Xanto bu karanlık yerden bıkmıştı. Durmadan gözüne vuran kırımızı ışık ve bitmek bilmez sessizlik emirleri. Bu lanet iş için halen niye insanlara ihtiyaç vardı onu bile anlayamıyordu. Gerçekte tek yaptığı şey onay kodlarını girmek ve raporlamaktan ibaretti.
Federatif Dünya yasaları kesinkes yapay zekaların herhangi bir organik varlığın ölümüne sebep olabilecek kararlar verebilmesini yasaklamıştı. Gemide pilotlar, teknisyenler ve onun gibi askerler halen mevcuttu hatta yanında tören tabancasını taşımayı bile sürdürüyordu. Mezuniyetinde bir kere bu tabancayı talim hariç ateşleyebilme şerefine erişmiş sonrasında asker olduğunu belirtir bir süs olarak yanında dolaştırma zahmetine katlanır olmuştu. Silahların gerçekten insanlar tarafından kullanıldığı son savaşın üzerinden neredeyse üç yüzyıl süre geçmişti.
Sistem onu düşüncelere dalmışken uyardı. “Tespit edilebilen ve yok edilmesi gereken türün yuvaları saptandı, çoğunlukla dişi ve yavru beş yüzün üzerinde varlık. Tavsiye edilen imha için en uygun seçenek biyolojik füzeler onaylıyor musunuz?”
“Evet onaylıyorum,” diyerek bu sıkıcı prosedürü devam ettirdi.
Sistem son derece gelişmiş bir yapay zeka örneğiydi, aslında tüm bir geminin gerçekte kontrolü onun elindeydi hatta geminin bizzat kendisiydi.
Bu gereksiz formalite soruları sadece onaylayan gereksiz bir uzay turisti sayılabilirdi. Sistem soru sormaktan bıkmazdı, “Protokole devam edebilmek için size inceleme istatistikleri ve görüntüleri verilecektir, bu doğrultuda size iki aşamalı olarak onay talebi bildirilecektir bunun için gerekli konsantrasyona sahip misiniz ve işlemi onaylıyor musunuz?” diye devam etti.
“Evet sahibim ve onaylıyorum,” diyerek gerekli işlemin devamı için beklemeye başladı.
Bu Allah’ın unuttuğu gezegen çok uzaktı ve toplam görevi hayatının altı senesine mal olacaktı. Evrende halen aşılamayan hız bariyerleri mevcuttu ne yazık ki. Görevde olduğu gezegen yüksek miktarda doğal kaynaklara sahipti ve bu tip gezegenlerin sorunu üzerinde doğal kaynakların nakline engel çıkarabilcek, sorun yaratıcı canlı varlıklara rastlanabilmesiydi. Makinelere saldırıp zarar verebilir bazı kaynakların kirlenmesine sebep olabilirlerdi. Seneler önce bu tip durumlar için nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar denenmiş bu tip zararlı varlıklar yok edilmişlerdi. Bu tip silahların zararı sonradan ortaya çıkmış hayvan ve insansılar hariç bitki ve su kaynaklarının da kullanılamaz hale gelmesine yol açmıştı.
Bir gün ilginç bir bilim adamı bir fikirle çıkageldi. İnsan ve çeşitli hayvanların DNA’ları karıştırılarak oluşturulacak son derece zeki, dayanıklı ve ölümcül varlıklar. Bu canlılar koloni halinde bir gezegene bırakılıp doğal olamayacak kadar hızlı üremeleriyle çoğalıp, inanılmaz vahşilerikleriyle gezegendeki tüm hayvan ve insansıları yok edeceklerdi. Bilim adamı bu canlıların sonradan zararlı olabilmelerini önleyecek çareyi de bulmuştu, o kadar vahşilerdi ki kendi türlerini de son bireye kadar yok edeceklerdi ve kısırlığı da belli kuşaklardan sonra elverişli olacaklardı. İlk gemi gidip bu varlıkları bıraktıktan sonra ikinci gemi yüz yıl sonra geldiğinde tek bulacağı madenciliğe ve kolonileşmeye uygun arındırılmış bir gezegen bulmak olacaktı. Bu yaratıklara mucidi bilim adamının onuruna eski ulusundan arta kalan mitolojik bir isim konulmuştu: “Gulyabani”.
Sistem ona o halen pek sıkkınken rapor sunmaya başladı. Gezegenin çeşitli yerlerindeki incelemelerde görünen bu yaratıkların sayısı iki milyonu bulmuştu ve diğer canlı türleri de varlığını sürdürmeye devam ediyordu. Türün bireylerinin gereksiz saldırganlığı çok kısıtlı ve istisnaydı tür gelecek neslin devamlılığını arzuluyordu.
Bu rapor onu düşünmeye zorladı geçekten bu şok ediciydi neredeyse beş yüz yıl süren bu kusursuz sistem hata vermişti. Görünen o ki bu canlılar bir evrim geçirmiş beklenilmeyen bir etkiye maruz kalmış ve hatta insansı sayılabilecek bir hale gelmişti. Yapay zekanın bunca üstünlüğüne rağmen gemide halen insan taşınmasının gerektiği ender durumlardan biriyle karşılaşılmıştı üstelik bu da bula bula onu bulmuştu. Geminin subayı ve kaptanı olarak karar vermesi gerekliydi.
“Sistem, bu varlıkların 12’sinin incelenmesi için gemiye getir ve sonrasında gezegenin arındırılması için nükleer füze saldırısını başlat,” diyerek emrini verdi.
Artık bu gezegende işi bitmişti hem üstlerine hatanın kaynağını araştırmaları için örnekler götürecek hemde gezegeni eski yöntemle verimsiz sayılsa bile madenciliğe elverişli hale getirecekti. Sırıttı artık eve dönüş emrini verebilir ve eve doğru yol alabilirdi.
Kısa olmasına rağmen öykünün gereklerini karşılayan. İnsanla, teknolojiyle, yapay zeka ile ilgili ciddi tespitleri olan bir öyküydü.
Dilin kullanımı da yerli yerindeydi.
Beğendim.
yorumunuz için teşekkürler.
Güzel bir öyküydu kaleminize sağlık.