaki izlenimime ve öykülerdeki yapılan yorumlara bakınca belirli arkadaşların, sadece belirli arkadaşların öykülerine yorum yaptıklarını görüyorum ve üzülüyorum… 🙁
merhaba
bunda benim bir yanlışım varmı bilmiyorum ama burdaki yorumlardan sadece bir kişi benim tanıdığım ve diğer yorum yapanları tanımıyorum sadece yorumlarına cevap verdim , bir kusurum olup olmadığını anlamaya çalışıyorum şuanda.
size özel bir durum değil genel bir mesajdı.suçlama değil yani.
cok güzel olmuş devamını okumak icin sabirsizlıkla beklerim
teşekkür ederim , önümüzdeki aya yetiştirebileceğimi umuyorum .
Merhaba
Tebrik ederim sizi hanımefendi. Zevkle okudum.Yeni bir yazarımızmı doğuyor.Çok sürükleyici ve entresan geldi yazınız bana.Başarılarınızın devamını dilerim.
Merhaba
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için, beğendiğinize sevindim , yeni bir yazar demiyelim bunlar ilk adımalrım 🙂
Güzel dilekleriniz için tekrar teşekkürler !
Güzel bir öykü olmuş, sonunda ne olacağını merak ettiriyor, hikaye geliştirilebilir, ben çok beğendim kalemine sağlık 🙂