– bir sene önce –
Hınca hınç dolu bir üniversite kampüsünde, çimenler üstünde oturmuş bir öğrenci, elindeki son model cep telefonuyla konuşuyordu. Öğrenci mutlaka işitme sorunu yaşıyor olmalıydı; çünkü telefonun diğer ucundaki kişiyle konuşmuyor, resmen ona bağırıp çağırıyordu. Kocaman güneş gözlüklerinin ardındaki kömür karası gözleri fıldır fıldır etrafı tarıyordu. Serin bir ilkbahar gününde heyecandan terliyordu. Sesi sebepsiz yere titriyordu:
“…öyle mi canım benim… saçmalama lütfen… aynen aynen… önce sinemaya gidelim… o yönetmen baydı ya, başkasına gitsek… aynen aynen… o da mı gelecek… yuh diyorum, başka bir şey demiyorum sana… aynen aynen… ama son seansa kalmamak lazım… son metroyla döneriz…”
– altı ay önce –
Ağırlıklı olarak liselilerin takıldığı bir kafede, iki kişi karşılıklı oturuyordu. Erkeğin önünde Americano, kadının önünde Latte vardı. O anda, kafede bulunan elli iki müşterinin içinde, hiç istemeseler de dikkat çekiyorlardı: İçerisi loş olmasına rağmen, ikisi de ısrarla güneş gözlüklerini çıkarmıyordu. Bu da yetmezmiş gibi, müziğin sesini bastıracak kadar yüksek sesle konuşuyorlardı:
“Aşkım, kahveyi beğendin mi? Ben çok beğendim ya. Tam istediğim gibi olmuş.”
” Aynen aynen, muhteşemdi balım. Buraya mutlaka yine gelelim. Bayıldım ortamına.”
“Geleceğiz bitanem, söz veriyorum.”
“Demetler de gelsin ama.”
“Aynen aynen, onlar da kesin çok beğenir burayı. Bir akşam hep beraber geliriz.”
– üç ay önce –
Bir apartman dairesinde toplanmış on beş kişi, kısık sesle tartışıyorlardı. Bulundukları odada hiçbir elektronik cihaz yoktu. Cep telefonları kapalı bir şekilde, ev sahibinin yatak odasındaki bir kasanın içinde duruyordu. Dinleme cihazı var mı diye ev sahibi, toplantıdan önce odanın her yerini özel bir dedektörle didik didik taramıştı. Oda temizdi.
Orta yaşlardaki bir adam, ayakta konuşuyordu. Konuşurken odadaki tüm dinleyicilerle göz teması kurmayı unutmuyordu. Sesini gerekli yerlerde alçaltıp yükseltiyordu. El kol hareketleri ne çok doğal, ne de çok abartılıydı. Bunun gibi yüzlerce konuşma yapmış olduğu, her halinden belli oluyordu:
“Yoldaşlar, öncelikle hepinize teşekkür ediyor ve daha sonra, hepinizi tebrik ediyorum. Bir operasyonumuz daha başarıya ulaşmış bulunmakta. Ubor Metenga olarak zafere giden yolda bir adım daha attık. Bugünden itibaren, zafere bir adım daha yakınız. Yaşasın Ubor Metenga, yaşasın mücadelemiz!”
Odadaki kadın erkek, yaşlı genç bütün üyeler ayağa kalktı. Sevinçleri gözlerinden okunabiliyordu. Teker teker birbirlerinin elini sıkıp, birbirlerini tebrik ettiler. Hatta bazıları kucaklaştılar. Kutlama faslı bitince, herkes yerine oturdu. Binlerce Ubor Metenga hücresinden biri olan bu hücrenin başkanı yine ayaktaydı. Henüz konuşması bitmemişti:
“Aynen Aynen Operasyonu’nun başarıya ulaşmasında, her birimizin değerli katkıları var. Kimimiz üniversitelere, kimimiz kafelere, kimimiz etkinliklere üşenmeyip gittik ve oralarda eylemlerimizi sabırla ve inatla gerçekleştirdik. Kar kış, yağmur çamur demedik; umutsuzluğa kapılmadık. Aynen aynen kalıbını, insanların aklına kazıdık. Tüm ülkeye yayılmış hücrelerimiz ve bu hücrelerimizdeki yoldaşlarımız sayesinde, Türkçeye yeni bir kalıp kazandırdık. Tam şu anda sokağa çıksak, mutlaka “Aynen aynen” diyen birine denk gelebiliriz. İşte bu bizim başarımız!”
Odadaki en genç üye, “Aynen aynen başkanım,” deyince herkes kahkaha attı. Başkan “Şşşşışşşşş,” diyerek odadakileri susturdu.
“Hatırlarsanız, bir önceki operasyonumuz da hedefine ulaşmıştı. Bir tık kalıbını insanların diline pelesenk etmiştik. Ubor Metenga olarak dili değiştirerek insanı, insanı değiştirerek toplumu değiştireceğimizi biliyoruz ve bunun için mücadelemize son hızla devam ediyoruz. Dün vardık, bugün varız ve yarın var olacağız yoldaşlar. Yolumuz açık olsun!”
Başkan konuşmaya kaldığı yerden devam etti. Mali konular, yeni üyeler, yeni ilişkiler, yeni eylemler derken toplantı birkaç saat sürdü. Gecenin köründe, hücre üyeleri karanlığı kuşanarak birer ikişer geldikleri gibi yine sessizce dağıldılar.
– bir ay önce –
Ülkenin dört bir köşesine yüzlerce şubesiyle yayılmış bir giyim dükkânında, iki kadın alışveriş yapıyordu. İndirim haftası olduğu için dükkân, tıka basa doluydu. Dışarıda kar yağmasına rağmen, iki kadın güneş gözlüğü takıyordu. Kadınlardan biri, deneme kabinlerinde elbise deneyip, diğer kadına gösteriyordu. İkisi de konuşarak değil, bağrışarak anlaşıyordu:
“Cicim, bir bakar mısın, nasıl oldu bu kazak?”
“Aaa, mükemmel olmuş hayatım. Ateş ediyor, ateş!”
- Fatima Teyze’den Al Haberi - 1 Temmuz 2020
- Karayılan Cek’in Tuhaf Hikâyesi - 1 Temmuz 2019
- Oncle’yü Beklerken - 15 Haziran 2018
- Aynen Aynen Operasyonu - 15 Haziran 2017
- Hırtık mısın Lan Sen? * - 15 Haziran 2016
Açıkçası ilk başta aynen aynenler beni sinir etti. Yani aynen aynenleri nereye bağlayacak diye düşündüm. Sebebi ubor metenga temasının ne olduğunu bilmememdi sanırım , ama son gerçekten güzel bağlanmış beğendim .
kaleminize sağlık güzel öykülerinizin devamını dilerim..
Çok teşekkür ederim. Ben de “aynen aynen”lere sinir oluyorum. Bu öykü de o sebeple ortaya çıktı. 🙂
Güzel öykü Ruhşen. Ellerine sağlık.
Sağ olasın Adil.
Ubor Metenga’yı tam kavradıktan sonra bir yorum yazacağım. 🙂
9/10. 🙂
10 üzerinden 9 almak beni çok mutlu etti. Teşekkürler. 🙂
Eğlenceli bir öykü olmuş, çılgın bir örgütün hain planları 🙂 ilk başta biraz başı sonu olmayan bir yapısı varmış gibi görünsede, ortalarda toparlıyor.
Sağ olun. 🙂
Merhaba,
Öykünün başlığını gördüğümde geçenlerde Ekşi’de böyle bir başlık okuduğumu hatırladım. “Aynen” kelimesi kaldırılsın diye… O sebeple daha başlıktan olayı çözdüm 🙂 Kısa bir öyküydü, fikrimce yaratıcıydı, finali çok hoştu. Bilimkurgu Kulübü’nde de öyküleriniz var yanılmıyorsam. Tuttum bu öyküyü. “Tuttum” kelimesi kaldırılsın 🙂
Kaleminize sağlık.
Evet, Bilimkurgu Kulübü’nde de yazıyorum. Çok teşekkür ederim. 🙂
Merhaba, “aynen”i tek başına sevmeyip ikilendiği zaman epey soğudum için daha başlığı okur okumaz aklımda bir fikir canlandı. Konuyu çok güzel işlemişsiniz ve anlatımınızla da iyice eğlenceli hale getirmişsiniz. Öykü adeta “ateş ediyor” -ki sıradaki kötülüğün bu kalıp olmasına da ayrıca bayıldım-. Ellerinize sağlık:)
Çok teşekkürler. Beğenmenize sevindim. 🙂
Merhabalar,
Kısalığının aksine fazlasıyla eğlenceli bir öykü yazmışsınız. En başta konu bana da biraz dağınık ve manasız geldi, ancak sonucu kavrayınca her şey birbirine bağlanıyor. Bu “aynen aynen” listesi daha da uzar gider diye düşünüyorum 🙂
Elinize sağlık,
Teşekkür ederim. 🙂
“Bombastik”, “Yardırmış”, “Fırıldak”, “Volkanik”, “Ballı şanlı” ve “Ateşli” sonla tamamlanan bir öykü olmuş. 🙂
Kaleminize sağlık.