Öykü

Kör Değil misiniz?

-Peki başla bakalım nasıl olmalı sence?

+Beni gerçekten dinleyecek misiniz?

-Elbette

+Pekâlâ dinleyin lütfen o halde, bizler körüz, ben, siz ve bu mağarada bulunan herkes tam anlamıyla kör. Dışarıda bambaşka bir hayat varken, kendimizi belli sınırlar arasına sıkıştırmış körleriz. Kendimize bilerek ve isteyerek hapis yaratıyoruz. Benim tam olarak doğru bulmadığım kısım bu. Keşfetmek, kendimiz geliştirmek, öğrenmek dururken neden binlerce yıllık kalıplara dahiliz hala? Yüce yaşlılarımıza sormak istiyorum. Neden gündüze yönelmek hiç aklınıza gelmedi?

-Delikanlı farkındaysan senin gündüz aşkın sebebiyle kaybettiğimiz arkadaşlarımız için buradayız. Doğamıza başkaldırını, yine başkaldırarak mı savunacaksın?

+Ben başkaldırmıyorum. Ben artık bitmiş, ölmüş olanların kaldırılmasını istiyorum. Burada hayatımızdan ve rutine dönüşmüş her şeyden rahatsızlığımı dile getiriyorum.

-Yani arkadaşlarımızın kaybından üzgün değilsin, vicdan azabı duymuyorsun.

+Hayır tabii ki üzgünüm; ancak vicdan azabı, hayır bu baskıyı reddediyorum. Bizler sadece olması gereken özgürlüğümüz için uçtuk. Bu yapmış olduğumuz hata değildi, ayrıca kasten kimsenin ölmesine sebep olmadım ben. Bizler keşfetmeliyiz, uçmalıyız.

-Söylemlerin gençlerimizin zihinlerini deforme ediyor, aynı zamanda kurulu düzenimiz açısından da tehdit niteliğinde.

+Bu toplumu tehdit eden tek şey körlük. Var olmamamıza engel oluyor.

-Şöyle de düşünebiliriz: Yok olmamamızı da sağlıyor.

+Sizler asla var olamamış bir topluma yok olmamayı sunup ‘Şunu sakın yapmayın’ diyorsunuz. Yapmayın dediğiniz şeyler ise henüz denenmemişler bile. Gerçekte nasıl sonuçlar getireceğini bilmediğiniz, gerçek sınırlarını bilmeden anlayamayacağımız konular hakkında binlerce yıldan kalma tabulara sahipsiniz. Destek olmak yerine körlükler sağlıyorsunuz. Sürekli atalarınızdan bahsedip şu ana adapte olmaktan korkuyorsunuz.

-Terbiyesizlik etme delikanlı! Atalarımız ve koruduğumuz değerler kutsallarımızdır. Dil uzatma sakın. Var olan kredini tüketiyorsun. Pişmanlık belirtisini hala göremiyorum.

+Ben mi terbiyesizim? Neden? Güneşi, gündüzü merak ettiğim için mi? Yüz yıllık evler bile yaşanmaz burada denilerek terk edilirken, binlerce yıllık kuralları bugün uygulamayı doğru bulmadığım için mi? Ya da uygulamayı bizzat istemediğim için mi? Neden pişman olacakmış ben? Yüzümü kızartacak hiçbir şey yapmadım.

-Bu genç aleni şekilde bizi isyana ve huzursuzluğa sürüklüyor. Korkarım ki sürülmesi gerekecek.

+Ben kimseye savaşın demiyorum hatta ve hatta savaşın diyenler sizlersiniz. Ava gelmeyip gençleri gönderenler sizlersiniz. Asıl huzursuzluk kaynağı tek taraflı faydalanma olan bir düzenden bahsediyorum. Beni sürseniz de idam etseniz de bir gün bu Dünya’nın dönen ve döndükçe değişen bir yer olduğunu anlayacaksınız.

-Pişmanlık zaten yok ayrıca bu genç asiliğinde ısrarcı. Bu tavırlar soylu yarasalara hiç yakışmıyor. Bizler atalarıyla gurur duyan, huzur içerisinde yaşayan bir toplumuz.

+Beni dinleyeceğinizi söylemiştiniz.

-Dinledik zaten. Tam bir huzur ortamı için bu genç yarasanın aklını kirleten ve bu genç yarasanın aklını kirlettiği diğer herkesi öğrenmemiz gerek. Toplumumuz bu tehditle yaşamamalı. Bize isimleri vererek sürülmekten kurtulup aciz hayatı yaşayabilirsin.

+Adalet duygunuz da sanırım atalarınızdan kalmış, zira yeterince ilkel duruşunun tek sebebi bu olabilir. Kimsenin beynini yıkamadım, kimseye fikirlerimi dikte etmedim. Yalnızlık içerisinde yaşadım çoğu şeyi ve bu yalnızlığımı paylaştığım kişi -tek arkadaşım- bir martıydı.

-Martı mı? Sen yarasaların yüz karasısın. Bizden aşağıda olanlarla arkadaşlık etmen yeterli ihanet sebebidir. Ben sürülmesi yönünde oy veriyorum.

+Evet bir martıydı, şimdi çok uzaklarda ve ben de onun yanına gitmek için yola çıkacağım. Eğer benden önce onu bulursanız ona benden fazla imkân verin lütfen. Körlük sizi kör ve kütük etmiş. Arkadaşım Jonathan’ına selamlar olsun yüce yaşlılarım. Siz ne derseniz deyin, Dünya dönüyor!

-İsyancı yarasa dinlendi. Atalara saygısızlık etmesi, toplum düzenine aykırı tavırları ve martı gibi bizden aşağıdaki bir kesimle kurduğu arkadaşlık sebebiyle tamamen haksız bulundu. Bu gerekçeler ışığında asi yarasanın sürülmesine oybirliğiyle karar verildi. Kimse bir daha bu yarasanın yanlışlarına düşmesin. Soyumuz şerefli ve yolumuz aydınlıktır. Atalarımızın yolu tek doğrumuzdur. Dağılabilirsiniz.

Kör Değil misiniz?” için 8 Yorum Var

  1. Merhaba, Öncelikle kaleminize sağlık..!
    Mesajı net, kısa ve etkili bir öykü olmuş. Okurken dikkatimi çeken ve beni bir sorgulamaya götüren durum var, onu paylaşayım. Yarasanın, yaşam özelliklerine uymayan dış dünya merakının ölümle sonuçlandığı açıkça belli iken hala yaptığını savunup, yaşlılarca savunulan gereklilikleri, onların geri kafalılığı olarak dile getirmesi öyküden kopardı beni? Yanlış mı anladım ya da yanlış mı yorumladım bilmiyorum ancak sizinle paylaşmak istedim. Gelecek seçkilerde de sizden gelen öyküleri okumak isterim.

    1. Evet kesinlikle haklısınız. Yarasamız meraklı bir birey ve bir şeylerin neden yasak olduğunu, neden sadece belli kalıpların kabul edildiğini acaba doğamız dediğimiz şeyin farklı yaşam tarzlarıyla değişip değişemeyeceğini sorguluyor. Asıl söylemek istediğim de şuydu her sorgulayan birey elbet ki hakikate doğru gidiyor da olmayabilir ancak kendi sorgusu bence kendi var oluşudur diye düşündüm keza yarasamızın hikayesi şöyle bitiyor da olabilir: Yarasa, tüm toplum normlarına rağmen, doğasının, özünün kaynağına inmeyi başararak kendini var etti ve yarasaların gündüz yaşayamacağını keşfetti. Bu her ne kadar norm olarak toplumda olan bir kuralsa da Yarasa’nın idealistliği ve değişim dürtüsü bu kurala körü körüne uymak dışında neden uymamız gerektiğini açıkladı. Keşif diğer yarasaları da kendilerini keşfetme konusunda epeyce motive etti.
      Yani uzun lafın kısası çok doğru bir yere parmak basmışsınız aslında istediğim manada da açıklayamadım şu an kafam da dağınık biraz açıkçası ama söylemek istediğim şu kasıtlı olarak o ikilemi oraya bıraktım çünkü felsefik, kültürel ve bilimsel gelişmelerde bu çokça görebileceğimiz bir durum bence yani bilmiyorum belki de yanılıyorumdur 🙂 Bunun gibi 😀
      Çok teşekkür umarım yine oluruz bir dahaki aya 🙂

  2. Tam Martı Jonathan Livingston aklımda yankılanırken kendisine selam çakmış olmanız hikayenize ayrı bir keyif kattı.
    Oldukça yalın ve başarılı bir öykü.
    Elinize sağlık!

  3. İdealist her söylemin bir o kadar doğru olmadığını, geri kafalılık olarak görülen gelenekselciliğin ise her zaman yanlış olmadığını gösteren – bana göre – mesajıyla çok beğendiğim bir öykü oldu. Ancak düşündürdükleri dışında hissettirdikleri yani öyküsel özellikleri biraz zayıf gibiydi. Elinize sağlık.

    1. Hissettirdiklerini betimleme olmamasına bağlayabiliriz belki bilmiyorum iyi öykü yazabildiğimi de düşünmüyorum aslında çünkü gerçekten geliştirmem gereken şeyler var 🙂
      Teşekkür ediyorum yorumladığınız için 🙂

  4. Hikayeyi okurken Burak Yüksel’in bahsettiği ikilem aklımdan geçti. Güzel bir öyküydü. Elinize sağlık. 🙂

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *