Uçan giden kuşlar… Yolculuğa çıkmış iyilik…Sınavlardan geçmesi gereken cesur yürekler… Herkesin ayrı telden çaldığı bir dünyada mutluluk için arşa çıkan maske yüzler… Yeryüzünde hayat hep bir kaos, kıtlık, kuraklık… Herkes canının derdine düşmüş vaziyette. Kimse kimseyi önemsemiyor, herkes kendi aç karnını doyurmaya çalışıyor. Düşen her çocuk yerde kalıyor. Yardımlaşma can çekişmekte özetle…
Arş kulesinde yaşayanlar dünyanın bu halinden güç alıyor. Her bir kötülükte daha çok maske üretip diğer gezegenlere satabiliyorlar. Çünkü diğer gezegenlerde doğa şartları zehirden, yapay oksijenden dolayı yaşanabilecek gibi değil. Her gezegen savaşlarda, soykırımlarda kendi tabiatını, doğal güzelliklerini yok etmiş durumda. Diyeceksiniz ki; hiç mi aklı başında hiç mi kimse, gezegen kalmadı? Tüketme hastalığı, daha çok kaynak, daha çok para para hırsı bütün evreni mahvetti. Birileri karşı çıkmıştı; azınlıkta kalan iyiler ve iyilikler… Onlar evrende dağılıp gitti, bir araya geldiklerinde, katledildiler. Öldürme enerjisi hâlâ yürürlükte… Katiller ödüllere gark oluyor. Ödüller arttı, azalmadı. Diğer suçlar bütün evrende kovboy filmi bağımsızlığıyla yaşanmakta. Kim, neden yaşıyor? Yaptıkları hainliklerin bedeli ne? Yasalar maskeleri üretenler tarafından yürütülüyor. En lakayt biçimde halk yargılanıyor. İtiraz hakkı yok! Zaten mahkeme sırası gelene kadar olay yok olup gidiyor. Bir de ortada suçtan eser kalmamışsa, (ki bu hiç zor değil) davacı ceza alıyor mahkemeyi oyaladığı için. Mahkemelerde öyle az kuruluyor ki, kaybolmuş(!) kaşıkçı elmasını bulmak daha kolay. Çok bir hak arayışı mümkün olmuyor evrende.
Maskeliler her yerde fenalıkları arttıracak bir olay yaratıyorlar. Durdurabilecek güçte kimse kalmadı. Karşı çıkan mücadeleciler tek tek avlandı. Herkes gölge çıkarlara kanıyordu. Kolay yoldan yaşamak, geçim sağlamak, barınmak birincil seçenekti çoğunluk için. Daha doğrusu kaostan beslenecek olay yaratmak bunlara imkan yaratıyordu. İnsanlık tabutta yaşayan bir maskeydi.
Dediğim gibi her kötülük bir maskeye bedel. Kimse zararın, çalınan, yok edilen iyiliğin farkında değil. Arş kulesine maskeyle geçiş yapılıyor. Maskeyi kullanmaya başladığında direkt arş kulesine çıkılabiliyor. Maskenin kırmızı düğmesine basmak yeterli. Bazı ajanlarda doğal maske takarak iyi davrananları, elindekini paylaşanları v. b. ispiyonluyor. Kim maskeli kim gerçekten kötü anlamak çok zor… Öyle gerçekçiler ki, şaşırtıcı derecede doğallar. Yalnız Arş’ a çıkarken anlaşılıyor maskeli ajanlar. Bazen iğrenerek iyilikle deniyor maskeli ajanlar. Fakat gri alanda işçi çalıştırmak için seçimler tabi ki bunlar… İyilik mücadelecileri böyle gri alanda hazırlanıyorlar fabrika işçisi olmaya. Gri alandan önce kısa bir hapishane süreci var.
Kaos evreninde kendini gizlemeyi başarmış biri var. Bir kuyuda yalnız… Kimse çıkabileceğini düşünmeyi bırakın varlığını anlamadı bile. Kendi kendine Yeşilçam filmleri izleyerek, Gülten Dayıoğlu okuyarak, matematik, fen kitaplarına bakarak büyüyen biri var.
Yeraltında kuyunun koridor çıkardığı yerde tohumlarla bir tarım odası var. Odaları gezerek yaşıyor. Bir kedisi var arkadaş olarak. Ailesi çevresindeki koordinat ve internet ağlarıyla oynayarak onu korudular. E ailesini özlüyor bazen. Arş kulesinde maske üretilmeden önce tehlikeyi sezip böyle bir ortam yarattı ailesi. İlk isyan eden Mücadelecilerdi ve ilk kaybolanlardandılar. Ölmezdi Mücadeleciler, kaybolurdu. Kimse sevdiklerinin ölümünü kabullenmek istemezdi. Ölmek kime yakışırdı? Harry Potter’ dan daha kimsesiz hissediyordu kendini. Koyu yalnızlık bir gün bitecekti.
Büyüdükçe yazılım alanında kendini geliştirmeye başladı. Başka büyük bir bilgisayarın varlığını keşfetti. Bu bilgisayar her bilgiyle donanmıştı adeta. Tekin başka insanların varlığını fark etti keşfiyle. Dışarısının varlığını unutmuştu kapalı kala kala. Büyük bilgisayarı tanımaya başladı. Kimseye belli etmeyecek kodlarla geziniyordu ve dehşete kapılıyordu. Her insanın yaptığı iyilik, yapabilecekleri kayıtlıydı. Uzun bir süre roman okur gibi gözlemledi. İyilik sayısı azaldıkça tedirginliği arttı. Ailesini kaybedenlerin bu bilgisayarı çalıştıranlar olduğunu anlayınca İyilik Mücadelecilerini toplamaya karar verdi. Neden başka çocukları yalnız kalsındı?
Hepsine kodlar gönderdi. Gri alan için beklenen ya da kaçabilen İyilik Mücadelecilerine kodlar gönderdi. Uçabilen sinekler yaptı, Mücadeleciler müsait olduklarında açıldılar bir ekran olarak. Metrik filminin başka bir evrende yankısıydı bu çağrılar. Güvenli bir alana çağırıyordu onları. Aynı sinek onları görünmez yapacaktı.
İki İyilik Mücadelecisinin sineği arıza yaptı yolda. Basit bir teknik hatasıydı. Soluk, tozlu bir ağacın dibinde buldu onları Tekin anında düzeltti ve mağaraya ulaştılar. Herkes yavaş yavaş toplanıyordu. Kuşkulu “Merhaba” lar havada uçuştu. Yıllardır toplantılar unutulmuştu. Son gelen kişi takip edilme hissiyatı yaşayınca yolu dolandırıp gecikmişti. Gerçi sinek onların kafasını çoktan bulandırmıştı ya, neyse…Tekin;
-Herkese öncelikle merhaba! Ben Tekin. Bu gölgeli günlerde bana güvendiğiniz için teşekkür ederim. Dünyanın kötü gidişatını hepimiz görüyoruz. Maskeler uğruna gezegenimiz ve insanlarımız telef ediliyor. Ciğerimiz bildiğimiz insanlardan bir kişiyi kaybetmeyen yoktur aramızda. Çoğumuz yalnız kaldık maskeli ajanlar yüzünden ve bizzat maske üretimi için.
-Biz bunların zaten bunların bilincindeyiz, grup terapisi için mi tehlikeye attın bizi?
Daha ılımlı olan kıvırcık saçlı, kar yüzlü, badem gözlü Veda incecik sesiyle;
-Güvenli alanların sınırları vardır, direkt eylem planına geçersek iyi olur, Tekin.
Herkes onay anlamında parmak şıklattı. Alkışı şiddet olarak algılayan maskeli ajanlar hemen buluyorlardı, güvenli alanı.
Tekin üzerinde çalıştığı planı anlattı. Çoğunluk bilerek yakalanacaktı. Yakalanan Mücadeleciler sinek benzeri kodlarla yaşayacaklardı. Ellerinde sakladıkları sinekleri yayıp, işçi Mücadelecileri silahlandıracaklardı. Fabrikaya geçtiklerinde maskelerini takacaklardı.
Fabrikada çalışan Ehrimenler’ in yerine geçeceklerdi. Tek tek avlayacaklardı onları. Fakat öncelikle maskeli ajanların yerine yeryüzündeyken geçecekler vardı. Onlar hapishanede olayları kolaylaştıracaklar, gizlenmelerine olanak sağlayacaklardı. Bilgisayarı oyalamak Tekin’ in yöneteceği kişilerin göreviydi. Ehrimenler etkisiz hale getirilince bilgisayar resetlenecekti. Ehrimenler cezalandırılacaktı.
-Evet, planı geliştirmek isteyen ya da eleştirenler var mı?
Derin bir sessizlik… Ölüm sessizliği gibi bir sela okundu sandı Tekin bir an. Hafif tıknaz, güneş tonlarındaki görünüşü karanlık bulutlara boğulmuştu. Yeşil gözleri yeryüzündeki yaprakların tozuyla tanışmıştı. Umut pırıltıları soluyordu yavaş yavaş. Somutlaştırılmış bir tedirginlik vardı. Herkes alıştığı kaç göç hayatı kanıksamıştı. Maskeleri tanıyorlardı ve iyilik yapma hevesleri uyuşmuştu. Alışkanlığın karşısında dağ gibi duracak güç, yıkıntıyı yeni baştan yaratma ihtimali herkesi korkuttu gizliden gizliye. Maskeler ruhlarını ele geçirmişti. Dünya seçimlerden ibaretken İyilik Mücadelecileri, maskeli ajanlara benzemişti. Aradaki tek fark Mücadeleciler uykudaydı. Ruhlar yok olmazdı sadece rüyaya biraz fazla inanabilirlerdi. Olayın bam telini oluşturan an inancın her şey olmasıydı. İşte, hiçbiri dünyanın eskiye döneceğine veyahut değişebileceğine inanmadı. Rüya ya da kabus… İnsan yanıldığını anlamaz bazen. Sakladığı iyilikler onlara küsmüştü. Bir tek Veda ikna olmuştu;
-Hemen uygulayalım bence. Engel çıkacağını sanmıyorum. Yalnız Erlik’ in canavarları efsanesi var. Bu konuda ne diyorsunuz? Basit bit uydurma değilse, plan suya düşer.
İnançsızlardan fidan gibi zayıf, yakışıklı, hayalet benizli Oğuz;
– Suya düşen plan olmaz, hayatlarımız olur. Ben yokum!
– Bizim gücümüz onlara yetmez, uğuldaşması havada asılı kaldı ve kimse değiştirmek istemedi. Veda adına benzeyip kayboldular. Maskeler artık ruhtaydı, yüzde değil.
- Tanıdık Maske - 1 Mayıs 2025
Henüz yorum yok. Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.