Öykü

Viking Hayaleti

İngiltere’nin kuzey yamacında bir kayalık.

Yosun tutmuş kayalık üzerinde bir çığlık.

Sisli bir havada ıslak ve pis kokulu.

Deniz kokusunu bile bastıran.

Uzakta çok uzakta dalgalar arasında bir Gokstad.

Tahtadan tapılmış, yosun tutmuş ve nemli.

Ölümün kol gezdiği ıslak ve pis kokulu bir gemi.

Pruvasından anlaşılmalı Normlar, Varaglar.

Beyaz direkli, siyah bayraklı, gri ölümlü.

Ölümü yakalamak için.

Dans ederek uçuşur alevli oklar.

Yoksa Viking Hayaleti dolaşır Kuzey Denizlerinde.
Son oktan nasıl kurtulduğunu iyi hatırlıyordu, Astor. Ama ondan önce yediği onca oku saymazsak. Astor, çürümüş elleri ile yosun tutmuş o pis kayaya tutundu ve ayak kemikleri ile yerdeki balçığı iyice kavradı. Belinden gelen kemik çatırtıları tüm kuzey denizinde duyulabilecek bir gürültü çıkardı. Milyonlarca irili ufaklı kayalar ve balçık içinde son okun bedenini parçaladığına neden izin vermediğini düşündü, pişmandı.

“Son ok, son ok” dedi Astor. “Tam kalbimin üzerine gelmeliydi.” Haykırdı denize doğru, “Bul beni.” Belki diye düşündü, o son okun hayaleti bulurdu kendi hayalet bedenini.

Önce dili sustu. Onu düşüncesi takip etti. Bedenindeki son ölü hücreler bile susuyordu. Birkaç elbise parçası, et paçaları ve kemikten yapılmış bir heykel gibi. Var olan ancak soğuk ve ruhsuz. Küçük kasabadaki öldürdüğü büyük kadının dediği gibi, “Ölümün zamanı olmaz, zaman dursa bile ölüm durmaz, o seni bulur, bir yumuşak yatakta ya da balçıkta.”

Yağmurun sesinin duyulabilecek şiddete geldiğinde fark etti. Damlaların elbise ve et parçalarından kemiklerine süzüldüğünü. Aşık kemiğine ulaşan her damla ürpertti bedenini. Diline eski bir Viking şarkısı takıldı.

Dalgalar kayaları dövdüğünde,

Dalgalar gemiyi dövdüğünde,

Kaya gibi sağlamdır,

Viking! Viking! Viking!

Yağan yağmur bedenimi yıkadığında,

Gözyaşlarımı gizler,

Hiç ağlar mı?

Viking! Viking! Viking!
“Astor, Astor, kalk gemiye saldırı var!” Astor’u iyice sarstı Mila. Geceden kalmaydı. Böyle zamanlarda uyandırmak zordu, Astor’u. Kovadaki soğuk suyu Astor’un yüzüne boşalttı. Astor, bir anda neye uğradığını şaşırdı. Etrafına şaşkın şaşkın baktı. Sonra gökyüzüne baktı. Astor’un mutluluktan gözleri iyice açıldı. Alevli oklar, dans ederek geliyordu. Bir kahkaha patlattı. “Bunlar alevli oklar.” dedi. Önce Mila’nın gözlerine daha sonra savaşçılarına bakarak kalbini gösterdi ve haykırdı. “Kalbimin üzerine gelmeli.” dedi. Bunu gören tüm Vikingler hep bir ağızdan haykırdı.

“Bu alevli oklar, kalbimin üzerine gelmeli! Tam şuraya!”

Viking Hayaleti” için 7 Yorum Var

  1. Destansı bir öykü, etkili de işlenmiş. Daha ne olsun? Elinize sağlık, çok beğendim.

  2. Finale yaklaşırken tüyler diken diken oldu ve kendimi Vikinglerle bağırırken buldum. 🙂 Çok beğendim, özellikle başlangıçtaki yazış tarzınız oldukça ilginçti. Ellerinize sağlık, kaleminize kuvvet.

  3. Güzel ama değinildiği gibi biraz kısa bir öykü. Daha uzun öykülerinizle sonraki seçkilerde görüşmek üzere 🙂

Burak Yüksel için Yorum Yap Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *