Öykü

Çipler ve Hisler

Yıl 2138

4. Dünya Savaşı’nın üzerinden 42 sene geçti. Dünyanın büyük bir kısmı yaÅŸanamaz halde, geri kalanı ise savaÅŸ galiplerinin kurduÄŸu Tek Sistem koalisyonu tarafından yönetilmekte.

Ben ve ekibim bundan 33 sene önce alınan bir karar ile kurulan Sistem Yönetim ve Kontrol Sağlayıcıları Departmanı’nın, Deney ve Gözlem Laboratuvarı’nda görevliyiz. Bizden bekledikleri şey bilimi kullanarak, tek bir el tarafından yönetilecek olan sistemin sürdürülebilirliğini sağlamak. Bu amaçla sunduğum ve şu anda neredeyse bitirmek üzere olduğumuz projenin ortaya çıkış sebebi budur.

Nöro-Uyarıcı Çip

Bir sistemin sürdürülebilir ve kalıcı olmasını sağlan en önemli şey, o sisteme dahil olan kişilerin sistemin sürdürülebilirliği hakkında bir fikre ve isteğe sahip olmasıdır. Bunu sağlamak için yıllar süren eğitimler, hipnoterapiler ve hatta yenidoğanlar için öğretisel şartlandırmalar yapılabilir.

Ama aslına bakarsınız, bu kadar zamanımız yok.

Bir sistem bünyesinde ne kadar çok kişi barındırırsa, o kadar çabuk çabuk yıkılır. Biz de zamanı olmayan herkesin yapacağı şeyi yaptık ve kesenin ağzını açtık. Koalisyon liderleri ilk başta talep ettiğimiz meblağların soğuk bir şaka olduğunu düşünse de bürokratlar onları, kontrolsüz kitlelerin bu ıssız dünyada ki en büyük düşmanımız olacağı konusunda ikna etmeyi başardılar.

Böylece bugüne gelmiş bulunuyoruz. Nöro-Uyarıcı Çip önümde duruyor. Çipi, seri üretime sokması için, yazıcıya göndermeden önce kurmam gereken sadece bir bağlantı kaldı. Ama karar veremem gereken bazı şeyler var.

Nöro-Uyarıcı Çip’in amacı ortak bir halk bilinci oluşturmak ve insanların bunu kanıksamasını sağlamak. Bunun gerçekleşmesi için Tek Sistem Koalisyonu altında yaşayan bütün insanların beyinlerine bu çipin yerleştirilmesi lazım. Beyinlere yerleştirmek dediysem beni yanlış anlamayın, bu çip insanları uzaktan kontrol etmek veya bir başkaldırı anında onları tahtalı köye yollamak için değil. Bu çipin amacı, yıllar süren çalışmalarımız sonucu oluşturduğumuz algoritmaları kullanarak çipi takan bütün insanların eğilim ve alışkanlıklarını yorumlayıp birbirleriyle ilişkilendirerek muhtemel bir gelecek senaryosu oluşturmak ve gerekiyorsa insanları bu konuda uyarmak.

Örnek vermek gerekirse, diyelim ki işe gitmek için evden çıkıyorsunuz. Kişisel aracınıza oturup yapay zekâ yarımcınızdan sizin için en kısa yolu seçmesini istiyorsunuz. Yardımcınız size en kısa yolu ve varış sürenizi gösteriyor. Eğer bütün şartlar uygun ise bu yolu kullanmaya karar veriyor ve sanal yardımcınıza talimat vermek üzere hazırlanıyorsunuz. Ancak aniden kendinizi endişeli ve mutsuz hissetmeye başlıyorsunuz. Sanki o talimatı verdikten sonra bütün dünyanız yıkılacak ve bir daha eskisi gibi olamayacağınızı düşünmeye başlıyorsunuz, ya da bunun gibi bir şeyler.

İşte bu durumun sebebi, beyninize yerleştirecek olduğumuz Nero-Uyarıcı Çip’tir. Aslında siz o anda farkında olmasınız bile, herkesin beyninde yer alacak olan bu çip sayesinde, aracının yönetimini yapay zekanın ellerinden almış, geceden kalma, kontrolsüz bir nostalji tutkunuyla karşılaşma (çarpışma) olasılığı hakkında uyarılıyor olacaksınız.

İşte sistem böyle çalışıyor. Tek Sistem koalisyonun çökmesi ve yeni sistemlerin kurulmak istemesi, daha çok savaşa ve yoksulluğa neden olacağı için Nöro-Uyarıcı Çipler bu gibi ihtimaller karşısında insanları uyarıyor ve onları hata yapmaktan uzak tutuyor.

Prensip olarak projemiz çok iyi çalışıyor, insanların gelecekteki muhtemel hatalarını tespit ediyor ve onları doğal bir güdüymüşçesine uyarıyor, ancak hiçbir şey kâğıt üstündeki gibi kusursuz olamaz. İnsanlar kendi güdülerini ataları ve deneyimleri vasıtasıyla doğal yollarla kazanır ama biz onlara doğal bir güdüyü yapay yollarla vermek istiyoruz. Bu durum beyinin direnç göstermesi ve zorlamalara karşın verilen uyartının reddedilmesine, dolayısıyla da geri döndürülemez beyin hasarlarına sebebiyet verebilir.

Gönüllü deneklerimiz üzerinde prototiplerimizle yaptığımız deneylerden öğrendiğimiz kadarıyla, çip ilk takıldığında, rastgele durumlar karşında verilen hafif uyartılar beyin tarafından karşı konulmaksızın kabul ediyor ve direnç mekanizmasını zayıflatıyor. Bir süre sonra da çip tarafından beyinin ilgili bölümüne gönderilen bütün uyartılar hiçbir soruna sebep olmaksızın işleniyor ve kişiyi uyarıyor.

Elimizde birkaç senaryo var. Nöro-Uyarıcı Çipin etkin olarak kullanılmaya başlaması oluşabilecek 3 muhtemel senaryo şunlardır:

  1. Nöro-Uyarıcı Çip tarafından verilen uyartıları zarar almadan işleyebilmesi için manipüle ettiğimiz insan beyni zorunlu bir evreme uğrayacaktır. Sonraki nesiller Nöro-Uyarıcı Çipe gerek kalmadan rastgele olaylar karşısında korku, endişe ve üzüntü duyabilir hale gelebilirler. Bu seferde sistemimizin sürekliliğini sağlamak amacıyla alınan her kararda, beyni uyararak mutluluk ve zevk hissedilmesini sağlayacak bir Nöro-Uyarıcı Çip kullanabiliriz (Her ihtimale karşın bu çipin algoritmalarının çalışmalarına 5 sene önce başlandı ve hâlâ devam etmektedir).
  2. Beyin, Nöro-Uyarıcı Çipi kabul etmiş ve onu bir parçası olarak kullanmaya başlamıştır. İnsanlar, bazılarının kaynağı yapay olsa da, hislerine göre davranmaya ve yaşamaya devam etmektedir. Böylece insanlar içgüdüsel bir bilince, uyuma ve hak etmedikleri bir ütopyaya kavuşabilir duruma gelirler.
  3. Beyin, Nöro-Uyarıcı Çipi kabul etmiş ve onu bir parçası olarak kullanmaya başlamıştır, ancak bu sefer insanlar bunu kabul etmez. Kişisel iradenin zedelenmesi göze alamazlar. Düşüncelerin mi hislere göre, yoksa hislerin mi düşüncelere göre şekillenmesi gerektiğinin ayrımını yapamamaktan korkarlar ve isyan ederler. Ancak bu koşullar karşısında da isyanları fazla uzun süremez. En zayıf olanlar, yaptıkları şeyin yanlışlığından dolayı sürekli olarak hissettikleri kaygı ve korku yüzünden çöküntüye uğrayarak diğerleri için birer caydırıcıya dönüşür ve onları isyan etmektense yeni doğalarını kabullenmeye zorlar. Böylece, eksik ama mutlu bir toplum doğar.

Bunlardan beni en çok şaşırtanı üçüncü senaryodur. Çünkü irade ilginç bir kavramdır. Bizler yapmak istediğimiz ya da yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şeyleri yapmak konusunda ısrarcı davranmayı irade olarak yorumluyoruz, ama istekler ve düşünceler sürekli olarak devinen şeylerdir. Bir insanın irade başlığı aslında savunduğu şey aslında, doğal veya yapay yollarla manipüle edilmesi sonucu edindiği bir düşüncedir. O zaman üçüncü senaryonun gerçekten de gerçekleşme ihtimali var mı? İlk başlarda bunun senaryonun da, Olası Senaryolar Listesi’ndeki diğer 42 senaryo ile birlikte silineceğini düşünüyordum. Ancak şimdi, üçüncü bir ihtimal olarak karşımda duruyor ve onun gerçekleşme ihtimaline karşı bir önlem planı üretmemiz bekleniyor.

Yıl 2138 ve dünya 4 büyük savaş gördü. Önümde, dünyanın geleceğini kökten değiştirecek, son bağlantısı yapılmak üzere bekleyen Nöro-Uyarıcı Çip’in ilk ve tek modeli var. İnsanların, insan olama umutlarına karşı bitmek bilmez savaşlar. Nedense kendimi berbat hissediyorum, neyi seçersem seçeyim sonunda, telafisi olmayan bir hata yapacakmışım gibi geliyor. Bütün bu korku ve endişelerin yanı sıra bir de arada kalmışlık hissi. Keşke şu çiplerden bir tanesini çoktan kafama yerleştirmiş olsalardı…

Onurcan Kurt

İsmim Onurcan Kurt. 1993 Samsun doğumluyum. Üniversite eğitimimi İzmir’de tamamladım ve şu anda bir fabrikada makine mühendisi olarak çalışmaktayım. İlk yazı deneyimim bir kitaptı. Yazdım, okudum ve açıklarımı gördüm. Senelerdir de bu açıklarımı kapatmak için okumalar ve mini denemeler yapıyorum. Hala bir sonuca varabilmiş değilim ama artık elimde olanları göstermeye başlamam gerektiğini düşünüyorum.