Düşünceler zihimde birer keşmekeşe dönüşmek üzere, kapatıldığım şu soğuk zindanın soluk taşları kadar renksiz hayallerim. Umudum güneş gibi lakin karartılan kalbimin kalan son ufak penceresi de kapanmak üzere, hayat sen ne garip şeysin!
Yağmur yağmadan önce göğü kaplayan kara bulutlar!
İçimdeki karatının sebebi de yağacak olan bereketin habercisi mi yoksa asla dinmeyecek fırtınanın mı, şayet gelecek olan bereketse katlanabirim içinde olduğum şu hale. Fırtınaysa eğer içimde kopacak olan… sesini duyan biri çıkar mı?
Rüzgâr özgürdür derler; ben kötülük taşıyan geminin yelkenlerini şişirecek kadar umursamaz değilim,
Koca dağlara heybetlidir derler; ben heybetim pahasına dünyaya yukardan bakacak değilim,
Ateş güçlüdür derler; ben kendi gücüm uğruna başkalarını yakacak değilim…
Kimim ben o zaman, beni var eden ne; derlenmişlerin oluşturduğu karışık bir yığın mı, bu yığın içinde sıkışmış yek parça kağıt mı.
Yoğun düşüncelerim arasında sürüklenişim kraliyetin durumuna ne kadar da benziyor, üstelik onu kurtarmaya çalışmama rağmen onla beraber yok olmam ne kadar da üzücü….
Ben değilsem eğer yıkılmak üzere olan kraliyeti kurtaracak; kim ?
İçine girilen boşvermişlik hali onları sürüklerken durmadan aşağıya, bu düşüşü durduracak olan ne?
Benden önce idam sehpasına çıkan kadim dostumun sözleri şimdi daha anlaşılır benim için,
Kumaşına İnsan eli değmemiş, halatı iradeden örülmüş, eşi benzeri olmayan bir paraşüt ancak durdurabilir sonu çakılış olan şu düşüşü.
Ben paraşütümle düşüşte olanlara yardım etmek istedim, onlarsa beni hızlarını yavaşlatmakla suçladılar. Ben elimden geleni yaptım, umarım son sözlerimin yazılı olduğu, benim kadar yıpranmış, bu kağıdı okuyanlar benim başaramadığımı başaracaklardır…
- Kozmik Tozun Fısıltısı - 1 Şubat 2024
- Loş Tapınak - 15 Nisan 2019
- Rüzgâr Adam Taşımaz - 15 Nisan 2018
- Tobarin - 15 Mart 2018
- İki Omzu Arasına Üç Adam Sığar - 15 Ağustos 2017
Merhabalar . Öykünüzün son paragrafına kadar Metinler halinde yazılmış bir şiiri okuyor gibi hissettim, öyküde anlatmak istediğiniz duyguları biraz daha acık bir şekilde sunmanızın öyküyü daha acık bir hale getireceği kanısındayım, en azından ben öyle olsun isterdim. Bunun yanı sıra Öyküde kurduğunuz cümleler gerçekten cok etkileyici olmuş. Keyifle okudum kaleminize sağlık.
Merhabalar,
Okuyup değerlendirmede bulunduğunuz için teşekkür ederim. Belki de son sözlerini kağıda döken bir insanın, hayatının kalan son vakitlerinde kendini sorguya çekerken, hissettiği onlarca karmaşık duygudan baskın olanın ne olacağına dair karar veremediğim için aktaramadım o hisleri size. Değerli yorumunuz için bir kez daha teşekkür ederim, başka seçkilerde buluşmak üzere.
Üstteki yorumda yazılanlara katılıyorum. Hikaye her ne kadar etkileyici de olsa bir şeyler sanki eksik ya da gizli kalmış gibi. Her cümlenizin altında farklı bir mesaj, farklı bir anlam vardı sanki. Bunu başarmak da zordur. Ellerinize sağlık.
Okuyup fikrinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim.
Siteye ilk yazdığın öyküye göz attım. Aradan geçen 2 sene sana yaramış. Üslübun oturmuş, fazlalıklardan kurtulmuş, yazına bir ahenk vermişsin.
3. paragrafın ilk cümlesini okuduğumda bir tutarsızlık gördüm.
“yağacak olan bereketin habercisi” olasılığı, kahramanın kararsızlığı ile örtüşmüyordu. Fakat okudukça anlam yerine oturdu. Tutarsızlık yok, ancak aşağıdaki cümlede (öyküde ilk paragraf) “gibi”den sonra virgül koymayınca, “umudum güneş gibi karartılan kalbimin…” anladım. Öyle de kaldı.
“Umudum güneş gibi lakin karartılan kalbimin kalan son ufak penceresi de kapanmak üzere, hayat sen ne garip şeysin!”
Olağanüstü bir hikaye çıkmış ortaya. Gözüme takılan tek konu, paraşüt kelimesi oldu. Mecburiyetten öyküne eklemişsin gibi, öyle yabancı duruyor yazdıklarına.
Eline sağlık.
Merhabalar,
Geç cevap verdiğim için kusura bakmayın, yazmak istedim ama fırsat bulamadım 🙂
Övgü dolu yorumlarınız için teşekkür ederim. Rıhtımın, sandaldan tutun da büyük gemilere değin ayrım gözetmeden ağırlamasının büyük bir önemi var bu gelişimde.
Naçizane fikrim,
Öyküyü yazarken paraşütün felsefesine inmek istedim, kendime “paraşüt nedir?” diye sorduğumda “Düşüşü, sürüklenişi durduran şey” cevabı belirdi. Peki bu paraşütün toplum bazında karşılığı ne olabilirdi; tabi ki bir fikir! Demem o ki konu çerçevesinin bu denli sınırına yaklaşmışken, paraşüt kelimesini kullanmamak beni çerçeveden dışarı atabilirdi. Sanırım öyküdeki paraşüt kelimesinin yabancı duruşu bu yüzden. Alakanız için tekrardan teşekkür ederim, başka seçkilerde görüşmek dileğiyle 🙂