Öykü

Işık Hırsızı

Terliyorum. Bir yerden bir yere koşturduğumdan mı, yoksa endişeli olduğumdan mı emin değilim. En azından insanların dikkatini çekmeyecek bir görünüşüm olduğundan kimse bana pek aldırmıyor. Sokaklar, caddeler arasından bir rüzgâr gibi esiyorum. Peki neden koşuyorum? Güzel soru.

Biraz kendimden bahsedeyim böylece beni daha iyi anlarsınız. İsmimin, nerede doğduğumun hiçbir önemi yok merak etmeyin. Bilmeniz gereken tek şey benim A sınıfı bir hırsız olduğum. Sakın kaçmayın. Öyle sıradan materyalist bir sosyopat değilim. Ne mi çalıyorum? Bir örnek versem daha iyi olur sanki. Hiç aniden moralinizin bozulduğu oldu mu? Durup dururken çaresizliğe düştüğünüz ya da kara bulutların kafanızda belirdiği. Bu durumun sizden kaynaklandığını değil yanınızdan geçen o sümsük adamdan kaynaklandığını söylesem bana inanır mısınız? Ben buyum, yüzünüzdeki ışığın hırsızı.

Neden koştuğuma gelirsek. Normalde insanların ışığını çalmak pek kolaydır. Yanından geçerken şöyle bir fısıldarsınız ve o kişi olduğu yerde buz keser. Hiç bakmadığı kadar boş, hiç bakmadığı kadar hüzünlü bakar. Bunun sebebi, kendinin de bir ölümlü olduğunu ve her şeyin de kendi gibi tükeneceğini anlamasıdır. Hiçbir mum sürekli yanmaz. Değil mi? Bu sabah kadar ben de böyle düşünüyordum, ta ki onunla karşılaşana kadar.

Keyfim yerinde sokağa çıkmıştım. Tabii ki ilk gördüğüm kişiyi seçecek değildim. İşin keyfi zaten burada, o kişiyi bulmakta. Biraz yürüdükten sonra onu gördüm. Kahverengi uzun saçlarını yukarıda toplamıştı, yüzündeki gülümseme daha önce hiç görmediğim kadar yumuşaktı. Yürüyüşünün zarifliği giydiği manto ile sıcak bir harmoni oluşturuyordu. Az daha ona acıyacaktım. Hızlı adımlarla onun yanına yaklaştım. Yürüyüşünde bile o rahatlık vardı sanki doğanın bir parçasıydı. Yeterince yanına yaklaştığımda hamlemi yaptım, kulağına yanaştım ve fısıldadım. “Selam”.

Bütün derdim böyle başladı işte, o kelimeden sonra dehşete düşmeli, yüzü beyazlamalı ve hatta -bazen- ağlamalıydı. Ama o gülümseyerek bana döndü.

– Selam?

Gülümsemesi güneş ışığı gibiydi. Hayatımda ilk defa kendimi bu kadar çaresiz ve aptal hissediyordum. Gözlerim doldu. Benden cevap bekliyordu.

– Nasıl olabilir?

– Ne nasıl olabilir?

Ben ne olduğunu daha anlamadan ağzımdan şunlar döküldü:

– Bu akşam boş musun?

– Eee… Olabilir nedenmiş peki?

– Sende çözemediğim bir şeyler var. Biraz konuşmak istiyo…Yani sohbet etmek istiyorum.

Dehşet gülümsemesi gözlerimi alıyordu. Bu gülümsemeye ufak bir şaşkınlık bile karışmıştı.

– Tamamdır o zaman. Akşam saat 19’de tam burada buluşmak ister misin, Bay Kasvetli?

Dağanık kara saçlarım ve uzun siyah paltomla kasvetli olmadığımı iddia edemezdim.

– Ehm… Olur tabiki?

– Tamamdır! Akşam görüşürüz!

O gittikten sonra sigaramı cebimden çıkardım. O bile pek işe yaramadı. Ellerim titriyordu. Şimdi, ben burada caddelerde koşarak randevuma yetişmeye çalışıyorum.

Saat yediyi biraz geçiyordu. Sonunda buluşma yerine vardığımda benden umudunu kestiğini ve gittiğini düşünüyordum. Kafamı kaldırıp onu aradım. İşte oradaydı. Trafik ışığının altında beyaz uzun elbisesi ve küçük siyah çantasıyla beni bekliyordu. Yanına yaklaştım.

Bir kaşını kaldırdı ve yargılayıcı bir bakış attı.

– Hiç gelmeyeceksin zannettim.

– İşim biraz uzadı ayrıca trafik vardı. Özür dilerim.

– Ne iş yaparsınız, Bay Kasvetli?

– Gazetede ölüm ilanları yazıyorum.

– Ne ironik!

Bu bilgi aramızda uzunca bir sessizliğin oluşmasına sebep oldu. Üzerimde onun gözlerini hissetmeye başladım, sanki uygun soruyu bulmak için çaba harcıyordu. İlk o sessizliği bozdu.

– Eee… Beni nereye götürüyorsun?

Olduğum yerde durdum ve elimle önümüzdeki koca binanın altındaki restoranı işaret ettim. Bir iki dakika sonra içeri girdik ve restoranın en dibindeki masaya oturduk. Daha onunla göz göze bile gelmeden:

– Nasıl yaptın?

– Neyi?

– Bak, bugün ben senin yanından geçtiğimde bana bir şey yaptın. Ne olduğunu veya nasıl yaptığını bilmi..

– Çoğu erkek de aynı şeyi söyler zate…

– Ve, bence sen de neden bahsettiğimin farkındasın.

Söylediğim şeyler sanki onu mutlu etmişti. Yerinde doğruldu ve gülümseyerek:

– Emin olmalıydım.

– Neyden?

– Senin o olduğundan.

– Beni nereden tanıyorsun?

Ağzım açık ona bakıyordum. O sırada garson elinde menüyle masaya geldi. Elimi havaya kaldırp onu hızlıca kışkışladım.

– Aslında seni tanıdığımı söyleyemem ama sadece yeteneklerinin sana özel olduğunu mu düşünüyordun cidden?

Artık onun yüzündeki bakış bir gülümsemeden öteye, şeytani kırıntılar taşıyan bir hâl almıştı. Ben ise durumun ciddiyetini kavramaya çalışıyordum. Nasıl olur da daha önce bunu düşünememiştim? Belki de düşünmek istememiştim.

– Ama nasıl olabilir ki yani…Sen farklısın. Sanki…

– Senin zıt hâlinim?

– Evet!

– Söylesene Bay Kasvetli, bir suçlu ne kadar karanlıkta yaşayabilir? Eğer yaptığını bıraksaydı belki unutulabilirdi. Maalesef sen unutamayacağımız kadar uzun süredir radarımızdasın.

Ellerim deli gibi terlemeye başladı. Radarımız? Çoğul? Kaç kişilerdi, amaçları neydi, benden başkalarını da bulmuşlar mıydı, onlara ne oldu? Başım ağrımaya başladı.

– Siz polis gibi bir şey misiniz?

– Daha çok yargıç gibi diyelim.

– Beni nasıl buldunuz?

– Şu kız… “L” harfiyle başlayan… Adını tam hatırlamıyorum. Son kurbanın. Onu fark etmemizle nerede yaşadığını tespit etmemiz çocuk oyuncağıydı. Tek gereken senin iştahını kabartabilecek parıl parıl biriydi.

– Sen.

Cidden mükemmel bir gülüşü vardı. Sadece yüzden oluşup oluşmadığını merak ettim. Sesim konuşurken titremeye başladı.

– Bana ne o- olacak?

– Şimdi güzel bir yemek yiyeceğiz belki sohbet bile ederiz.

Son akşam yemeği diye içimden mırıldandım.

– Sonra dışarı çıkıp bazı arkadaşlarımla tanışacaksın. O kadar.

Yemeğimizi tek kelime etmeden yedik. Hesabı ödedikten sonra ben lavaboya gitmeye ayaklandım. Ellimi tuttu.

– Yakıyor değil mi?

Yutkundum. Koluma girdi ve böylece çıkışa doğru yürüdük. Kolum gerçekten de yanıyordu. Son bir kere arkamı döndüm. Garson bana doğru seslendi:

– Yine bekleriz!

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Çok akıcı ve güzel bir öyküydü, baştan sona akıp gitti.

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for OykuSeckisi Avatar for Burak_G13