“Milyonlarca yıl önce bu çölün denizin dibi olduğunu biliyor muydun? Olağanüstü yaratıklarla dolu. Dünya kadim bir yer ve uzun bir süre sadece denizden oluşuyormuş.” diyor Love, Death &Robots dizisinin Fish Night bölümündeki iki karakterden daha yaşlıca olanı. Genç olan ise pek sallamıyor yaşlı adamın söylediklerini. Gençler böyledir. Pek sallamazlar kendilerine söylenenleri. Tabii televizyon karşısında oturup sırf bir şeylere bakıyor olmak için televizyon ekranına bakan genç adam da pek sallamıyor orada söylenenleri ki zaten milenyumun ilk on yılından sonra kimse sallamadı televizyonda söylenenleri.
Yine de konuşmaya devam ediyor daha yaşlıca olan adam: “Böyle gecelerde düşünüyorum. İnsanların hayaletleri evlere dadanabiliyorsa, yaratıkların hayaletleri de daha önce yaşadıkları yerlere neden dadanmasın?” Bu sözler televizyondaki genç adamı pek derin olmayan düşüncelere düşürüyor. Televizyon karşısında oturan genç adamı da. Fakat televizyon karşısındaki genç adamın düşünceleri televizyondaki genç adamın düşüncelerinden çok daha kısa sürüyor. “Olur mu ya öyle saçma” bakışını pencerenin ardında kalan yıldızlı geceye çevirdiği an aklına birkaç dakika önce siparişini verdiği pizza geliyor. Sürekli dönmekten yorgun düşmüş duvar saatine çeviriyor bakışlarını. Saat gece yarısını biraz geçiyor. Daha sonra telefonu eline aldığında daha da net saat bilgisine sahip oluyor. 00.14. Sipariş vereli neredeyse bir saat olacak. Tekrar tuşluyor pizzacının numarasını. Dıt sesini dinlerken televizyona dönüyor. Yaşlı adam haklı çıkmış. Koca çölde deniz yaratıkları cirit atıyor. “Sahiden olabilir mi”nin alaycı gülümsemesi dudağının kenarında belirirken kapı çalınıyor. Telefonun dıt dıt seslerine son verip çalan kapıya yöneliyor. Parayı ödemeden pizzanın malzemelerini kontrol ediyor: Mantarsız, bol zeytinli. Parayı ödeyip kapıyı kapatıyor. Tekli koltukta uzun süre oturunca kendiliğinden oluşan konfor kaçmasın diye çabucak yerine dönmeye hazırlanırken bir anda olduğu yerde donakalıyor. Elindeki pizza kutusuyla, öylece. Pencerenin ardında yıldızlı gece yerine göz bebeği büyümüş, kocaman bir gözün kendisine baktığını görüyor. Elindeki pizza kutusuyla tam da bir pizzacının bir pizzacıda kullanabileceği pizza yiyen bir heykele dönüşmeden ne olduğunu anlamaya çalışır gibi televizyon ekranına bakıyor. Televizyonda sonraki bölüm butonunun yanında aktive edilmiş bir geri sayım var. Umursamıyor. Hem bir dur. Gitme bir yere. Hikâye yeni başlıyor. Penceredeki koca göz de bir anlığına televizyona bakıyor sonra tekrar ona dönüyor. Korku ve merak henüz pişmemiş ıslak hamura yapışan pizza malzemeleri gibi yapışıyor ruhuna. Koca gözü daha yakından görebilmek için balkona doğru yürüyor ağır ağır ve az sonra elindeki pizza kutusuyla koca balinanın karşısında duruyor. Nefessiz, olağan dışı, akıl almaz bir an. Bir süre bakışıyorlar sadece. Buraya nasıl geldiğini, devasa binaların arasında nasıl dolaştığını ve elbette nasıl nefes alabildiğini anlamaya çalışıyor. Tabii ki korkuyor. Koca bir balinanın karşısında hangimiz korkmazdık ki. Genç adamın düşüncelerini anlamış gibi konuşmaya başlıyor balina. Tabii ki konuşabiliyor balina. “Ben… Kayboldum.” Cüssesine göre epey ince sesli. Cüssesine göre epey korkmuş halde. Zaten kişiliğinin cüssesiyle doğru orantılı olacağına dair bir bilgi de yok elimizde. “Geldiğin yolun tersi istikametinde gidersen geri dönebilirsin,” diyor genç adam. Bir balinaya değil de yoldan geçen birine tarif eder gibi. Çabuk kabullendi durumu. “Geldiğim yolun neresi olduğunu bilseydim kaybolmazdım,” diyor balina. Fazla mantıklı. Zekâsı cüssesiyle doğru orantılı.
Tekrar başlıyor uzun, sessiz bakışmalar. Koca bir balina ve genç bir adam. Işıltılı binaların arasında. Yıldızlı gecenin içinde. Bir pizza kutusunun iki tarafında. Elindeki pizzayı hatırlıyor ve balinaya ikram etmesi gerektiğini düşünüyor. Ne de olsa insan her gün koca bir balinayla karşılaşmıyor ve günün birinde karşılaşırsak eğer elbette ona karşı nazik olmamız gerekiyor. Teşekkür ediyor balina. Uzun süredir kaybolduğunu ve bir hayli aç olduğunu belirtiyor. Genç adam pizzadan bir parça koparıp balinanın ağzına doğru fırlatıyor. Sonra kendisi de bir parça alıp ısırıyor. “Mantarsız, bol zeytinli. Güzel tercih,” diyor balina. Ağzı dolu genç adam gülümsemekle yetiniyor. O esnada kapı yeniden çalınıyor. Genç adam kapıya bakmadan balinaya bir parça daha pizza ikram ediyor. Balina büyük bir iştahla ikinci parçayı yemeğe başlarken genç adam kapıya yöneliyor. Yeniden kapıyı çalmış olan pizzacı getirdiği pizza için yanlışlıkla fazladan para aldığını ve bu yüzden geri döndüğünü söylüyor. Adam hızla fazla verdiği parayı geri alıp kapıyı kapatıyor. Aklı hâlâ koca balinada olduğu için bir an önce dönmek istiyor fakat döndüğünde koca balinayı son gördüğü yerde bulamıyor. Gitmiş. Geldiği gibi sessizce. Pizza kutusunda iki eksik parça ile kendi küçük ısırıklarının boşluğu gözüküyor. Pizza kutusuyla birlikte konforu kaçmış tekli koltukta yerini alıyor. Televizyonda sonraki bölüm başlamış bile.
Henüz yorum yok. Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.