Ayak sesleri ile yankılanan koridor, tehlikeli bir durumun olduğunu işaret eden ve yanıp sönen kırmızı ışık ile aydınlanıyordu.
“Gözlem odasında güvenlik ihlali. Tüm ekipler kısım ikiye yönelsinler.” bu söz sisteme baÄŸlı tüm hoparlörden iÅŸitiliyordu.
Burası elektronik parçaların birleştirilerek bir cihaz haline getirildiği bir fabrika. Burada insanların kıymetsiz mahluklar diye isimlendirdiği insan dışı varlıklar, yemek ve barınak karşılığında çalıştırılıyordu.
Ezilmeye alışmış işçiler, burada hiç olay çıkarmadığı için görevliler böyle bir duruma hiç alışık değillerdi. Bütün gün yer, içer ve boş boş dolaşırlardı.
Kırmızı ışığın yanması ile kırmızı renk alan, sönmesi ile öz renklerine dönen görevliler; gözlem odasına akın etmeye başlamıştı. Uyarı mesajı haftadaki gün sayısı kadar tekrar etmişti, ki bu yaklaşık altı dakika sürer, ama hala kısım ikiye ulaşabilmiş hiç kimseler yoktu. İleride olayın raporundu bunun sebebi için koridordaki kapılarda bulunan teknik bir hata gösterilecekti. Ne kadar doğrudur bilemiyorum.
Tekrar sayısı insan ırkından bir çocuÄŸun el parmaklarına ulaÅŸtığında ÅŸu sözler de iÅŸitildi : “Dikkat! Dikkat! CMTJ35805 numaralı kıymetsiz mahluk kayıp. Gözlem odası ile baÄŸlantılı olduÄŸu düşünülüyor. “. YetiÅŸkin veya çocuk parmak sayıları aynıdır aslında; ama Ä°nsan ırkının yetiÅŸkinleri, hepsi olmasa da, diÄŸer ırklara zulmettiler, iÅŸkenceler yaptılar, bir mal gibi alıp sattılar. Kendilerini üstün görüp, onları aÅŸağıladılar. YetiÅŸkinleri zalimdir ama çocuklar, hangi ırka mensup olursa olsunlar, her zaman masumdur.
“C” harfi kaçağın cüce olduÄŸunu, “MTJ” ise bir montajcı olduÄŸu, böyle bir iÅŸe kalkışmış olması da çok cesur biri olduÄŸunu gösteriyordu.
Kapının önüne geldiklerinde içerden konuşma sesleri geliyordu. Kapıyı açmayı denediler. Açılmadı. Zorladılar. Açılmadı. İçerdekine teslim olmasını söylediler. Cevap gelmedi. Bağırdılar, tehdit ettiler. Karşılık gelmedi. İçerdeki, dışardan anlaşılamayan konuşmasına devam ediyordu.
Rütbeli olduğu kıyafetinden aşikar olan bir görevli, telsizden kaynak makinası getirmeleri için emir verdi. Gözlem odası, güvenliği öncelikli yer olduğu için kapı içeriden kapandığında açması kolay değildi. Bu sorun ileride güvenlik konusunda yeni tedbirler alınmasını sağlayacaktı.
Gözlem odası, genişçe bir odaydı. İçeride olması gerektiği gibi bir sürü ekran vardı. Ekranlarda ise güvenlik kameralarının aktardığı görüntüler vardı. Giriş kapısının karşısı ise tamamen camdı. Camdan bakıldığında gece vardiyasında çalışan işçiler görülebiliyordu.
Bir cüce karşısına kamera almış konuÅŸuyordu. Sakalı , saçı ile tam bir cüce…
Söylediklerini tam olarak hatırlamıyorum. Özgürlük, eşitlik hakkında sözlerdi. Beş dakikaya yakın bir süre sürüyordu konuşma. Aklımda kalan kadarıyla buraya aktarıyorum.
“GeçmiÅŸte atalarımız geri kalmışlığı bize bu hallere düşürdü. Ä°nsanlar bizden teknolojik olarak üstündü. Bizi yendiler ama bu bizi köle olarak kullanmalarını olaÄŸan göstermez. Bizim tek istediÄŸimiz tüm canlıların eÅŸit olması. Sizin haklarınız neyse biz de onu istiyoruz, fazlasını deÄŸil. Ben yaptığım iÅŸten rahatsız deÄŸilim. Sadece iÅŸin karşılığı olan maaşı, o maaÅŸ ile olacağım evi, o evde birlikte yaÅŸayacağım aileyi istiyorum. Durum ÅŸu anda çok karanlık; ama biliyorum ki günün en karanlık anı güneÅŸin doÄŸmaya baÅŸlamadan önceki andır. Ve hiçbir mahluk unutmamalıdır ki güneÅŸ ayın ardından doÄŸar.”
Konuşmasının da içinde bulunduğu görüntüyü bilgisayara kaydetti. Oradan da herkesçe bilinen bir video izleme sitesine yüklemeye başladı.
İsyankar cüce, sandalyelerden birini eline aldı, kırılması pek mümkün görünmeyen cama vurmaya başladı. Kaynak makinasının sesi duyulabiliyordu. Emir verildikten bir dakika elli saniye sonra kaynak makinası gelmişti.
Cüce, cama defalarca vurdu. Aşağıda fabrikada yaşanan olağandışı olaylara rağmen çalıştırılmaya devam eden işçiler, cama vurulma sesini duyabiliyorlardı.
İkinci mesaj altıncı, ilk mesaj da on altıncı kez tekrar edilirken kaynak makinası ile iki dakika on saniyelik bir işlemle kapı açılmıştı. Cüce ise kırka yakın cama vurmuştu. Cam ise sağlamdı.
Sayıları sallamıyorum. Hepsini olayın raporlarından buraya aktarıyorum.
Adamlar kapıyı açar açmaz, bağırmaya baÅŸladılar. “Teslim ol.”, “Yere yat.”, “Elindekini bırak.” , “Ellerini havaya kaldır.” ve dahası söz içerde defalarca söylendi. Cama vurmaya devam eden cüceye dayanamayan güvenlik görevlilerinin silahları, ateÅŸ almaya baÅŸladı.
Darbeleri ile kıramadığı, üstüne yağan kurşunların parçaladığı camdan aşağıya düştü. Ortalık kan oldu. Kahverengi sakalları kırmızıya çaldı. Özgürlük duygusu ile atan kalbi durdu.
“Karşıya yükleme tamamlandı.” ekranda bu yazıyordu.
Hükümet çok geçmeden görüntüleri internetten kaldırdı. İndiren indirmiş , izleyen izlemişti. Cüce, düşüncelerini bir çok kişiye aktarmıştı.
Kısa vadede kıymetsiz mahluklar kıymetli sıfatını kazanamadılar. Yarınlar bize neler gösterecek bilemeyiz. Belki bir gün istediklerini alırlar.
Öncelikle seçkiye hoÅŸ geldiniz. Yanılmıyorsam bu ilk öykünüz. DeÄŸiÅŸik bir hikayeydi. Biraz da kısa. Ä°nsanların diÄŸer ırkları köle etmesi, onları fabrikalarında kullanması fikri fena deÄŸil ama daha fazla geliÅŸtirebilirmiÅŸsiniz. Mesela neden savaÅŸtılar? Fabrikada ne yapıyorlar? Ne kadar zamandır köleler? Hangi yıldayız? GeliÅŸtirilip okuya aktarılabilecek, böylece hikayenin ark planını doldurabilecek pek çok unsur var. Bir de ufak tefek yazım hatalarınız mevcut, onlara da dikkat etmenizi öneririm. Sakın bu yorumlarımı olumsuz karşılamayın. Niyetim caydırıcı olmak deÄŸil, aksine daha iyisini yazabilmeniz için bir parça yardımcı olmak. Kaleminize kuvvet…
Hoş bulduk. Yanılmıyorsunuz. Bu benim ilk öyküm. Eleştirileriniz için teşekkürler. Bahsettiğiniz konuları anlamadım, fabrikada ne yaptıkları hariç, çünkü o evrende yaşayan biri tarafından anlatılıyormuş hissini vermek istedim. Yazım hatalarının üzerini çalışıyorum merak etmeyin. Bu arada daha 17 yaşındayım(liseliyim :D). Saygılar.